Diktatörler neden bu kadar eksantrik?
Abone olDiktatörleri eksantrik davranmaya iten ne? BBC muhabiri Helier Cheung'un analizi.
Soldan başlayarak saat yönünde: Caligula,
Idi Amin, Şaparmurat Niyazov, Francois Duvalier ve Kim Jong-il
Borat karakteriyle ünlenen Sacha Baron Cohen'in son komedi filmi ''Diktatör'' hayali bir Kuzey Afrika diktatörü ile dalga geçiyor.
Filmin ana karakteri Amiral General Aleaddin belki abartılı bir örnek. Fakat neden gerçek hayattaki diktatörler çoğu zaman filmleri aratmayacak kadar garip şeyler yapıyor?
Cohen'in karakteri Wadiya kentinde lüks içinde yaşıyor.
Her gittiği yere kadın korumalarını da götürüyor.
Bu hafta tüm dünyada gösterime girecek olan film bu hayali diktatörün Birleşmiş Milletler temsilcilerine konuşma yapmak için ABD'ye gitmesini konu alıyor.
Karakter açıkça devrik Libya lideri Muammer Kaddafi'den esinlenmiş.
Daha önce Adolf Hitler, Kim Jong-il ve Saddam Hüseyin'in profillerini çıkarmış olan Colorado Üniversitesi psikoloji profesörü Fred Coolidge ''Diktatörler kolaylıkla kendileri ile ilgili yanlış fikirlere kapılıp benim yaptığım herşey doğrudur diye düşünmeye başlayabiliyorlar'' diyor.
Ona göre böyle liderler narsistlik, paranoya ve sadistlik gibi bir çok kişilik bozukluğuna sahip olabiliyorlar.
Dünyanın ünlü diktatörleri üzerinde yapılan bir araştırma bu konuda çok ilginç veriler ortaya koydu.
Güç denemesi - İmparator Caligula (MÖ 12 - 41)
Roma İmparatoru Caligula
Roma İmparatoru Caligula bilinen en eski diktatörlerden.
Caligula yaşadığı zamanda eksantrik davranışları ve çabuk sinirlenmesi ile tanınırmış.
University College London Tarih Profesörü Dr Benet Salway ''Caligula bir keresinde Napoli Limanı'ndaki tüm teknelerin yan yana dizilmesini istemiş. Böylece onların üzerinden geçerek bir kasabadan diğerine yürüyebilecekmiş'' diyor.
Caligula yarış atlarını da çok severmiş. Hatta atlarından birini o kadar çok severmiş ki ona altın kadehlerden şarap içirirmiş ve ona köleler tahsis etmiş.
İmparator bir keresinde de İngiltere karşıtı bir kampanya dahilinde askerlerine deniz kabuğu toplatmış.
Caligula'nın eksantrik davranışları onun deli olup olmadığı sorusunu gündeme getirmiş.
Ancak, Exeter Üniversitesi'nden Prof Peter Wiseman Caligula'nın ''ne yaptığını çok iyi bildiği'' görüşünde.
Wiseman'a göre Caligula sadece sınırsız gücünün tadını çıkartıyormuş.
Aynı şekilde, Dr Salway da Caligula'nın genç yaşının (İktidara geldiğinde 24 yaşındaymış) ve deneyimsizliğinin hareketlerini açıklayabileceğini düşünüyor.
Salway ''Birine hiç bir hazırlık yapmadan sınırsız güç vermenin onu nasıl yoldan çıkarabileceğini görmek çok kolay. Hiç eğitim almamış bir ergenin Başbakan olsa nasıl davranacağını bir düşünün'' diyor.
Salway'e göre Caligula gücünün sınırlarını bulmaya çalışıyor da olabilirmiş.
Fakat liderlerin eksantrik davranışları ile ilgili söylene herşeye de inanmamak gerekiyor.
Mesela Caligula'nın atını konsül (Roma'daki en yüksek resmi görevlerden biri) yaptığı büyük olasılıkla bir mit.
