Dinçer'den Danıştay'a katsayı darbesi
Abone olMeslek eğitimiyle ilgili tartışmalar sürüyor. Bakan Dinçer, Danıştay'ın katsayı kararını eleştirerek vebali ödeyemezler dedi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ''Türkiye olarak
genç bir nüfusa sahibiz, ama gençlerimize nitelik kazandıramıyorsak
ve istihdam edemiyorsak, esas sorun burada çıkıyor'' dedi.
Bakan Dinçer, Kayseri Organize Sanayi (OSB) Bölge Müdürlüğü
tarafından düzenlenen toplantıya katıldı. Dinçer, burada yaptığı
konuşmada, Türkiye'nin en önemli sorununun işsizlik olduğunu,
hükümet olarak bu sorunu çözmek için ellerinden geleni yaptıklarını
ve çeşitli projeler geliştirdiklerini kaydetti.
İşsizlik rakamlarına bakıldığında, uzun yıllar ortalamasında belli
bir bant üzerinde iniş ve çıkışlar görüldüğünü ifade eden Dinçer,
şöyle devam etti:
''Demek ki, istihdam alanında yapısal bir aksaklık var. Bir de
küresel ekonomik krizin etkisiyle oran artış gösterdi. Yılbaşı
itibarıyla işsizlik oranının yüzde 15 civarında olacağını tahmin
ediyorduk, yüzde 14 oldu ve şu anda da yüzde 13,8 civarında. Bu
sevindirici, ancak daha da aşağı çekilmesi lazım. 2009 yılında
binlerce işyeri sahibi, kısa vadeli çalışma ödeneğinden faydalandı.
192 bin işçi işini korumayı başardı. Şubat 2010 itibarıyla bu rakam
203 bini buldu. Biz yaptığımız projelerle 700 bin kişinin
istihdamını, iş sahibi olmasını ve evine ekmek götürmesini
sağladık.''
İşsizliğin önlenmesi ve istihdamın artırılması için yapılan
çalışmalardan birisinin de, bayan eleman çalıştıran işyerinin, bir
bayan eleman daha çalıştırması durumunda, 5 yıl süreyle o elemanın
primlerinin devlet tarafından ödenmesi olduğunu ifade eden Dinçer,
işsizliğin önlenmesi ve istihdamın sağlanması için hükümetin
elinden geleni yaptığını vurguladı. Dinçer, işsizlik sorununun
çözümü için çok ciddi adımların atılması gerektiğini, işverenlerin
de katkısını beklediklerini belirtti.
''VEBALİ KOLAY ÖDEYEMEZLER''
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, YÖK'ün üniversite
sınavıyla ilgili katsayı kararının Danıştay tarafından
durdurulmasına da değinerek, ''Mesleki eğitimin önünü tıkayanlar,
bu yaptıklarının vebalini kolay ödeyemezler'' dedi.
Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de çalışma hayatında
kalifiye, yetişmiş, nitelikli insanlara ihtiyaç duyulduğunu
belirten Dinçer, şunları söyledi:
''Sanayicimiz istihdam için nitelikli, kalifiye eleman istiyor.
Sanayi bölgelerini gezerken, görüyoruz, işyerlerinin önünde eleman
aranıyor ilanlarını. Ancak başvuran olmuyor ya da başvuru olsa bile
işyerinin aradığı nitelikteki insanlar olmadığı için, istihdam
sağlanamıyor. Arz ve talebi karşılamamız lazım. Sanayici yetişmiş,
kalifiye eleman arıyorsa, biz de bu elemanları
yetiştirmeliyiz.''
''MÜFETTİŞ, YOL GÖSTERİCİ OLMALI''
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin çalışma
anlayışlarında değişiklik yapılması gerektiğini ve bu amaçla
çeşitli çalışmalar ortaya koyduklarını kaydeden Dinçer, ''Müfettiş,
işyerini cezalandırıcı olmamalı, yol gösterici olmalıdır''
dedi.
