Dilencilere 47 milyon dolar
Abone olTürk halkının yardımseverliğini ölçmek amacıyla yapılan araştırma, ilginç sonuçlar ortaya koydu. Ne kadar bağış yapıyor, kimlere yardım ediyoruz? İşte ayrıntılar...
Dilencilere yılda 47 milyon dolar
Türkiye’de bir yıl içinde yapılan yardım ve bağışların toplamı 2
milyar doları buluyor. Bu paradan dernekler 440, cami ve Kuran
kursları 260, dilenciler 47 milyon dolarlık pay alıyor. Türk
halkının yüzde 79’u fitre, yüzde 40’ı zekat veriyor.
NTV
Güncelleme: 18:57 03 Haziran 2005 Cumaİstanbul - Türk halkının
yardım ve bağış eğilimlerinin belirlenmesi amacıyla
gerçekleştirilen araştırma, ilginç sonuçlar ortaya koydu.
Araştırmaya göre, Türkler yardım yaparken akrabalarına ve
yakınlarına öncelik veriyor. Kurumsal bağışların Batı ülkelerine
oranla düşük düzeyte kaldığı görülüyor.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın “Türkiye’de Bireysel Bağışlar ve
Vakıf Uygulamalarında Eğilimler” başlıklı araştırması için Türkiye
çapında 1536 kişiyle görüşüldü.
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Ali Çarkoğlu tarafından yapılan
araştırmada, Türkiye nüfusunu temsil eden deneklere, bağış ve
yardım ile zorunlu olarak yapılan bağışlara kadar bir dizi soru
soruldu. Araştırma, Türkiye’de yıllık yardım ve bağışların rakamsal
büyüklüğünün 2 milyar doları bulduğunu ortaya koydu.
DOĞRUDAN BAĞIŞLAR AĞIRLIKLI
2 milyar dolar içerisinde en büyük rakamı 660 milyon dolarla
doğrudan yapılan bağışlar oluşturuyor. Derneklere yapılan bağışlar
ise yıllık 440 milyon dolar olarak hesaplandı.
Araştırma verilerine göre cami ve Kuran kursu gibi yerler yılda
ortalama 260 milyon dolar, dini cemaat dernekleri de 3 milyon dolar
yardım alıyor.
Dini görev olarak tanımlanan fitre 185 milyon dolar, zekat ise 215
milyon dolar olarak hesaplandı. Sokak dilencilerinin yıllık aldığı
pay ise 47 milyon doları buluyor. Türkiye’de zorunlu yapılan
bağışların tutarı da 100 milyon dolar gibi bir büyüklüğe
ulaşıyor.
YARDIMDA AKRABAYA ÖNCELİK
Son bir yıl içinde yardım ya da bağış yapanların oranı yüzde 43
olarak hesaplanırken, yardım yapanların yaklaşık yüzde 87’sinin
doğrudan kendisinin yardım etmeyi tercih ettiği görülüyor.
Araştırmadan elde edilen bir diğer bulgu ise yardım yapılacak
kişilerin yakın çevreden seçildiği. “Kime yardım etmeyi tercih
edersiniz” sorusuna yüzde 39 ile “akraba” yanıtı veriliyor.
Araştırmada sokak dilencilerine para verilip verilmediği de
soruldu. ankete katılanların yüzde 54’ü hayır derken, evetlerin
oranı da yüzde 45 çıktı.
Fitre ve zekat yardımlarının kaç kişi tarafından yapıldığı da
araştırmanın konuları arasında yer aldı. Elde edilen bulgulara
göre, geçen yıl fitre verenlerin oranı yüzde 79, zekat verenlerin
oranı ise yüzde 40.
İLK AKLA GELEN KIZILAY
Araştırmada kişilere, “Hangi vakıflara bağış yapardınız?” sorusu da
yöneltildi. İlk sırada fakir ve düşkünlere yönelik yardım
vakıfları, ikinci sırada ise eğitim vakıfları yer aldı.
