Devrim yasaların patlamasıdır!
Abone olBDP Muş milletvekili Sırrı Sakık, Gezi Parkı eylemlerinin 18'inci gününde gelinen son noktayı İnternethaber'e değerlendirdi.
NESRİN
YILMAZ/İNTERNETHABER-ANKARA- 18 gündür devam eden
Gezi Parkı olaylarında diyalog arayışları sürüyor. Başbakan Erdoğan
birkaç gündür eylemlere katılan ve katılmayan sanatçılarla ve
Taksim Platformu'ndan iki kişiyle de görüştü. BDP Muş milletvekili
Sırrı Sakık, günlerdir devam eden bu eylemleri ve çözüm
arayışlarını İnternethaber'e değerlendirdi:
SORUN AĞAÇLARIN ÖTESİNDE BİR SORUNDUR
"Gezi Parkı eylemleri başladığı günden bugüne aslında Türkiye'nin
bir an önce yasalarını gözden geçirmesi gerektiğinin işaretidir.
Bir Fransız devrimcinin dediği gibi: "Devrim silahların
patlaması değil, yasaların patlamasıdır." Aslında bugün
Türkiye'de yaşanan süreç, bu yasaların Anayasanın, yani, redçi,
tekçi, baskıcı yasaların bir patlamasının yansımasıdır. Sorun,
ağaçların ötesinde bir sorundur. Sorun bu boyutla
değerlendrildiğinde ve bu boyutuyla çözüm arandığında çözümle
ilgili bir sonuç alınabilir.
"Eylemlerin başladığı günden bugüne kadar iktidar partisi uzlaşmak,
buralardan ders çıkarmak yerine daha çok şiddet, daha çok baskı,
daha çok ötekileştiren bir anlayışla sorunu gündeme getiriyor. Bu
bile bize şunu gösteriyor. Hepimize düşen, eğer hukukun huzurun
ülkesini inşa etmek istiyorsak, huzurlu barış içerisinde bir ülke
yaratacaksak, sıkılan bu yumrukları birlikte açmalıyız. Bugün
gelinen noktada bunlar yok. Sürekli şiddet ve ötekileştirme var. Ve
gerçek sorunun sahipleriyle sorun konuşulmuyor. Geçen gece bazı
şahsiyetlerle Sayın Başbakanın yaptığı görüşmeler vardı, bunlar
Gezi Parkı ile de Türkiye ile ilgileri olmayan insanlardı.
Türkiye'de ne konuşulduğunu ne tartışıldığını bile bilmeyen
insanlar bunlar. Bu sorunun gerçek sahipleriyle oturulup
konuşulması gerekiyor. Eğer ülkenin büyük bir kısmında bu konuda
ciddi bir rahatsızlık varsa bunun ruhuna uygun adımların atılması
gerekir."
RÖVANŞ KUTUPLAŞMAYI DOĞURUR
Ama ne yazık ki sorunlar bir rövanş anlayışı ile çözülmeye
çalışılıyor. Gei Parkı'nda ve türkiye'nin 4 bir yanında insanlar
sokakta. Buna bir rövanş bir misilleme olarak mitingler koymak
toplumu daha çok kutuplaştırır. Özellikle iktidar partisinin bir an
önce bu anlayışından vazgeçmesi gerekir. Rövanş veya
kutuplaştırmanın ötesinde bir yol aranmalıdır. Bu yol da, bu
taleplerin hayata geçmesidir. Türkiye'nin demokratikleşmesidir.
Parlamentoda sorunların diyalog ve müzakere ile sağlanması gerekir.
Yasalar geliyor ama iktidar partisi sayısal çoğunluğuna dayanarak
diğer partileri yok sayıyor."
"Bu birikimlerden sonradır ki, işte bu patlama ve Türkiye'nin dört
bir tarafına yayılan hak arayışı bu noktaya geldi. Bundan sonra
iktidar partisinin her halükarda bir çözüm bulması lazımdır.
Türki'yede 93 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez bir
müzakereye doğru adımlar atıldı, silahların geri çekildiği bir
süreç yaşıyoruz. Ama ne yazık ki, bu olup bitenler de şunu
gösteriyor ki, bu sorun bir miktar ötelendi. Bu bize şunu
gösteriyor; Sorunun çözümü ile ilgili Türkiye'nin genel anlamda,
yasalarında da demokratik olmaması. Bunları yeniden dizayn
etmeliyiz, sürece hep birlikte katkı sunmalıyız. Kürtlerin
yıllardır yaşadığı zalim politikalara bugün sokaklar, polis
şiddetine kadar tanıklık ediyor. Biz bunları yıllardır yaşıyoruz,
işte Roboski daha canlı canlı ortada duruyor. Bugün sokakta
olanların Kürtlere bir özür borcu var. Tabi bunlara karşı zamanında
demokratik bir duruş sergileyen önemli şahsiyetleri ve sivil toplum
kuruluşlarını bunların dışında tutarak söylüyorum, bugüne kadar bu
zalim politikalar uygulandı. Daha yakın zmaanlarda diyarbakır'da
cenazelere gazla ve suyla saldırı düzenlendi ama ülkenin bir
tarafında duyulmadı ve görülmedi, gündem bile oluşturmadı."
