Din ibaresine Sezer karşı çıktı
Abone olAvrupa Komisyonu'nun nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin kaldırılmasına, Cumhurbaşkanı Sezer de destek verdi. Sezer'in bu görüşü 1988 yılına kadar uzanıyor.
Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı raporda yer alan nüfus
cüzdanlarındaki din hanesinin kaldırılmasına, Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in de desteklediği öğrenildi. İzmir'de bir vatandaş
1988 yılında mahkemeye başvurarak nüfus cüzdanındaki din hanesinde
yer alan "İslam" ibaresinin silinerek yerine "Bahai" yazılmasını
talep etti. Yerel mahkemenin istemi kabul etmemesi 7 yıllık bir
süreç sonunda önce Danıştay'ın 10'uncu Dairesi'ne ve oradan da
Nüfus Yasası'nın halen yürürlükte olan 43'üncü maddesindeki
"dinini" ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne kadar
taşınmıştı. Ancak bugün Avrupa Komisyonu gündemini meşgul eden
Nüfus Yasası'nın 43'üncü maddesinde yer alan "dinini" sözcüğünün
iptali, 21 Haziran 1995'te Anayasa Mahkemesi'nde yapılan oylamada
sadece bir oy farkla reddedilmişti. Altı üyenin ret oyuna karşın,
dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, bugünkü
Başkan Mustafa Bumin ve Cumhurbaşkanı Sezer'in de aralarında
bulunduğu 5 üye ise karşıoy kullanarak, nüfus cüzdanlarında din
hanesinin olmaması gerektiğini ifade etmişti. SEZER: SIKIYÖNETİM VE
SAVAŞTA BİLE KİŞİNİN DİNİ SORULAMAZ Sezer, kaleme aldığı karşıoyda
öncelikle, Nüfus Yasası'nın 4'ncü maddesinde "Her Türk nüfus
memurluğuna kendisini yazdırmaya ve bir nüfus cüzdanı almaya
mecburdur" hükmünün yer aldığını, 43'üncü maddesinde ise aile
kütüklerinin içeriğinin gösterildiğini ve bunlar arasında aile
bireylerinin "dini"nin de yer aldığını anımsattı. Karşıoy yazısında
Sezer, bu kurallara göre nüfus aile kütüklerinde ve nüfus
cüzdanlarında yer alması gerekli olan "din" bölümünün
doldurulabilmesi için herkesin "dininin" kendisi ya da veli veya
vasisi tarafından açıklanmasının zorunla hale geldiğini belirtti.
Sezer, tam on yıl sonra bu kez AB yolundaki Türkiye'nin önüne bir
engel olarak çıkan nüfus cüzdanındaki din hanesinin kaldırılmasının
gerekliliğini şöyle açıklamıştı: "Oysa, Anayasa'nın din ve vicdan
özgürlüğünü düzenleyen 24. maddesi üçüncü fıkrasında, kimsenin dini
inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı öngörülmüştür.
Anayasa'da öngörülen dinŒ inanç ve kanaatlerini açıklamama
özgürlüğünün niteliği gereği Anayasa'nın 13. maddesi gereğince
sınırlandırılması olanaksızdır. Hangi nedenle olursa olsun ve hangi
düzeyde kalırsa kalsın, kişi, 'dinini' açıklamak zorunda
bırakıldığında bu özgürlük ortadan kalkar. Anayasa'nın temel hak ve
özgürlüklerin kullanılmasının durdurulmasına ilişkin 15. maddesi
gereğince savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü
durumlarda dahi kişi (dini)ni açıklamak zorunda bırakılamaz. Buna
karşın, itiraz konusu kural kişileri dinini açıklamak
zorunluluğuyla karşı karşıya bırakmaktadır." BUMİN: "KARGAŞA VE
KAVGAYA YOL AÇABİLİR" Bugün Anayasa Mahkemesi Başkanlığı makamında
olan Mustafa Bumin de benzeri gerekçelerle nüfus cüzdanında "din"
hanesine karşı çıkarken, "Laik Devlet, din ve inanç özgürlüğüne
toplumun çeşitli kesimlerinden gelebilecek baskı ve müdahaleleri
önlemekle yükümlüdür. Bireylerin sahip oldukları dinlerini veya
herhangi bir dinleri olmadığını açıklamaya zorlanmaları,
kimilerinin onlara karşı bir tepki veya olumsuz kanısının
oluşmasına neden olabilir. Hatta bu kanı çeşitli kargaşa ve
kavgalara da yol açabilir" dedi. netgazete