Dilmen'in hayranlıkla izlediği Beşiktaşlı
Abone olBeşiktaş Galatasaray'ı 2-1'le geçti. Peki siyah beyazlıları zafere götüren kilit isim kimdi?
Rıdvan Dilmen'e göre maçın şifresi Mert Nobre'den
başkası değil. Dilmen Sabah'taki köşesinde bu futbolcu için "son
yarım saat muhteşem bir Nobre izledik" ifadelerini
kullandı.
Beşiktaş bu galibiyetle yarışta ben de varım dedi. Galatasaray için
veda maçı gibi oldu. İşte spor yazarlarının derbi
değerlerdirmeleri...
Rıdvan Dilmen (Sabah): Maçın şifresi: Mert Nobre
Galatasaray, bu sezon lige erken veda ediyor. Liderden 16 puan
gerideler. Artık rakipleri yakalama şansı yok. Demoralize
de oldular iyice... Önümüzdeki yılın planlamasının bu kez
doğru yapılması için bir hayli zaman var. Galatasaray
Kulübü, şampiyon olmuş olmamış, büyüklüğünden hiçbir zaman hiçbir
şey kaybetmez. Bu yüzden bu sezonun kötü geçmesini bir şans olarak
kullanabilirler, ki yeni stadı düşününce iyi kullanmaları
gerek.
Beşiktaş'a gelince... 8. dakikada öne geçtiler.
Bundan sonra Galatasaray'ın beraberlik çabasıyla kurduğu baskıya
karşılık veremediler. Ve kale önünde panik nedeniyle
(Galatasaray organize ataklarından
değil), bireysel üç hata yapıp üç tane
pozisyon verdiler.
İlk yarıda şuursuzca gelen rakibe karşı, maçı koparmanız için iki
şeye ihtiyacınız var. Ya iyi kontra yapacaksınız.
Holosko'nun dışında Nobre de Tabata da ikisi birden kötü
oynayınca bunu yapamadılar. Ya da öndeki oyuncunuzun
(Nobre) topu tutup takımını baskı altından kurtarması lazımdı.
Onu da yapamadı Nobre.
İlk yarı tek kale maç
oldu. İkinci yarı başında Hagi'nin hamlesi geldi. Ali
Turan'ın yerine sağ beke Sabri, Sabri'nin yerine sağ açığa Pino,
Pino'nun yerine de santrfora Mehmet Batdal geçti. Yetmedi,
oyunun son bölümünde direkt 4-2-4'e döndüler Baros'u sokarak.
SON 30 DAKİKADA BEŞİKTAŞ
55'inci dakikadan
sonra çok iyi bir Beşiktaş izledik. Belki sahasında kalıyordu yine
ilk yarıdaki gibi... Ama bu kez hem iyi kontra yapıyordu Guti
liderliğinde, hem Holosko etkili oynuyordu, hem de son yarım saat
muhteşem bir Nobre izledik.
Nobre, top tuttu. Kenardan bindirme yapan oyunculara servis
yaptı. Kornerden gelen topa yükselip vurdu, auta gitti. Bir tane de
golü sayılmadı. Üçüncüsünde, şahane bir kafa golü attı.
Aslında dün geceki derbinin şifresi Nobre'ydi. 60 dakika Beşiktaş'ı
kötü oynamaya götüren Nobre, 60'tan sonra da maçı kazandıran isim
oldu.
Schuster'i de sabırlı tutumundan ötürü kutlamak gerek.
İkinci yarıda gol hariç hemen hemen sıfır pozisyon veren
takıma Tabata-Necip değişikliğiyle müdahale ederek orta sahayı
tamamen ele geçirdi.
Ahmet Çakar (Sabah): Asıl kabus şimdi!
Bu tür maçlarda ilk dakikalarda golü yediniz mi bütün dengeler
değişiveriyor.