Araştırmada Türkiye’deki yardım kuruluşlarından ilk akla gelenlerin
kimler olduğu sorusuna da yanıt arandı. Vakıf olmamasına karşın
Kızılay ilk sırayı aldı. İlk beş içerisinde yer alan tek özel vakıf
ise TEMA oldu. Kızılay ve TEMA’yı sırasıyla Çocuk Esirgeme Kurumu,
Türk Hava Kurumu ve Mehmetçik/TSK Vakfı izledi.
ZORUNLU BAĞIŞTA OKULLAR İLK SIRADA
Türkiye’de zaman zaman tartışılan zorunlu bağış konusu da
araştırmada yer aldı. Araştırmaya katılan deneklerin yüzde 7’si
zorunlu olarak bağış yapmak zorunda kaldığını belirtti.
Araştırma verilerine göre zorunlu bağış yapılan yerlerin başında
yüzde 29 ile devlet okulları geliyor. Devlet okullarını yüzde 9 ile
trafik müdürlükleri, yüzde 8 ile de Emniyet müdürlükleri
izliyor.
Araştırmada, “yoksullara yardımın kimin görevi olduğu?” sorusunun
da yanıtı arandı. Yüzde 38’lik bir oran bu görevin devlete düştüğü
kanısında. Bu soruya “zengin vatandaşlar” yanıtı verenlerin
oranıysa yüzde 31. Bu görevin sivil toplum kuruluşlarına düştüğünü
düşünenlerin oranı ise yüzde 5.
GELİRİN YÜZDE 1’İ BAĞIŞ VE YARDIMA
Araştırmaya göre, hane halkı gelirinin yüzde birini bağış ve
yardıma ayırıyor. Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım, bu oranın
Türkiye şartlarına göre yüksek olduğu görüşünde. Yıldırım,
“Gelişmiş bağış organlarına hakim olan Amerika’da bu oranın yıllık
yüzde 2 olduğu düşünülürse, Türkiye şartlarında bu oranın yüksek
olduğunu düşünüyorum” dedi.
Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı Direktörü Filiz Bikmen ise Türkiye’deki
yardımlaşmada kurumlara yapılan bağışların azlığına dikkat çekiyor.
Bikmen, “Mesela ABD’de bu oran yüzde 2, ancak burada önemli bir
detay var. Bu yüzde 2 yardım kuruluşlarına yapılan bağış oranı.
Türkiye’de yüzde 1 olan yardımlaşma oranının büyük bölümünü akraba,
komşu, zekat, fitre, zorunlu bağışlar ve sokak dilencilerine
verilen paralar oluşturuyor. Biz buna daha ayrıntılı baktığımızda
kurumlara yapılan bağışlar yüzde 1’in çok altına düşüyor” diye
konuştu.
“YARDIMLAR KURUMLARA YÖNELMELİ”
Kurumsal ve sistematik yardımlaşmanın tercih edilmediği, direkt
yardım yapma eğiliminin yüksek olduğuna dikkaç çeken Bikmen,
“Eğitim reformuyla ilgilenen bir kurum, eğitim politikasının
reforme edilmesi için çalışır. Daha sosyal adalet yönüyle
ilgilenir. Öte yandan burs verme ya da okul yapma, semptomları
giderme çalışmaları. Bunları ayırt edebilmek için öncelikle
Türkiye’de kavramların gelişmesi gerekiyor” dedi.
Bikmen’e göre yardımlar kurumlara yönelirse daha planlı daha
stratejik çalışmalar yapılabilir. Ancak bu durumda yardımı yapan
kişi kime yardım yaptığını tanıma şansından yoksun kalıyor.
Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım ise Batı’da da yapılan
araştırmaların, yardımı veren kişinin verdiği kişiye ya da amaca
yakın olmak istediğini ortaya koyduğunu belirtiyor.
Yıldırım, Türk halkında yardım kuruluşlarına karşı bir güven sorunu
olup olmadığına ilişkin soruya, “Deprem sonrasında bir AKUT örneği
vardı. Bizde aslında rüştünü ispat etmiş gönüllü kuruluşlar için
bir güven sorunu olduğunu düşünmüyorum” yanıtını verdi.
Kaynak: