Devletler saz çalınarak yönetilseydi batı her gün saz çalardı!!

Devletimiz dünya siyaset arenasında politika nasıl yapılır dersi verirken, içeride terörle araya mesafeyi koyamayanlarla aynı yemeğe kaşık atanlar var...

İsmail GÜZEL iguzel@nestech.net

Türkiye, günümüz dünyasında eşi benzeri görülmemiş ve duyulmamış bir muhalefet aklına sahip.

Devletin hemen hemen tüm angajmanlarının karşısında.

Devlet tüm iradesiyle tüm coğrafyada. Akdeniz’de hakkımız olan çıkarlarımızın peşindeyiz. Suriye’de, Katar’da, Afrika’da ve en önemli başkentlerle 7/24 iletişim halinde.

Bir bakıma artık tüm ülkeler devletimizin bir sonraki adımı ne olacak diye pür dikkat kesilmiş takip ediyor.. Kısacası ülkemizi ilgilendiren her ne olursa olsun maddi ve manevi her türlü masada ve sahadayız...

Tüm bu gelişmelere karşın ülke içinde öyle bir anlayış, öyle bir akıl var ki, hani derler ya Allah düşmanımın başına vermesin cinsinden.

Devletimiz dünya siyaset arenasında politika nasıl yapılır dersi verirken, içeride terörle araya mesafeyi koyamayanlarla aynı yemeğe kaşık atanlar var...

Terörün ülkemize, çıkarlarımıza, devletimize ve insanımıza nasıl zarar verdiği sürekli yazılıp çiziliyor. Fakat onlar 3 maymunu oynamaktan sıkılmadılar, vazgeçmediler. Biz de yazmaktan ve anlatmaktan bıkmayacağız...

Terör...

Terörizm şiddet kullanımını veya tehdidini içerir. Yalnızca doğrudan mağdurlar için değil, geniş bir kitle arasında korku yaratmaya da çalışır.

Terörizm, masumları öldürmekten daha fazlasını yapar. Olgun demokrasilerde bile demokratik hükümetleri baltalar.

Terörizmin yarattığı korku, kamu tartışmalarını çarpıtabilir, ılımlıları itibarsızlaştırıp siyasi aşırılıkları güçlendirebilir ve toplumları kutuplaştırabilir.

Hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplumlar da dahil olmak üzere bir dizi aktör, terör şiddetinin boyutunu, kapsamını ve en tehlikeli siyasi etkilerini azaltabilir.

Terörizmin demokrasilere yol açtığı tehlikeyi azaltmak için Türkiye, müttefikleri ile istihbarat paylaşımını vurgulamaya ve mümkün olduğunda bu tür çabaları genişletmeye devam etmelidir.

Devam.

Türk Devleti yarım asra yakın bir zamandır içerde ve dışarda terörle mücadelesini sürdürmekte. Buna karşın terörle mücadelenin en başarılı olduğu dönem içindeyiz...

İradeli bir devlet otoritesi var. En önemli gelişme de, yerli ve milli teknolojiyle donatılmış silahların TSK’nın envanterine kazandırılmış olması..

Akıl tutulması.

Devletimiz topyekün terörle mücadelesini sürdürürken, diğer bir taraftan da ülkemizde terör örgütlerini cesaretlendiren bir takım tuhaf davranışlar ve söylemler içerisinde bulunanlar var.

Bugün ülkemizde muhalefet adı altında bazı parti ve parti mensupları oy avcılığına çıkmış, terör örgütü uzantısı parti elemanlarıyla boy boy resimler vererek o partinin seçmeni üzerinde etki bırakmaya çalışıyor. Bunun en son örneği tiyatro da verilen fotoğraf... Sözde ne adına? barış adına... Siz dünyanın hiç bir yerinde barış adına sivil asker ve polis katledildiğini gördünüz mü?

Devam edelim.

Tarih boyunca her türlü sıkıntıların olduğu bir coğrafyanın tam merkezinde olmak kolay bir durum değil.

Batı hayranlığından kaynaklanan aşağılık kompleksi ve coğrafya insanının rahat satın alınıp manipüleye açık olması, sorunlarımızın başlıca kaynakları...

Dolayısıyla bu toprakların her dönemde olduğu gibi 20. yüzyılın sonunda da hedefe konulmuş olması, kaçınılmaz bir durum olmuş.

Biz, tarih boyunca onlarca imparatorluklar kurulmuş, bir o kadar da iç çekişmeler yüzünden imparatorluklara son verilmiş topraklar üzerinde yaşıyoruz.

İçimizde ki bu bitmez tükenmez çekişmeler, bu coğrafyayı ve insanlarını 20. yüzyılın egemen güçlerine daha rahat yem eder hale getirmiş.

Bugün batının artık açıkça “biz besliyor ve destekliyoruz” dediği terör örgütü PKK’nın resmi uzantısı HDP, ülke içinde muhalefetin başı çektiği partilerce oy alma umutlarıyla diri tutuluyor.

Öyle ki, şehit edilen asker ya da polis cenazesine değil de öldürülen teröristin cenazesine giden siyasi parti mensupları var.

Ülkemiz 40 yılı aşkın senedir aktif bir biçimde terörle mücadelenin içinde... PKK terör örgütü onlarca yıldır onbinlerce insanımızı katletti.

Katledilenler arasında çoğunlukta Kürt vatandaşlarımız yer almakta.

Başta güvenlik güçlerimizi hedef alan terör örgütü asker ve polis olmak üzere, öğretmen, öğrenci, birilerinin çocuğu, annesi, babası, dedesi, amcası, dayısı, teyzesi, kuzeni, torunu ve yine devletin doktoru, savcısı, hakimi, valisi, kaymakamı ve daha niceleri olmak üzere PKK terör örgütü tarafından ayırt edilmeden canice katledildiler...

Evet vatan topraklarına giren düşmanı, İstiklal Savaşı’ında olduğu gibi vatandan atar, denize dökebilirsiniz.

Fakat sizi kültür ve ahlak istilasına maruz bırakan işgal kuvvetini, milletimizin ruhundan söküp atmak uzun zamanlar alan büyük savaşlar ister.

Dediğim gibi, toprağın düşman istilasından kurtarılması kolaydır, fakat ruhların ve fikirlerin esaretten kurtarılması çok güçtür...

Son olarak açıkça şunu ifade edeyim ki, ülke için de bazı parti mensupları açıkça ulusal güvenliği tehdit eder hale geldi. Çok tehlikeli sularda yüzenler var. Unutmamak gerekir ki, devletimiz her daim izlemekte, yeri ve zamanı geldiğinde her türlü olasılıkları hesap ederek gerekli adımları atacaktır, buna emin olun.

Son bir not; bazı büyük şehir belediyelerinin şu anda meşgul olduğu konular ve yatırımları; belediyelerden binlerce kalifiyeli işçi kovma, yalan, heykel yapma, cem evleri, Kanal İstanbul, Demirtaş, HDP, PKK terör yapılanmasının kurucularının kitaplarını satışa sunma, kolkola tiyatro izleme, FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerinin dolaylı yollarla cesaretlendirilmesi, devlet projelerinin karşısına dikilerek Devlet’e kafa tutma, en başta gelen konular ve yatırımları...