Oyun sisteminiz değişiyor, rakip direnmeye başlıyor ve risk almaya
devam ediyorsunuz. Dün gece de aynen böyle oldu. Hagi'nin iki çok
önemli yanlışı Galatasaray'a belki de maçı kaybettirdi.
Elinde Sabri gibi çabuk bir sağ bek varken Ali Turan'la
niye başlıyorsun be Hagi? Üstelik karşısında Holosko gibi
Türkiye'nin en hızlı ve en etkili geniş alan oyuncusu varken.
Aynı Holosko Ali Turan'ı geçip ilerledi, Ali Turan da bir
amatör futbolcunun yapmayacağı penaltıyı yapınca Beşiktaş
maça galip başladı.
Tabii ki bu tablo Beşiktaş'ın ekmeğine yağ sürdü.
İyi kapandılar, orta sahadan kaptıkları toplarla özellikle
Guti ve Ernst ile hücuma
çıktılar.
Peki Hagi'nin ikinci yanlışı neydi? O da çok açık.
Takımında eli yüzü düzgün bir santrforun yok. Madem Baros
oynayabilecek durumda; tam hazır olmasa da yine de onunla
başlamalıydı.
Çünkü maç boyu Beşiktaş karşısında Galatasaray önemli pozisyonlar
yakaladı. Bu tür pozisyonları Baros atar mıydı bilemiyoruz ama yer
tutuşu ve vuruş tekniğiyle Mehmet Batdal ve Pino'dan çok çok
iyi.
Üstelik Pino maç boyu adeta kendini yırttı. Sağa gitti, sola gitti,
pozisyon buldu, arkadaşlarına pozisyon yaratmaya çalıştı ama
arkadaşları ortada yoktu. Bu durumda da Pino'nun etkinliği
azalıverdi.
ÇAKIR HARİKA YÖNETTİ
Beşiktaş tüm bunlara
rağmen yine alıştığımız defansif zaaflar içindeydi ama önce dün
gecenin yıldızı Cenk'e dua etsinler. Çok önemli toplar
çıkardı ama son saniyelerde plaj futbolunda bile yenmeyecek bir
golü yedi.
Ayrıca Galatasaraylı forvetlerin
beceriksizliğini de söylemek lazım. Sonuçta Beşiktaş
yarıştan kopmadı ama Galatasaray için asıl kabus bundan sonra
başlıyor. Düşünebiliyor musunuz; koskoca
Galatasaray düşme hattının sadece biraz üzerinde!
Cüneyt Çakır çok ama çok iyi bir maç yönetti. Verdiği
penaltıda karar doğru. Ali Turan'ın müthiş bir amatörlüğü var.
Çok sakin, çok kontrollü ve oyunculara karşı tam FIFA'nın
istediği şekilde davranıyor. Holosko'ya gösterdiği kartı
vermeyebilirdi, Nobre'ye de öyle.
Ama her ikisi de yoruma açık pozisyonlar.
SERGEN YALÇIN VE ERMAN TOROĞLU NE YAZDI?
Sergen Yalçın: (Fanatik) Schuster doğruyu buldu
Beşiktaş derbiyi ancak böyle kazanabilirdi.
Önceki maçlarda ofansif oynayıp defansta inanılmaz açıklar veren
Kartal'da Alman hoca pazar günü sistemi değiştirdi, geri çekilen
Siyah-Beyazlılar işi bitirdi.
Beşiktaş derbiyi ancak böyle kazanabilirdi. Önceki maçlarda ofansif oynayıp defansta inanılmaz açıklar veren Kartal’da Alman hoca dün sistemi değiştirdi, geri çekilen Siyah-Beyazlılar işi bitirdi.
Alman teknik direktör Bernd Schuster’den derbide enteresan bir oyun sistemi. Daha önceki maçlarda ofansif oynayan, rakibine inanılmaz pozisyonlar veren Başiktaş biraz daha arkada kalıp takım savunmasını iyi yapınca bana göre çok da iyi oynamadığı bir mücadeleden glibiyetle ayrıldı. Bunun sonucunda Galatasaray’ı tamamen ligin dışına iterken Beşiktaş ön tarafa tutunmaya devam etti.