Korkuyla hiç kimseye bir iş yaptırılamayacağını ifade eden Dinçer,
''Bakanlığımızdan gelen müfettişler, sizleri cezalandırmak üzere
gelmemeli. Size yol gösterici olmalı. Böyle bir anlayışı
sergileyebiliyorsak, bu konudaki yanlış zihniyeti de değiştirmiş
oluruz'' diye konuştu.
İş kazalarının yüzde 80'inin KOBİ'lerde meydana geldiğini bildiren
Dinçer, 2009 yılı meydana gelen iş kazaları sonucu kesin rakamlar
belli olmamakla birlikte, 2 milyon işgünü kaybının yaşandığını, bu
rakamın çok yüksek olduğunu kaydetti.
Bir işletmede iş güvenliğinin sağlanması gerektiğinin altını çizen
Dinçer, Bakanlık olarak işyerlerinde iş güvenliğinin nasıl olması
gerektiği konusunda iş sahiplerine yol gösterici olduklarını, iyi
niyetle yaklaşarak iş güvenliğinin sağlanmasını istediklerini
bildirdi.
Dinçer, Bursa'daki maden ocağında meydana gelen ve 13 işçinin
ölümüyle sonuçlanan patlamayı da örnek vererek, ''Daha önce de aynı
yerde bir kaza olmuş ve 19 işçi vefat etmişti. Şimdi de 13 işçi
öldü. Eğer işveren basit bir iş güvenliği önlemini alsaydı, bu
felaket yaşanmayacaktı'' diye konuştu.
''TEKEL İŞÇİLERİNİN DURUMU
Ankara'da yaptıkları eylemle dikkatleri üzerlerine çeken Tekel
işçilerinin durumunun, hükümet, sendika ve işçiler açısından ele
alınabileceğini bildiren Dinçer, ''Sendika işçiler için ne
istediyse verdik, ama yine de bu eylemler yaşandı'' dedi.
Dinçer, Tekel'in özelleştirilmesi kararının kendilerinden önceki
hükümet tarafından alındığını ve kendilerinin de sadece bu kararı
uyguladıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Tekel özelleşince, sendika, işçilerin geçici olarak çıkarılan 4/C
kapsamında çalışmak istediklerini iletti ve bunun için bizden süre
istedi, verdik. Daha sonra maaş süresini 11 aya çıkardık, kıdem
tazminatlarını ödedik, başka yerlerde işlerini bulduk. Ancak bütün
bunlar sendika tarafından bizden talep edilmesini ve biz de bu
talepleri karşılamamıza rağmen, sendika yine de eylem kararı aldı
ve işçiler Ankara'da toplandı. Bütün eylemlerin altında, 8 bin 700
işçiden kesilen aidatlar olabilir.''
''İLAÇLAR KAREKOD'LU OLACAK''
İlaçların, 'Karekod'lu olacağını ve karekod sayesinde, Sağlık
Bakanlığının İlaç Takip Sistemi'nden geçtiği her aşamanın kontrol
edileceğini bildiren Dinçer, böylece kaçak ilaç satışının önüne
geçileceğini söyledi.
Türkiye'de, ilaç konusunda devletin en büyük alıcı konumunda
olduğunu belirten Dinçer, ''Oturduk, ilaç firmalarıyla pazarlık
yaptık ve bu pazarlık sonucu ilaçlar yüzde 30 ucuzladı. Bu
Türkiye'de yaşayan vatandaşlarımızın lehine bir durum oldu. Ancak
Eczacılar Birliği ve ilaç firmaları karşı çıkıyor'' diye
konuştu.
Küresel ekonomik kriz sürecinde herkesin sıkıntı yaşadığını, ancak
ilaç firmalarının yüzde 20 civarında kar ettiğini ifade eden
Dinçer, ''Türkiye'de 15 milyon kayıtlı, primini ödeyen çalışan var.
Bu 15 milyonun 9 milyonu da asgari ücretli. Ayrıca 15 milyon
çalışanın parasıyla 70 milyona sağlık hizmeti sunuluyor. Bu paralar
kolayca harcanacak paralar değil ve harcamayacağız'' dedi.