Devrim önce çocuklarını yer
Abone olAndy Garcia'nın yönettiği Kayıp Şehir, Küba'ya, Castro'ya ve Che'ye farklı bir gözle bakıyor.
Danton"un Ölümü”nü izleyenler ya da hikâyesini bilenler
yukarıdaki sözü az çok hatırlar. Devrimler, dünya siyasî tarihinin
belki de en keskin kopuş noktalarını işaret eder.
Sadece Türkiye"ye has bir gerçeklik değil, Afrika"sından G.
Amerika"sına oradan Asya"ya nereye giderseniz gidin karşınıza
çıkarlar. Siyasal rejime karşı yapılmış bir başkaldırı -şimdilerde
balans ayarı deniliyor- gibi gözükse de devrimlerin temelinde
sistemi tümüyle değiştirme amacı yatar. Değişimi, özgürlüğü vaat
eden birçok hareket, hedefine ulaşsa da bazen kendi yapılış
amaçlarının altına dinamit de koyarlar. Bundan da en fazla zararı
birlikte hareket için yola çıkanlar görür ve adeta bir bumerang
gibi gelir sahiplerini parçalar.
Bugün gösterime girecek olan Kayıp Şehir (The Lost City) tam da
böyle bir öykü ile karşımıza çıkıyor. ABD"nin burnunun dibindeki
Küba"da, Fidel Castro ve Che Guevara"nın başını çektiği devrime
götürüyor film izleyiciyi. Ünlü aktör Andy Garcia"nın oyuncu ve
yönetmen olarak karşımıza çıktığı Kayıp Şehir, aşk, aile dramı,
dans ve müzik gibi temaları birleştirerek bir devrimin pek de
bilinmeyen yüzüne ışık tutuyor. Küba"da geçen bir "Casablanca"
niyeti ile yola çıkan Garcia"nın, filmi izledikten sonra bu
arzusuna ulaştığını söylemek mümkün. Daha çok dans ve Küba"nın o iç
yakıcı müziğinin sindiği filmde yavaş yavaş yükselen bir siyasî
gerilim de var. Yönetmenin "ezber bozma" kabilinden girişimleri
Castro ve devrimine cesur yaklaşımlar getirirken, dram ve aşkı da
beraberine almasıyla filmi izlenilebilecek kıvama getiriyor.
Diktatörlerden kaçış öyküsünün, sonunda "özgürlükler ülkesi" ABD"de
bitiyor olması ise seyirciyi hiç şaşırtmayacak doğrusu.
Küba"nın usta romancısı Guillermo Cabrera Infante"nin kaleminden
çıkan Kayıp Şehir, 1958 yılının Havana"sına götürür. O dönemin
başkenti için herkes “Karayiplerin Paris"i” demektedir. Gündüzün
güneşi ile kavrulan ülke insanını, gece dans ve müzik
kucaklamaktadır. Lüksün hüküm sürdüğü şehirde Amerikan hayatı
özentisi hakimdir. Kalburüstü kesim, şık giyimi kuşamı, son model
arabalarıyla birçok kişinin hayallerinden bile geçmeyen bir hayat
sürmektedir. Ülkenin görünmeyen yüzünde ise halk, diktatör
Fulgencio Batista"nın zorbalıkları altında ezilmektedir. 1940
anayasasını geri getirmek üzere entelektüeller ve siyasetçiler
harekete geçer; ama her şeyin göründüğü gibi olmadığını anlayanlar
silahlanır ve meçhul suikastlar başlar. Tam da böyle bir
karışıklığın çıkmasını bekleyen iki kişi vardır; Fidel Castro ve
Che Guevara. Devrimci güçler başkent Havana"ya girerek el koymak
üzeredir. Bu kadar keşmekeşin ortasında kalan kişi ise Fico
Fellove"dir (Andy Garcia). Havana"nın en şık gece kulübünü işleten
Fico, iyi bir aile çocuğudur. Karışıklığın ortasında ailesini ve
işyerini bir arada tutmak adına gayret sarf eden genç adam, gün
geçtikçe dizginlerin elinden kaçtığını anlar. Demokrat babanın iki
oğlu çoktan Castro saflarına katılmıştır. Ayakta kalan belki de tek
bir şey oluyor; müzik. O, sürgünde bile olsa sesini duyuruyor…
Kayıp Şehir, öncelikle müziğiyle kesinlikle kulağa hitap edecek
türden bir film. Her anı müzikle dolu filmde yönetmen kendi sevdiği
Kübalı sanatçılardan bir seçki yapmış. Biraz uzun olmasına rağmen
kurgudaki hızlı geçişlerle film sıkıcı olmaktan çıkıyor. Net ve
fotoğrafa yakın kareler yakalayan görüntü yönetmeni iyi iş
çıkarıyor. Bill Murray ve Dustin Hoffman"la zenginleştirilen kadro
ise göz dolduruyor. Infante"nin anlatımı sessiz ve derinden, Garcia
bunu iyi gözlemlemiş ve tüm hareketliliği içinde daha naif ve
romantik bir anlatım yakalamış denilebilir. Biraz Küba müziği,
romantizm hatta biraz da tarih derseniz Kayıp Şehir, bu haftanın
filmleri arasında öne çıkıyor gibi.
KAYIP ŞEHİR
Yönetmen: Andy Garcia
Oyuncular: Andy Garcia, Bill Murray, Dustin Hoffman, Ines
Sastre
Haber: Fatih Selvi
Kaynak: Zaman