Demek ki oluyormuş Schuster efendi! Takımı biraz daha arkada tutarak Türkiye Ligi’nde maç kazanmak zor değilmiş. Geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamalarla Schuster, “Türiye’de 1960’ların futbolu oynanıyor” demişti. Peki dün akşam Beşiktaş ne oynadı? 90 dakikanın tamamında oyunu kendi alanında kabul eden Beşiktaş kontradan yakaladığı pozisyonlarla gol bulmaya çalıştı. Peki ne oldu Beşiktaş’ın ofansif anlayışına? Demek ki bazen maç kazanmak için saha içinde bazı şeyleri feda etmek lazımmış. Bir büyük takım gol yemediği zaman kazanma ihtimali çok yüksek. Schuster bunu anlamamıştı, dün nihayet anladı. Defans çok iyi oynadı, Guti takımı çok iyi yönlendirdi.
Ama oyunun genelinde kontratak bir futbol izledik Beşiktaş’tan. Beşiktaş bu maçı ancak böyle oynarsa kazanabilirdi ve kazandı. İnşallah Schuster bundan sonrası için doğruyu bulmuştur.
Beşiktaş bundan sonra bu sistemle devam ederse maç kazanması zor olmaz. Beşiktaş’ta kim eksik olursa olsun, burası büyük camiadır. Buradaki futbolcular her maçı kazanmak için sahaya çıkmaktadır. Önemli olan isimler değil, sistemdir. Beşiktaşlı oyuncuları tebrik etmek lazım.
Aslan’ın işi zor!
Galatasaray’a gelince; 60 dakika boyunca Beşiktaş’a göre daha
iyi oynadılar, futbolun gereklerini yerine getirmeye çalıştılar.
Ama şunu söylemek lazım, Ali Turan gibi tecrübeli bir defans
oyuncusunun böyle basit bir penaltı yaptırması en büyük
handikabıydı. Galatasaray’ın oyunu çevirecek
bir oyuncu kadrosuna sahip olduğunu düşünmüyorum. Bana göre
futbolcu kalitesi yüksek olmayan bir takım Galatasaray. Bakalım
takım bu kaos ortamından nasıl sıyrılacak, çok merak ediyorum.
Hagi’nin işi hiç kolay değil. Kimi gönderecek, kimler kalacak,
gerçekten işi zor.
Galatasaray genelde belli kriterde oyunculardan kurulu. Bu oyunculara camianın şampiyonluklara oynadığının hatırlatılması lazım. Bir çok oyuncu hala Anadolu takımında oynadığını sanıyor. Ama bu takımdan çok oyuncunun gitmesi lazım. Yönetimin ve Hagi’nin işleri çok zor. Eğer hamle yapmadan devam ederlerse önümüzdeki sezonu da kaybedecekler.
Erman Toroğlu (Hürriyet): Tek adam
G.SARAY kepenkleri kapattı... Bundan sonra neler olur, bunun
kararını Adnan Polat verecek. Çünkü aynı Adnan Polat, G.Saray’da
çok başlılık olduğunu söylüyordu. Aslında bu savunma tamamen
göstermelik.
Dün gece olay net gözüktü, G.Saray’daki başkanlık sisteminin ne olduğunu Türkiye’de bütün kamuoyu gördü. Şu ana kadar Adnan Polat tek adamdı. Ama bunu kullanamadı. Yaptığı büyük hatalarla takımı bu hale getirdi. G.Saray yönetiminin fiyaskosu dün gece sahada net bir şekilde gözüktü. Kime karşı? Beşiktaş’a... Beşiktaş aman aman futbol mu oynadı? Hayır. Schuster’in tabiriyle 60’ların futbolunu oynadı. Yani önce mantıklı bir defans yaptı. Sonra da hücum. Schuster bu maça kadar hep macera arıyordu. İlk defa macera aramadı. Aslında Holosko’yu biraz daha iyi kullanabilseler, sonuç çok daha farklı olabilirdi.