Dr Salway ''Bir at asla konsül olmadı''diyor. Ancak tarihi kaynakların Caligula'nın böyle bir söz verdiğini kayda geçirdiğini de sözlerine ekliyor.
Salway'e göre atı konsül yapma iddiası sadece bir şakaymış.
Caligula hoşlanmadığı senato üyelerini kızdırmak için böyle açıklamalar yapıyormuş.
Batıl İnançlar - Francois Duvalier (1907-1971)
François Duvalier Voodoo doktoru olduğuna inanıyordu.
Prof Coolige'e göre otokratların bir çoğunun paranoyaya eğilimi oluyor.
Kendilerini sürekli tehdit altında hisseden bu kişiler sonunda paranoyak düşüncelere teslim oluyorlar.
Coolidge ''Bu paranoyak düşünceler aslında pozisyonlarını korumalarına da yardımcı oluyordu. Yani eğer teditlere karşı aşırı hassassanız hayali ya da gerçek rakiplerinizi elemekte zaman kaybetmezsiniz'' diyor.
Haiti'nin eski Başkanı Francois "Papa Doc" Duvalier 14 yıllık iktidarı boyunca paranoyak bir çok davranış sergilemiş.
Bir Voodoo doktoru olan Duvalier'in bir sürü batıl inancı vardı.
Her ayın 22'sinde Voodoo rujları tarafından korunduğuna inanıyordu.
Hayatının son yıllarında Başkanlık Sarayı'ndan sadece her ayın 22'sinde çıkıyordu.
Duvalier Amerikan Başkanı John F Kennedy'e bir Voodoo büyüsü yaptığını iddia etmişti.
Duvalier 22 Kasım 1963'teki Kennedy suikastinin de bu sayede gerçekleştiğine inanıyordu.
Duvalier'in Tonton Macoutes adlı bir koruması vardı.
Koruma Başkan'a tehdit oluşturduğuna inandığı tüm organizasyonları yasaklıyordu.
Ülkede çocukların izcilik yapmasını da aynı gerekçe ile yasaklamıştı.
Voodoo büyücüsü Başkan iktidarı boyunca 6 suikast teşebbüsünü atlatmayı başardı.
1971 yılında hastalık sonucu öldü.
Takıntılı - Idi Amin (1920s-2003)
İdi Amin kendini İskoçya Kralı ilan etmişti.
70'li yıllarda Uganda'yı yönetwen Idi Amin kendisine rütbeler vermeyi çok seviyordu.
Kendine ''İskoçya Kralı'' diye hitap ederdi.
Kendisine bir çok askeri rütbe de vermişti.
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in eşiti olduğunu hatta ondan üstün olduğunu iddia etmeye bayılırdı.
İngiliz Uluslar Topluluğu'nu Kraliçe'nin değil kendisinin yönetmesi gerektiğini söylerdi.
Politik rakiplerinin kafalarını kesip buzdolabında sakladığına dair dedikodular vardı.
Bu hiç bir zaman kanıtlanamadı ancak bir keresinde danışmanlarından birine ''Kalbini istiyorum! Çocuklarını yemek istiyorum!'' diye bağırdı.
Baş karısı vardı ve bir çok kadından onlarca çocuğu oldu.
Çocuklarının kendisini ''Big Daddy'' diye çağırmasını talep ediyordu.
Narsist - Saparmurat Niyazov (1940-2006)
Şaparmurat Niyazov bir kitap yazdı ve ehliyet almak isteyen tüm Türkmenleri bu kitaptan sınav yaptı.
Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Niyazov, Cohen'in filmindeki diktatörü sıradan bir insan gibi gösterecek eksantrik davranışlar sergilerdi.
Kendini Türkmenbaşı olarak adlandıran Niyazov, iktidarı boyunca kendini kültleştirmek için elinden geleni yaptı.
15 metre yüksekliğinde altın kaplama bir heykelini yaptıran Niyazov ayrıca heykelin yüzünün her zaman güneşe bakmasını saplayan bir mekanizma inşa ettirdi.
