Dilipak: Allah belanızı versin
Abone olGazeteci ve Yazar Abdurrahman Dilipak, “Küçük şahsi menfaatler uğruna ya da uçkur hesabı uğruna yetim malına el uzatan bir davanın önlenmesi...
Gazeteci ve Yazar Abdurrahman Dilipak, “Küçük şahsi menfaatler
uğruna ya da uçkur hesabı uğruna yetim malına el uzatan bir davanın
önlenmesi için komplolara zemin oluşturan ahlaksızlara ‘Allah
belanızı versin’ diyorum” dedi.
Tokat Belediyesi ve Tokat Kent Konseyi tarafından düzenlenen
“Sosyal Medya” konferansına konuşmacı olarak katılmak üzere yolcu
uçağı ile kente gelen Gazeteci ve Yazar Abdurrahman Dilipak, Tower
Otel’de basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 17 Aralık’ta
İstanbul merkezli yapılan operasyonu Dilipak, ‘yolsuzluk ve rüşvet
görünümlü siyasete ayar verme’ operasyonu olarak değerlendiren
Dilipak, “Daha önce nasıl AK Parti’nin kapatılma davası da siyasi
bir dava gibi gösterilmekle birlikte rejime bir müdahale ise
bugünde daha önceden ordu içindeki derin yapılanmadan askerler
kullanılarak siyasete müdahale ediliyordu. Şimdi paralel devlet
diye bir şey çıktı. Paralel devlet polis operasyonu ile siyasete
nizam vermeye kalkıyor. Böylece bir süreçten geçiyoruz. Bunları
düşünerek, okuyarak anlamıyoruz. Yaşayarak anlayınca biraz pahalıya
geliyor” dedi.
“KASET İDDİASI”
Dilipak, basına yansıyan ‘AK Parti’den 40 milletvekilinin kaseti
iddialarıyla ile ilgili sorulara, “Benim ilk defa ortaya attığım
şeyler değil. Cem Uzan’ın çiftlik evinde bir arama yapılmıştı. Daha
doğrusu muhtemelen kendi kendine ihbar ederek emniyeti ya da TMSF
yetkililerini o adrese yönlendirdi ‘gizli kasada parası var’ diye.
O kasanın içinde çıktığı söylenen kasetler var. O kasetler TMSF
çevresindeki bazı kişiler, emniyet tarafından klonlandı. Bunların
da piyasada dolaştığını biliyoruz. Söz edilen kasetler bunlar. Daha
sonra emniyetin klonlandığına ilişkin iddialar var. Ya da abuk
subuk iddialar ortaya çıkıyor. Hasan Karakaya’nın kızı, Numan
Kurtulmuş’un kaseti ya da başka bir gazeteci arkadaşın kaseti diye.
Bunlarında düzmece, montaj oldukları görülüyor zaten” dedi.
“Kasetler seçime kadar çıkar mı?” şeklindeki soruya Dilipak, “Bu
dehşet dengesinden geçenler çıkar. Çünkü sen benim kasetimi
açıklarsan, açıklayacak muhtemel çevrelere ilişkin sizin eliniz de
başka bir kaset varsa o zaman çıkmayabilir. Ya da karşı taraf
ellerindeki kozları nasıl kullanmak isteyecek. Bunu kullanıp karşı
tarafı bitirmek mi teslim almak mı istiyor? Siyasette daha çok yok
etmek değil teslim almak tercih edilen bir yoldur” diye cevap
verdi.
“YOLSUZLUK OPERASYONUNDA ORTAYA ATILAN İSİMLER BUNLARLA SINIRLI
DEĞİL”
Yolsuzluk operasyonunda ortaya atılan isimlerin bunlarla sınırlı
olmadığını ileri süren Dilipak açıklamasına şöyle devam etti:
“Ortaya atılan isimlerin bilardoda olduğu gibi vurduğu taşın
vuracağı taşlar hesap edilerek ‘bak bunu yakaladım, sen sen anladın
değimli? Ya benimle beraber olursun, ya da bundan sonra ben sana
gelirim’ anlamında bunlar sembolik linklenen isimlere yönelik
operasyonlardır diye düşünüyorum. Bu operasyon 3 ayrı dosya 3’de
bir kısmı İran, bir kısmı Halk Bankası’na yönelik bir operasyon.
Bana kalırsa bunların en ciddi olanı Halk Bankası’na yönelik
operasyon. Özellikle Amerikan hazine müsteşarının da aynı tarihte
Türkiye’ye gelmesi akıllara çok başka şeyler getiriyor. Halk
Bankası fazla olmaya başlamıştı. HSCB’nin pazarında giderek artan
bir paya sahipti. İran’a ambargo uygulanırken İran’ın açıkça kendi
iç ekonomisinde kayıtlı hale getiremediği bir takım fonların
Türkiye üzerinde değerlendirilmesi, nemalandırılması ve
ihtiyaçların Irak üzerinden temini konusunda Türkiye’nin koridor
olarak kullanılması batıyı rahatsız ediyordu. Çünkü bu Türkiye’ye
çok ciddi bir nakit girişi sağlıyordu. Şimdi Türkiye üzerine bu
para girişlerini durdurmak için kızım sana söylüyorum sen dinle
kabulünde çok tehlikeli bir komplo oynanıyor. Türkiye’ye para
girişleri engellenmeye çalışılıyor. İsviçre’den, İsrail’den
İngilizlerin kontrolünde Dubai’den yaparsanız bir şey yok. Türkiye
bu kadar para girişi birilerini rahatsız ediyor. Paranın kaynağı
ne? Türkiye’den 7 milyar dolar da 110 ülkeye gidiyor. Bunlardan da
çok ciddi rahatsızlık duyuyorlar. Çünkü hükümet, Kızılay, İHH,
TİKA, 110 ülkede insani yardım faaliyetinde bulunuyor. Oradaki
bizim eski tarihi beraberliğimiz olan kardeş halklara eğitim,
kültür, sağlık hizmeti verilebiliyor. Şimdi bu elen adam diyor ki;
‘Bunlar terör örgütleri ile ilişkili olan Müslüman guruplar siz
terör örgütlerine para aktarıyorsunuz. Onlara destek sağlıyorsunuz’
Yani Türkiye’nin kolu kanadı budanmak istiyor. Bu oyun görüldüğü
gibi sadece iktidara değil, devleti hedef alan uluslar arası bir
komplo. Amerikan, İngiliz, İsrail, Fransız ve Alman unsurlarında
yer aldığı, Türkiye uluslar arası bir komplo ile karşı
karşıya.”
“BANA TEPKİ VERMEZLER”
Cemaatle ilgili sert eleştirileri sonrasında tepki alıp almadığı
yönündeki sorulara cevap veren Dilipak, “Bana tepki vermezler. Ben
söylediğim şeylerin arkasındayım. Eğer daha fazla açıklama yapmam
gerekiyorsa, daha fazla şey bildiğimi de onların bilmesi gerekir.
Bilmiyorsa da öğrenilir” diye cevap verdi.
Bakanların istifası için öncelikle iddiaların net olarak ortaya
çıkması gerektiğini ifade eden Dilipak, “Egemen Bağışla ile ilgili
iddialar 5 madden ibaretse istifası gerekmez. Bir insanoğlu suç
işledi diye kendi istifa edebilir? Bunu bir onur meselesi
yapabilir, etmeyebilirde. Suç şahsidir. Gerçekten bir suç varsa o
zaman hem kendileri ayrılabilirler hem onların görevlerine son
verilebilir. Yarın çıkacak yazımın başlığı ‘Allah belanızı versin!’
Küçük şahsi menfaatler uğruna ya da uçkur hesabı uğruna yetim
malına el uzatan, bir davanın önlenmesi için komplolara zemin
oluşturan ahlaksızlara ‘Allah belanızı versin’ diyorum”