Böylesini görmedim
Cana’nın sarı kartı var, ama daha 65. dakikada Hagi, Servet’i
oyundan alıp, çift santrhaf Cana ile Neill’ı sahada tutuyor. Yani o
da ayrı bir mesaj. Futbol hayatım boyunca Galatasaray takımının bu
kadar çabuk havlu attığı bir yılı daha görmedim. Göreceğimi de
zannetmiyorum.
Bu kadar çabuk havlu atan bir takımın, bir tek hatalısı vardır; o
da yönetim. Eğer Galatasaray’da sistem başkanlık ise, o da
başkandır. Bu başkan ve yönetimle Galatasaray düze çıkar mı?
İmkansız.
Birbirlerinin altını oyanların, arkadan kuyusunu kazanların
yönetimiyle bu koca camia bir yere varamaz. Aslında bir kurtuluş
olabilir. Ne ile? Eğer ilaç olacaksa, Adnan Polat’ın kankası olan
Aziz Yıldırım’dan yardım isteyerek!
Beşiktaş aldanmasın
BEŞİKTAŞ biraz akıllı oynayarak, Guti’nin idaresinde çok fazla sıkmadan Galatasaray’ı çok net biçimde yendi. Maç berabere bitseydi ne olurdu? Hiçbir şey fark etmezdi. Galatasaray’ın gücü yok. Sakın Beşiktaş bu Galatasaray’ı yenerek, bu işi kurtardım demesin. Çünkü bu Galatasaray’ı yenmeyeni döverler.
Cüneyt Çakır farkı
Cüneyt Çakır, verdiği penaltıda son derece haklı. Futbolcular üzerindeki ürkütücü etkisi de, bu maçta fayda sağladı. Bir başka hakem, bu maçı bu kadar rahat tamamlayamazdı. Demek ki hakemin isim olarak etkisi, maçtan evvel stadın ve sahanın üzerine çökebiliyor.
İsim benzerliği
Bir beyin cimnastiği yapalım; Polat Holding’in yönetim kurulu başkanı Adnan Polat olsun. Genel müdürü de isim benzerliğinden gene bir Adnan Polat olsun. Şirketteki başarısızlıktan dolayı patron Adnan Polat, isim benzerliği olan arkadaşını genel müdürlükten kovar mı, kovmaz mı?
BEĞENDİM
Beşiktaş’ın oyun disiplinini.
Guti’nin takımı yönetmesini.
BEĞENMEDİM
G.Saray’ın G.Saraylılık ruhunu...
Ruh kalmamış, tuz ruhu olmuş.
DİKKAT
Galatasaray bu yönetimle gitmez.
ALİ AYDIN HAKEMİ NASIL BULDU?
[PAGE]İsmet Tongo (Fotomaç): Gerçek bu
Artık sıradan bir takım haline gelen Galatasaray'ın yenilgisine
herkes alıştı. Ola ki Galatasaray bu maçtan üç puanla çıksaydı,
herkes "Sürprize bakın, Galatasaray Beşiktaş'ı
yendi" diyecekti. Maçtan sonra herkes diyor ki, "Oyunun
hakimiyeti Galatasaray'da idi. Pozisyon buldu şansı yoktu,
gol atamadı." Beyler, hiç kimse Beşiktaş'ın akıllı ve
kontrollü oyunundan bahsetmiyor. Kartal, Galatasaray'ı kendi
sahasında kabul etti. Akıllı oynadı. Kalabalık
defansla topları kesti ve kontra ile Galatasaray sahasına gitti
geldi. İşte böyle bir pozisyonda Holosko'nun süratli çıkışına
Ali Turan önce yetişemedi, yetiştiğinde de
penaltıyı yaptı. Galatasaray'da ise kaçan ciddi pozisyonlar vardı.
