Devletten özür istedi
Abone olDemokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Aysel Tuğluk, "Kürt meselesi birtakım yasal düzenlemeler yaparak, kırıntılar vererek çözülebilecek bi...
Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı Aysel Tuğluk, "Kürt
meselesi birtakım yasal düzenlemeler yaparak, kırıntılar vererek
çözülebilecek bir mesele değildir. Bütün yaşananlar ile devletin
yüzleşmesi, bunları kabul etmesi, Kürt halkından özür dilemesi
gerekmektedir" dedi.
DTK tarafından Diyarbakır’da ‘Zorla yerinden edilme ve köye dönüş
konferansı’ adlı bir konferans düzenlendi. Cegerxwin Kültür
Merkezi’ne yapılan konferansa, DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, BDP
milletvekili Mülkiye Birtane, sivil toplum örgütleri temsilcileri
ve çok sayıda davetli katıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan
Tuğluk, Güneydoğu’da yaşanan şiddet olayları esnasında 1 milyon
kişinin yerinden göç ettiğini ve 3 bin yerleşim yerinin
boşaltıldığını anlattı. Yapılan araştırmalarda örnek veren Tuğluk,
"1980’lerin sonunda başlayıp, 1990’larda yoğunlaşan köy ve
mezraların boşaltılması ve yurttaşların yerinden edilmesi
uygulamaları neticesinde, en az 3 bin yerleşim yeri boşaltılmış ve
en az 1 milyon kişi zorla yerinden edilmiştir. Dile kolay, binlerce
yerleşim yerinden ve göçe zorlanmış milyonlarca ifade edilen
yurttaştan söz ediyoruz. Bu sayısal veriler dahi zorla yerinden
edilme uygulamalarının ne denli büyük bir sorun olduğunu gözler
önüne seriyor. Bu kadar büyük bir insan kitlesini yerinden
edebilmek, bu kadar yerleşim yerlerini boşaltabilmek nasıl mümkün
olabilmiştir? İşte bu soruların yanıtı oldukça can sıkıcıdır.
Öfkelenmemek elde değil. Çünkü 3 bin yerleşim yerinin boşaltılması
ve milyonlarca yurttaşın göçe zorlanması uygulamalarının yasal bir
dayanağı yoktur" diye konuştu.
"ERMENİLERLE AYNI"
Tuğluk, konuşmasında bölgede yaşanan göç olaylarının geçmişte
Ermenilere uygulanan politikalardan ayrı olmadığını savunarak,
şöyle devam etti:
"Kürt sorununun ne olduğunu birkaç kelimeyle ifade etmeye kalksak,
Kürt sorunun bir haksızlık, eşitsizlik ve hukuksuzluk sorunu
olduğunu söyleyebiliriz. Bu temelde Kürt sorunu hakkı olmayan, eşit
görülmeyen ve herhangi bir statüye sahip olmayan koskocaman Kürt
halkının ve Kürdistan coğrafyasının varlık yokluk sorudur. Çünkü
bir halkın yaşadığı coğrafyasının statüsünün olmaması, hukuki
düzenlemede var olmaması anlamına geliyor. 1990’larda yoğunlaşan
köy ve mezraların boşaltılması ve yurttaşların yerinden edilmesi
uygulamalarının herhangi bir yasal dayanağı yoktur. Çeşitli
gerekçeler ileri sürülerek, 3 bin üzerinde yerleşim yerleri
boşaltılıyor, milyonlarca insan yerinden ediliyor, ancak bunun
yasal hiçbir dayanağı yoktur. 1990’larda Kürtlere uygulanan bu
politikalar asla 1915’teki Ermeni Tehciri’nden, 1924’teki Anadolu
ve Balkanlardaki Müslüman ve Hıristiyan ahalinin değiş tokuş
edilmesinden 1925-1938 arasında Kürtlerin katledilmeleri sonrası
yerlerinden edilip, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden iskana tabi
tutulmasından ayrı değil."
"GERİ DÖNÜŞLERDE ENGELLER VAR"
Köylerine geri dönmek isteyenlerin çeşitli engellerle
karşılaştığını söyleyen Tuğluk, göç sorunuyla ilgili çıkarılan
yasaları da eleştirdi. Tuğluk, "Köylere dönmek isteyen yurtların
tüm başvurularına rağmen tapu kadastro çalışmaları ise arazilerin
mayınlı olmasından dolayı gerçekleştirilememektedir. Hatta
köylerine bir biçimde dönmüş yurttaşlar ne yazık ki kendi
topraklarına döşenen mayınlar nedeniyle yaşamlarının yitirmektedir,
ortada ciddi bir mağduriyet, derin bir travma ve ciddi bir
hukuksuzluk vardır. Göstermelik yasalarla, bu sorunun çözümü mümkün
değil. AİHM’in ve Avrupa Birliği’nin baskısı altında Türkiye bu
dava ve tazminatlarla baş edemeyince bu kez 2004 yılında 5233
sayılı yasa uygulanarak, mağdurlara tazminat ödemeye başladı. Ama
bu yasa ve uygulaması sorunu asla çözülecek türden değil" diye
konuştu.
Devletin geçmişle yüzleşmesi gerektiğini söyleyen Tuğluk,
"Yerinden, yurdundan vatanından zorla göç ettirilen insanlar bunu
nasıl unutabilirler. Kürt meselesi birtakım yasal düzenlemeler
yaparak, kırıntılar vererek çözülebilecek bir mesele değildir.
Bütün yaşananlar ile devletin yüzleşmesi, bunları kabul etmesi,
Kürt halkından özür dilemesi gerekmektedir. Barış ancak böyle
gerçekleşebilir. Bütün bunların çözümlenmesi çok kolay olmuyor bir
çözüm sürecindeyiz, bir barış sürecindeyiz diliyoruz ancak çok
ciddi sıkıntılar söz konusu. Devlet, geçmişi ile yüzleşmekten
kaçıyor" ifadelerini kullandı.
Program daha sonra basına kapalı olarak devam ederken, konferansın
sonuç bildirgesinin yarın açıklanacağı öğrenildi.
(İHA)