Dikkat zehir yiyor olabilirsiniz!
Abone olGıda endüstrisinde 80 bin çeşit katkı maddesi kullanılıyor. Ancak bunların henüz binde biri bile bilinmiyor...
Gıda endüstrisinde 80 bin çeşit katkı maddesi
kullanılmasına rağmen bunların henüz binde biri hakkında bile
yeterli bilimsel araştırmanın yapılamamış olması, 'nitelikli
kayıtdışı'nı gündeme getirdi
Metabolizma hastalıklarının artışı, 'nitelikli kayıtdışı'
endişesini körüklüyor. 13 yılda şeker hastalığı görülme sıklığının
ise yüzde 90 yükselmesi, yetkilileri mevzuatın düzenleyici değil,
önleyici nitelikte olması gerçeğinde birleştirdi
Türkiye'de 13 yıl aradan sonra ikincisi yapılan Diyabet,
Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans
Çalışması'nın (TURDEP) ikincisine göre Türk insanının kilosu arttı,
bel ve kalça çevresi genişledi. Diyabet (Şeker) hastalığı görülme
sıklığı ise 13 yılda yüzde 90 arttı. Yani toplum hızla obez oluyor,
eskiden yaşlılık hastalığı olarak bilinen şeker, daha çocuk denecek
yaşlarda görülüyor.
BİLİNMEYEN 80 BİN KATKI
Yaşam tarzının da etkisi olabilecek bu sonuçlar, dikkatleri
yediklerimize ve içtiklerimize çevirmemize neden oluyor. Çünkü Gıda
ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları
Derneği (GİMDES) Bilim Kurulu Üyesi Biyolog Hamit Akçay'a göre şu
anda raflardaki ürünlerde 80 bin çeşit katkı maddesi kullanılıyor.
Ancak bunların henüz binde biri hakkında bile yeteri kadar bilimsel
araştırma yapılabilmiş değil.
GIDADA İNOVATİF GİZLEME
Gıda konusunda gündeme gelen hilelerin inovatif ürünlerdekine göre
masum kalacağını vurgulayan Hamit Akçay, bunun gerekçesini şöyle
açıkladı: "Kaşara her şey katılıyor. Patates karışımı masum bir
şey. En çok atık ürünlerin katılmasıdır. Onun dışında protein denen
ürünler var. Gıda ürünlerindeki temel felsefe, bir şeyi önce
özünden kopar, ana formundan çıkar, başka bir şekle sok. Sonra bunu
mamül hale getir. Çünkü böyle bir durumda yaptığınız müdahaleleri
insanlar anlayamayacak duruma geliyor. Siz istediğiniz kârlılığı
yapabilirsiniz."
BÖYLE TİCARİ SIR OLAMAZ
Özellikle gıda konusunda hiçbir ticari sırrın tüketici sağlığından
daha önemli olamayacağına dikkat çeken Destek Patent Yönetim Kurulu
Başkanı Kemal Yamankaradeniz, bu konudaTarımVe Köyişleri
Bakanlığı'nın daha proaktif hareket etmesi gerektiğini anlattı. Et
ithalatında yapılan spekülasyonların tezini haklı çıkardığını
anlatan Kemal Yamankaradeniz, "Aslında Tarım Bakanlığı'nın daha çok
teknik alt detayı olan bilgileri tüketicilerle paylaşmalı. Sonuçta
ülkemize giren ürünler, içindeki hem kimyasallar hem katkı
maddeleri açısından ne derece insan sağlığına yararlıdır ya da
zararlıdır? Bu konuda net bilgilere sahip değiliz" diye
konuştu.
İngiliz modeli mercek altında
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), raflarda güvenliği
sağlamak için hummalı bir çalışma yürütüyor. Son zamanlarda
güvenliği her toplantının ilk gündem maddesi yapan TPF'nin sektörde
ortak bir çözüm arayışına girdiği belirtildi. Bu kapsamdan olmak
üzere İngiltere'deki BRC (British Retail Consortium - Birleşik
Perakende Konsorsiyomu) modelini de incelettiği bilgisi
edinildi.
Harekete geçmek için illa birilerinin ölmesi mi
gerekiyor
Coca-Cola'nın içeriğini öğrenmek için Türkiye'de ilk defa 2006
yılında açılan davanın hayal kırıklığıyla sonuçlandığı ortaya
çıktı. Kiracı ve Tüketici Hakları Derneği (KİRADER) Başkanı Ali
Ulvi Büyüknohutçu, Antalya Tüketici Mahkemesi'ne açılan davada
görevsizlik kararı verildiğini belirterek bunun ne anlama geldiği
hakkında şu açıklamayı yaptı: "Tüketici mahkemesi bunu araştırmakla
görevli değildir. Yani tüketicinin somut bir zarar görüp,
ağrıyıp-sızlayıp-hastalanıp gelmeli ki siz dava açabilirsiniz'
dendi."