Pino santrfor değildi ama, iki defa eline geçen
gol şansını kullanamadı. İlk yarının görüntüsü buydu.
Hatalı transferin sonu
İkinci yarı başlarken
Mehmet Batdal oyuna girdi. Sabri beke geçti. Ali
Turan çıktı. Hagi daha sonra Servet'i oyundan aldı, Barış'ı soktu.
Anlayacağınız girenleri değil ısınma hareketleri yapan
Baros'u istiyordu. Nihayet o da istek üzerine
Elano'nun yerine oyuna girdi. Oyundaki mücadele bu yarıda da sürdü.
Galatasaray gol kaçırdı. Ama Beşiktaş durumu 1-0'dan
Nobre ile 2-0'a getirdi. Kewell'ın attığı gol işe
yaramadı.
POLAT YÖNETİMİNE: Hatalı transferleriniz,
inatla almadığınız bir kaleci, bir orta saha, bir de gerçek
santrfor yüzünden Galatasaray bu hale geldi.
FUTBOLCULARA: Bundan sonra, yaptıklarınızdan
değil, yapmadıklarınızdan sorumlu olacaksınız. Bu hale düşmüş bir
Galatasaray'ın, düzlüğe çıkması yolunda rol
almayanlar, problemin bir parçası olacaklardır. Gelecek onlar için
"gidiş bileti" ile sona erecektir.
Ali Aydın (Zaman): Çakır, derbinin hakkını verdi
Türkiye'nin ve UEFA'nın yükselen yıldızı Cüneyt Çakır, yıldızını dünkü maçta da yükseltmeye devam etti.
Çakır, maçın tamamında yaptığı yorumlarda son derece başarılıydı. Özellikle karşılaşmanın başında sertleşebilecek oyunu beden dili ve futbolcularına yaklaşımıyla önlemesini bildi. Gösterdiği sarı kartlarda haklıydı. 8. dakikada Beşiktaş'ın kazandığı penaltıda Ali Turan'ın Holosko'ya arkadan sağ ayağıyla bir teması vardı. Penaltı kararı doğru. Kart da yerindeydi. 27. dakikada daha önceden sarı kartı olan Hilbert, orta alanda Pino'nun ayağına bastı. Hilbert'in topu alma şansı vardı. Dolayısıyla ikinci sarı kartın gösterilmemesi doğruydu. 39. dakikada Ali Turan-Ernst mücadelesinde Ali Turan kendini göstere göstere yere bıraktı. Devam ettirilmesi yerindeydi. 61. dakikada Nobre'nin attığı ve faul gerekçesiyle iptal edilen gol de doğruydu. Top ortalandığında Nobre önündeki Sabri'yi itip pozisyonunu bozmuştu. Sonuç olarak dün gece hakem kararlarıyla ilgili hiçbir şekilde yorum yapılamayacak bir maça imza atan Cüneyt Çakır ve yardımcılarını kutlamak gerekir.
Maçın adamı
Guti, El Clasico'daki gibiydi Beşiktaş'ın İspanyol yıldızı Guti Hernandez, derbi maçta adeta La Liga'daki günlerini hatırlattı. Quaresma'nın yokluğunda Siyah-Beyazlıların en büyük umudu olan Guti, takımının final topları öncesi asistleriyle ve attığı penaltı golüyle derbiden takımını kazançlı çıkartan oyuncusuydu.
Hayal kırıklığı
Ali Turan, kendi ipini çekti Sezon başından beri bekleneni veremeyen Ali Turan, derbi maçta da şansını iyi kullanamadı. Dün akşam sağ bekte görev yapan tecrübeli futbolcu, yaptırdığı penaltıdan sonra psikolojik olarak çöktü. Ali Turan'a güvenip forma veren Hagi ise oyuncusunu ikinci yarıda yanına almak zorunda kaldı.
