Dün yazdığım yazı için beni hakaret yağmuruna tutan okuyucu
arkadaşlarım için yazmak istedim bugünkü yazımı…
Başlık ironiydi, çok şükür anlayanlar da vardı… Ama
anlamayanlar daha fazlaydı.
Dindarlık konusunda ahkâm kesecek değilim, işin ehli
olanlar zaten anlatmak için uğraşıyor, binlerce kitap var her
konuda, neyin ne olduğunu öğrenmek isteyen alır okur. İnsan doğruyu
ancak kendi bulur. Bir insanın hayatında yapabileceği en büyük hata
başkasının doğrusunu takip etmektir. Gözün kapalı başkasının
yolunda yürümektir. Bunun acı sonucu, yoldaki güzellikleri
görememektir, yolda dinleneceğin yerleri seçememektir, hedefi
belirleyememektir…
Kendi seçemediğin bir hayatı yaşamanın neresi
büyüleyicidir?
Doğrularını kendi seç(e)meyen insanlar başkalarının
düşüncelerine tahammül edemezler, herkes onlar gibi düşünsün,
onların doğrularını yazsın, söylesin isterler, çünkü onların seçmiş
olduğu başkalarının doğruları, onlar için kanun gibidir!
Ben dün başbakanın “Dindar nesil” söylemine karşılık kendi
doğrularımı yazdım, bana göre bir insan, başka bir insanı inançlı,
dindar yapamaz. Bu ancak ve ancak kişinin kendisiyle alakalı bir
durumdur. Din söz konusu olduğunda kişinin kendi rızası gerekir,
yürekten bir rıza, kalpten bir izin veriş… Sabahtan akşama kadar da
eğitim verseniz insanın dini duygularını, düşüncelerini
değiştiremezsiniz…
Bunun olabileceğini savunmak bile kendi doğrularına
güvenmemektir ki, “yarın ben bunların eline düşersem eğitimle benim
ahlak anlayışımı, dini duygularımı değiştirebilirler” anlamına
gelir.
Komik değil mi?
Bu yüzden okullar, yüksekokullar, üniversiteler bilim
kütüphanesi, ilim laboratuarı haline getirilmelidir, başarı için
kanadını açmaya hazırlanmış gençlerin önü açılmalıdır, özgürlüğün
önündeki sınırlar kaldırılmalıdır. Böylece, medeni bir şekilde,
gerektiği gibi, konuşulabilsin bütün konular. Öğrenmenin önü
açılabilsin… Herkes kendi doğrusunu seçebilsin… Ve gelecek nesil
başarılı olabilsin…
Bence hedef “Dindar nesil” yerine, “Başarılı nesil” yetiştirmek
olmalıdır.
“Dün onlar yapmıştı bugün biz yaparız” anlayışıyla ileri
gidemeyiz. Bu böyle sürer gider… Ve yerinde sayan insanlar
yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarır.
Hayatı dikiz aynasına bakarak yaşamaya çalışmak geçmişle
hesaplaşmak değildir. Yönümüz geriye dönükse gidecek tek yer
vardır; geri!
Ancak ve ancak yönünüzü döndüğünüz tarafa
ilerlersiniz.
Eğer amacınız ilerlemekse dikiz aynasını sadece geriyi kontrol
etmek için kullanın. Gereklidir ama gözünüzü yoldan ayırırsanız
sizin için kötü sonuçlar ortaya çıkabilir.
Bu yüzden başbakanın “Dindar nesil” sözleri bana tehlikeli
geldi… Yazdım… “Dindar olmak ne demek?” sorusuna tersten yaklaştım…
Beğenmemiş olabilirsiniz, bana katılmıyor olabilirsiniz…
Kabul…
Ama…
Beni hakaret yağmuruna tutan, dinsizlikle suçlayan arkadaşlara
sadece şunu sormak isterim: Dindar bir insan sadece düşüncelerini
yazdığı için bir insana bu kadar hakaret eder mi?
twitter.com / nsrnylmz