SIKILAN YUMRUKLARI AÇMAK HEPİMİZİN GÖREVİ
"Artık hepimiz devletimizi tanıyoruz. Artık bu sıkılan yumrukların
açılması ve ortak bir noktada nasıl buluşabiliriz bunu konuşmamız
gerekiyor. Hükumet de bu Gezi Parkı ile ilgili bu kadar uzun
süredir polis şiddetine maruz kalıp hak talebi olanların
taleplerini hayata geçirmelidir. Referandumdan bahsediliyor, bu da
yapılabilir ama yapılması gereken asıl şey bir sistem
değişikliğidir. Bizim uzun süredir seslendirdiğimiz ama bir türlü
tartışamadığımız, konuşamadığımız konu da budur. İstanbul'un
sorunu ile ilgili neden merkezi bir hükumet bir karar sahibi
oluyor. Bıraksınlar İstanbul'daki sorunların çözümüne İstanbul
halkı, Diyarbakır'daki sorunların çözümüne Diyarbakır halkı karar
versin. Bizim ademi merkeziyetçi anlayış dediğimiz ve buna bağlı
olarak, Anayasanın bu şekilde dizayn edilmesini istememizin nedeni
budur. Bizim demokratik özerklik, yerellerin güçlenmesi dediğimiz
budur. Yerelde çalışanların sözde karar sahibi olamsı gerektiğini
hep söylüyoruz. Ankara'yı buradan çekereseniz, ben eminim ki
İstanbul'daki Belediye ile halk çok rahat bir noktada oturup bu
sprunu çözebilir. Ama bütün yetkiler Ankara'ya verildiğinde
görüldüğü gibi bir huzursuzluk çıkıyor."
PARLAMENTO TATİLE GİRMESİN BU YAZ ANAYASA KONUSUNU
ÇÖZELİM
"Türkiye'de bir an önce özgürlükler hayata geçirilmeli. Bundan
şikayetçi olan siyasi partiler de dahil olmak üzere herkes bu
çözüme katkı sunmalıdır. Bu sıkıntıların ana nedeni de
hukuksuzluktur, yasalar ve Anayasadır, yetkilerin tek elde
toplanmasıdır. Bir Anayasa Komisyonu'muz var ama şu ana kadar çok
fazla bir yol aldığımızı söyleyemeyiz. Buradan başlayarak eksik
kalan yerleri bir an öce hayata geçirmeliyiz. Bu olup bitenlerden
sonra, Kürt sorununun da çözümü ile ilgili bir sürecin yaşandığı bu
günlerdeyken, bu yaz parlamento tatile girmeyebilir ve biz bu
dönemde yasaları ve Anayasayı halkımızın istediği doğrultuda
yeniden hayata geçirebiliriz."
"Olayları rövanş şeklinde görmeye başlarsanız, eminim ki
kutuplaşmayı dorğa çıkarısınız. Gün kutuplaşma günü değil, gün daha
çok birbirimizi dinleme, anlama, eksikliklerimizi telafi etme
günüdür. Daha önce de hep söyledim, böyle bir kutuplaşmanın kimseye
bir yararı yoktur. Bu Gezi Parkı ile ilgili başlayan masumane
taleplerin, durumdan vazife çıkararak, halkın iradesine karşı bir
tuzak arayışı varsa biz asla bunun içerisinde olmayız. Bizim
yüreğimiz ne milital ne de tuzak kuyularından su çekmez. Halkın
iradesini eleştirir, tartışır konuşuruz ama bu olayda hesap
kitapları olanlar varsa da yanılırlar. Bu masumane taleplerin
bunlara dönüştürülmemesi gerekmektedir. Hükumetin de bu konuda daha
uzlaşıcı bir yol bulması gerekir."
SORUNUN ÖZ MUHATAPLARI DİNLENMELİDİR
"Hükumet, bu sorunun öz muhataplarıyla konuşmalıdır, Necati
Şaşmaz'la Hasan Kaçan'la, hiç ilgisi olamayan şahsiyetlerle bu
sorun konuşulmaz. Sorunun gerçek sahipleriyle bu sorun konuşulup,
sorunun çözümüyle ilgili acil adımlar atılmalıdır. Türkiye'de bir
barış süreci yaşanıyor, PKK üzerine düşeni yaptı, silahlı güçler
ülke dışına çekiliyor, aylardır bir ölüm haberi yok. Şimdi artık
ikinci aşamayı hayata geçirmek parlamento ve iktidarın görevidir.
Onun için bu süreci heba etmemeliyiz. Geçmişte buna benzer süreçler
yaşandı ve heba edildi, 2004'ten bu yana binlerce insan yaşamını
yitirdi. 199-2004 yılları heba olan yıllardır. Bizim yeniden bu
yılları heba etmemek gibi bir sorumluluğumuz bir görevimiz var
halkımıza karşı. Hükumetinde derhal buna uygun adımlar atması
gerekir."