Kırılma noktası
Servet çıktı, Nobre cezayı kesti Maç 1-0 iken Galatasaray'ın yoğun atakları vardı. Bu ataklara Beşiktaş yüksek toplarla karşılık verirken Servet Çetin'in oyundan alınması G.Saray'ın hava hakimiyetini azalttı. Bunun sonucunda da Beşiktaş, Nobre'nin kafası ile ikinci golü buldu.
GALATASARAY İÇİN YARIŞI BİTİRDİLER
[PAGE]Osman Tanburacı: (Yeni Şafak): Sezon erken kapandı
İki hoca da çıkarabileceği en iyi takımı çıkartmış!
Ali Turan hariç.
Lorik Cana'yla da Galatasaray sanki on kişi oynuyor. Lorik'e şalter görevi verilmiş rakibin elektriğini kesecek. Mutfağa katkısı; komi düzeyinde...
Schuster; Enest ve Aurelio'yu takıma koymuş.
Sakatlardan medet ummuş!
Guti'yle de Beşiktaş sanki bir kişi fazla... Beşiktaş orta sahası deplasmanda olmasına rağmen oyuna ağırlığını koymuş.
Galatasaray orta sahası hafif sıklet kalmış...
Tek Ayhan'la olmuyor.
Sabri açık mı akıldan kaçık mı belli değil, gördüğü kart fuzuliden...
Pino çağdaş resimde tam Picasso'luk... Ayağının biri kafasında. Kafası ayağının birinde, kucağında futbol topu, aklında gol, saçında at kuyruğu...
Kendini otomatiğe bağlamış. Arkası kaleye dönükken bile kaleye vuruyor.
Bütün bunlara rağmen Galatasaray forveti Beşiktaş'tan daha iyi top çevirmeye çalışıyor. Kewell, Elano, Ayhan'la futbolun güzelini oynama gayretindeler ama yetmiyor. Beşiktaş savunması aman vermiyor. Bir türlü rakibi geçemiyorlar. Beşiktaş savunması sanki fazla adamla oynuyor. Galatasaray kendi işini kendi zorlaştırıyor. Çok top kaybediyorlar.
Galatasaray Ali Sami Yen'de yalandan dans ediyor. Puan cetvelindeki konumuna adeta mühür basıyor; duyduk duymadık demeyin, biz buyuz!
7'deki gol Made in Ali
Sabaha kadar bozulmayacak golsüzlüğü daha maçın başında Ali Turan bozdu! Kontrolundan kaçırdığı Holosko'yu boş yer, yok yere arkadan tırpanladı! Penaltı. Maç boyu Galatasaray bu hatanın altından kalkamadı.
Hagi ikinci yarı Pino'yu sağa Sabri'yi savunmaya Ali Turan'ı da nöbete yolladı! Mehmet Batdal gol için görev aldı. Hagi'yi de anlamak mümkün değil. İlk yarı Pino ateş parçası gibi çabuk, Batdal adı üstünde tam tersi. İki ayrı forvet modeli. Üstelik oyun hızlanmış.
Galatasaray kaçırdıkça Beşiktaş daha iyi oynamaya başladı. Baroş da oyuna girdi, Beşiktaş hissetmedi bile... Holosko'nun topu çataldan döndü. Arkasından Nobre kafayla attı, sayılmadı, Nobre inat etti bir daha attı. Oldu 2-0. Bravo Beşiktaş...
Galatasaray hala bastırıyor...
Beşiktaş on sekizi içinde Guti ve Nobre birbirine giriyor.
İşte aradaki fark!
Bir Galatasaraylı forvet yok ki savunmasına yardıma gelsin.
Durum artık net. Doktor Galatasaray için; Allah'tan ümit kesilmez diyor.
O da ne bir umut!...,
Kewell 90'da gol atıyor.
Ömer Üründül (Sabah): Lige artık havlu attı
Galatasaraylı futbolcuların, bu derbiye üst düzey motive
oldukları, daha maç başlar başlamaz net biçimde belli oluyordu.