Türkmenistan halkının büyük bir kısmı fakirlik içinde yaşarken Başkent'e buzdan bir saray yaptıran Cumhurbaşkanı ayrıca çölün ortasına bir göl yapılması emrini verdi.
Ayrıca Niyazov ülkedeki bir çok şehre, bir lunaparka, Ocak ayına ve bir meteora kendi adını verdi.
Radikal projelerinin ilginçliğine rağmen bu lider en çok çıkardığı sıradışı yasalarla tanınıyor.
1997 yılınd sigara içmeyi bırakan Türkmenbaşı tüm milletvekillerini de aynını yapmaya zorladı.
Niyazov yanı zamanda ülkede baleyi, operayı, sakal bırakmayı ve erkeklerin saçını uzatmasını da kanunlarla yasakladı.
Saddam Hüseyin gibi o da bir kitap yazdı.
Ruhname adlı kitapta her konudaki görüşlerini ve Türkmen kimliğinin özelliklerini anlattı.
Kitap ülkedeki tüm okullarda zorunlu olarak okutuldu.
Daha da garip bir şekilde ehliyet almak isteyen herkes bu kitapla ilgili bir testi geçmek zorundaydı.
Aynı Caligula gibi Niyazov da atlara çok meraklıydı.
20 milyon dolara atlar için bir eğlence merkezi açtı.
Bu merkezde klimalar ve bir adet de atlar için yüzme havuzu bulunuyordu.
Niyazov 2006 yılında öldü.
Güneşe bakan altın heykel olduğu yerden ancak 2010'da kaldırıldı.
Niyazov'un ardından iktidara gelen Kurbankulu Berdimuhammedov 2011 yılında ülkede bir at güzellik yarışması başlattı.
Bu yarışma kapsamında en güzel at desenli halıya ve atlar için tasarlanmış en güzel bayram elbisesine de ödül verildi.
Istakoz sever - Kim Jong-il (1942-2011)
Kim Jong-il kendisi ile ilgili miter yaratıyordu.
Modern diktatörlerden çok azı Kuzey Kore lideri Kim Jong-il kadar tartışma yarattı.
Kendine ''Kore'nin Sevgili Babası'' diye hitap edilmesini isteyen Kim Jong-il devlet kontrolündeki medyayı kendisi ile ilgili mitler yaratmak için kullandı.
Uydurulan hikayeler bazen sıradan bazense fazlasıyla abartılıydı.
Resmi kayıtlara göre diktatör doğduğu gün gökyüzünde iki gökuşağı ve parlak bir yıldız belirdi ve öldüğünde donmuş kocaman bir göl ikiye bölündü.
Ayrıca devlet medyasına göre Kim Jong-il ilk kez bovling oynadığında hatasız bir oyun çıkardı ve 300 puan aldı.
İlk golf oynadığındaysa tam beş kez topu tek vuruşta deliğe gönderdi.
Prof Coolidge ''Diktatörler kendi kişilikleri etrafında yaratılmış bir kültün reklamını yapmak için milyonlarca dolar harcamaktan çekinmezler ve başkaları ile empati kurmayı başaramazlar, onlar için kayda değer tek şey kendi ihtiyaçlarıdır'' dedi.
Bu açıkça diktatörlerin lüks yaşam tarzlarında da görülebiliyor. Niyazov gibi Kim Jong-il de tüm halkı fakirlikten kıvranırken lüks bir yaşam sürüyordu.
Raporlara göre, uçmaktan korkan Kim Jong-il trenle Rusya'ya giderken her gün uçaklarla canlı ıstakozların trene taşınmasını sağlıyordu.
Ayrıca diktatör filmleri o kadar çok seviyordu ki bir keresinde ünlü Güney Koreli bir yönetmen ile oyuncu karısını kaçırtmıştı.
Çift Kuzey Kore'den kaçmayı başarana dek diktatör için film çekmeye zorlandı.