NE OLDUĞU ANLAŞILAMADI
Ali Ulvi Büyüknohutçu, dava gerekçeleri hakkında şunları kaydetti:
"Biz Coca-Cola'nın ne olduğunu anlayalım diye dava açmıştık.
Konumuz şuydu: Türk Kodeks Yasası'na göre ambalajlı ürünlerin
tümünün üzerinde içerik tam ve anlaşılabilir biçimde yer almalıdır.
Coca-Cola ve benzeri gazlı içecekler diyor ki, 'Şu şu şu var, bir
de -Coca-Cola özütü- var.' Biz de diyoruz ki doğada 'Coca-Cola
özütü' diye bir bitki, doğal kaynak göster. Öyle bir şey yok. O
zaman bu neyin bileşimi? Bunu açık yazmazsan Türk Gıda Kodeksi'ne
göre aykırı hareket ediyorsun."
ZARARI ORTAYA ÇIKAR
"Bu durumda da bu ürünlerin toplatılıp yasaklanması gerekir" diyen
Ali Ulvi Büyüknohutçu, şöyle devam etti: "Bizim iddiamız bu...
Coca-Cola özütü içinde neyin kaç gram olduğu açıklanırsa zararı var
mı yok mu ortaya çıkacak. Daha doğrusu bizim iddiamız: Zararlı
olduğu ortaya çıkacak."
İHBAR KABUL EDİLMELİYDİ
Dava düştüğü için 600 lira mahkeme masrafı ödemek durumunda
kaldıklarını dile getiren Ali Ulvi Büyüknohutçu, "Söz konusu
testleri yapabilecek Türkiye'de sadece 6 laboratuvar var. Bunlara
da bir bardak suyu bile tahlil ettirmenin parası, Türkiye'deki
STK'ların bütçelerinin çok üzerinde. Yani STK olarak bizim böyle
bir kaynağımız yok" dedi. Dosyanın kapandığını, ancak kapanış
biçimini doğru bulmadıklarını vurgulayan Büyüknohutçu, şöyle devam
etti: "Aslında bu davayı ihbar kabul edip devletin ilgili
kurumlarının tahlil etmesi lazım. Çünkü bir şeyin toplanması için o
üründen illa birisinin ölmesi mi lazım? Uzun yıllar bekleyip
birkaçkişinin ölmesini mi beklemek gerek? Bilim bunu tespit eder,
yasaklar, normali budur."
MEVZUAT ÖNLEYİCİ OLMALI
Mevcut mevzuatın düzenleyici bir nitelik taşıdığına dikkat çeken
Ali Ulvi Büyüknohutçu, yaşanan deneyimlerin bunun yetersizliğini
ortaya çıkardığını vurguladı. Büyüknohutçu'ya göre mevzuat önleyici
bir karaktere kavuşturulmalı.
Çocukları cola ve cipsten koruyun!
Dünyada gelişen hassasiyetlere uygun olarak Türkiye'de de son
yıllarda cola ve cips gibi ürünlerin okul kantinlerinde satışına
kısıtlama getirildi. Çocuklarıobeziteve diyabet gibi hastalıklardan
korumak amacıyla hayata geçirilen uygulamaya göre ilköğretim
okullarında okul yönetimleri ve ailelerin talebi olmadığı sürece
okullarda şekerli içeceklerinin satılmasına izin verilmiyor. Ancak
okulların hemen önündeki büfe ve bakkallardan satışın serbest
olması, sözkonusu uygulamanın etkiliğini sorgulatıyor. Nazlı Gıda
Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Kurt, bu çelişkiye dikkat çekmek ve
öğrencilerle velileri bilinçlendirmek için tiyatro etkinlikleri
yapacaklarını açıkladı.
Kimyasallara karşı erken uyarı sistemi: RAPEX
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, AB'deki gibi gıda dışı ürünlerde erken
uyarı sistemi olarak tanımlanan RAPEX kapsamında da denetimler
yapıyor. Böylelikle AB çapında özellikle kimyasal ürünlerde 'Kara
liste' olarak tanımlanan RAPEX sistemineTürkiyede dahil olmuş oldu.
Buna göre AB üyesi herhangi bir ülkede tehlikeli bir ürün tespit
edildiğinde o ürün ve üreticisi hemen RAPEX sistemindeki listeye
alınıyor ve diğer ülkeler uyarılıyor.
İşte Türkiye'de de özellikle kimyasal ürünlerde gerek AB'den
bildirimi yapılan gerekse gümrüklerden bildirilen tehlikeli
ürünlerin denetimini gerçekleştiriliyor. Bu yöntemin Türkiye'de
Reach mevzuatına geçiş için hazırlık niteliği taşıdığı
belirtiliyor. Bilindiği üzere AB Reach mevzuatı ile sınırlarından
giren kimyasalları denetliyor. 2011 martından sonra kademeli olarak
Türkiye'nin de Reach kriterlerini uygulamaya geçeceği
kaydediliyor.