Ancak 8. dakika oyunun rengini değiştiren andı. Ali Turan'ın
acemice neden olduğu penaltıyla skor dezavantajına düşüldü. Bu
yenen gol, zaten baskı altında olan takımın, hem moralini bozdu,
hem de Beşiktaş'ın alışılmış takım savunmasındaki rahatsızlığını en
aza indirecek defansif kurguya geçmesine olanak tanıdı.
Beşiktaş arka arkaya gelen rakip ataklar karşısında takım halinde
topun arkasına geçip alan daralttı. Bu tip anlayışta hele
Aurelio-Ernst gibi disiplinli işi bilen ikili mücadele özelliği
olan iki ön liberoya sahipseniz, az pozisyon
verirsiniz.
Galatasaray yüksek temposuna ve hırsına
rağmen ilk devre sonuna kadar doğal olarak pozisyon zenginliği
bulamadı. Çünkü sırtı dönük oynama özelliğine sahip bir
santrforu da yoktu. Buna rağmen iki net pozisyona da Pino
girdi. Ancak kaleci Cenk çok akıllı ve çok soğukkanlı hareketlerle
bunları önledi. İkinci devreye Hagi çok büyük bir teknik
adam yanlışıyla başladı. Ali Turan'ı çıkarıp Sabri'yi sağ
beke çekmesi doğruydu. Ancak deneyimsiz ve çok az görev almış
Mehmet Batdal'ı sahaya sürdü. Halbuki girmesi gereken oyuncu
Barış'tı... Böyle bir değişiklikte Mehmet Batdal ne katkı
verecekti? Ayrıca Pino da bugüne kadar görüldü ki, sağ
açıkta değil ileride son adam rolünde daha başarılı. İyice
stres altına giren Hagi'nin hataları devre boyunca devam
etti. Barış'ı sahaya sürerken Servet'i çıkardı. Sarı
kartlı Cana'yı bütün riskler alınırken, arkadaki genişlikte
stoperde görevlendirmek hiç akılcı bir iş değildi. Son
Baros-Elano değişikliği de tam bir intihardı. Zaten
yorulmuş Ayhan'ın yanında bir tek Barış kalınca, görünen köy
kılavuz istemedi ve Beşiktaş ikinci golü buldu.
YOLA GERİDEN DEVAM EDİYOR
Tabii ki bu
maçtan sonra Galatasaray lige kesin olarak havlu attı.
Beşiktaş çok önemli bir deplasman derbisi galibiyetiyle yoluna
biraz geriden devam ediyor.
Ama kazanmalarına rağmen dün geceki görüntüleri ilerisi için olumlu
mesajlar vermiyor. Bunun da en önemli belgesi 60. dakikaya
kadar bütün riskleri alarak oynayan rakipleri karşısında etkili
kontrataklar yapamayışlarıydı.
HAGİ'YE ALİ TURAN ELEŞTİRİSİ
[PAGE]Can Çobanoğlu (Fanatik): Galatasaray out!
Sakatı çok olan her 2 takımda da erken penaltıyla birlikte kenar adamlarının taktik anlayışları geçersiz kaldı. Oyuncular reflekslerini kullandılar. Siyah-Beyazlılar erken buldukları ve ummadıkları, kendilerini öne geçiren golle geriye yaslanmaya başladılar.
Galatasaray da son Sami Yen derbisinde golü bulmak için önceki
haftaların kontrollü oyunu yerine, golü bulmak için her türlü
dağınıklığı yaparak yüklendi. ‘Rakibini çok önde karşılıyor, arkaya
atılan her topta pozisyon veriyor’ eleştirisini alan Beşiktaş,
geriye yaslınınca, aslında defans yapmaya başladı. Aurelio’nun
aralara atılan toplara müdahale sezgisi, Guti’nin akıllı ve
çalışkan katkısı, önceki haftalardan daha düşük performans
sergilese de Ernts’in başlayacak olan Galatasaray akınındaki ayağa
müdahalesi, zaten gergin olan Aslan’ı iyice zora soktu.
Kopuk kopuk baskı yapmaları ise, Galatasaray’ın Beşiktaş’a boş
alanlar bırakmasına olanak sağladı. Holosko bunları iyi
değerlendirdi. Tabata ise bekleneni vermedi.
Holosko demişken akla Ali Turan geliyor. Stoperden sağbek yaratma
tuhaflığı zor durumdaki bir takımın teknik adamı için (Hagi için)
insana hayret veriyor. Ali Turan’a kızmak yerine Sabri-Barış
tercihini baştan yapmayan teknik adama soru sormak bizce daha
doğru. Elano’nun yine 90.dakikayı göremediği gecede kadro
sıkıntısı, yönetim zaafları, ortadan çatlamış kulüp görüntüsüyle
Galatasaray, son derbiyi Beşiktaş’a can katacak, umut verecek ve
hayata döndürecek sonuçla kaybetti.
Bu sezon Sarı-Kırmızılılar için bırakın Şampiyonlar Ligi’ne Avrupa
Kupaları’na gitmek bile zor olacak gibi... Elbet hesap kesilecek,
korumayla- kollamayla bu işler geçiştirilemeyecek. Beşiktaş
bulduğunu attı, altın gibi üç puanı kaptı, mücadeleleri onlara
yakıştı.
Hakan Can (Fanatik): Kartal hakkıyla
Aylarca süren mücadelenin ardından Galatasaray’a kazandırılan
Ali Turan, Holosko’yu düşürüp Siyah-Beyazlılar Guti ile öne
geçince, defansı öne çıkarmak Beşiktaş açısından büyük kumar
olurdu. Çünkü Galatasaray’da şans yardım etmezse gol atacak
futbolcu yoktu. Şans Galatasaray’a çok yardım etti, Ersan ve
İbrahim’in hataları pozisyonlar getirdi ama dediğim gibi o anlarda
da Cenk kalesinde devleşti. Hagi’nin ikinci yarıya Ali Turan’ı
çıkartıp Sabri’yi dörtlünün sağına çekerek başlaması, Mehmet
Badtal’ı hücum hattına yollaması akıllıcaydı ama milli futbolcular
Sabri ve Hakan’ın önleri açık pozisyonlarda yaptıkları yerden
ortalar yüzünden o hamle de hiçbir işe yaramadı. Hem Fenerbahçe hem
Kayserispor maçlarında sağ kanatta oynatılan Elano’nun göbekte
sıkıştırılması da bir başka teknik adam hatasıydı.
‘Milli ümitler’ teknik anlamda bu denli acemice işler yaparken,
Beşiktaş tarihinin en büyük transferlerinden Guti, tekniğin de,
ustalığın da ne olduğunu bir daha gösterdi. Galatasaray maçlarında
bir başka coşku ve motivasyonla oynayan Nobre’ye attığı gol pası
tam da genç futbolcularımıza gösterilecek ders niteliğindeydi.
Ortanın şiddeti, yüksekliği mükemmeldi. Tabii Nobre’nin kafa şutu
da!
Hilbert’e bir parantez açmadan geçmek olmaz. Futbol bilgisi, oyun
disiplini mükemmel bir futbolcu. Galatasaray’ın sağ kanadında
oynayan üç oyuncunun (Sabri, Ali Turan ve Pino) hep birlikte
yapamadığını tek başına yaptı. Bir dakika önce gollük pası attı, 15
saniye sonra kalesini golden kurtaran adamdı. Acemi Holosko’nun
muhteşem plasesi gol olsa, Beşiktaş için tarif edilemez güzellikte
bir gece olacaktı.
Galatasaray açısından güzel iki şey vardı... Nobre’ye Cüneyt Çakır
kart gösterirken Lucas Neill’ın itirazı, Beşiktaş’ın 2. golünden
sonra Sarı-Kırmızılı taraftarın Beşiktaşlılar’ı alkışlaması...
Zaten büyük kulüplerde olması gereken de budur.