Devletin malları işgal altında

Abone ol

Maliye Bakanlığı'nın bir bürokratının yaptığı araştırma, inanılmaz gerçeği gözler önüne serdi. Araştırma, devlet mallarının nasıl işgal ve istila edildiğini belgeliyor..

Devlet mallarının korunmasından sorumlu Maliye Bakanlığı'nın bir bürokratının yaptığı araştırma, Hazine'ye ait taşınmazların nasıl yağmalandığını, devletin de bu konuda ne kadar yetersiz kaldığını gözler önüne serdi. 24 yıldır Maliye Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulunan ve halen Personel Genel Müdür Yardımcılığı yapan İlhami Söyler'in, ''Devlet Mallarının Yönetimi ve Kamu Finansmanı Açısından Değerlendirilmesi'' konulu doktora tezi, mülkiyet anlamında Türkiye'nin yaklaşık yüzde 60'ına sahip bulunan Hazinenin mallarına nasıl sahip çıkılamadığını ortaya koydu. HER YER İŞGAL ALTINDA Araştırmada devlet mallarına yönelik şu tespitler yer alıyor: ''-Haziran 2004 sonu itibarıyla ülkemiz genelinde 15 bin 393 bina, 47 bin 126 arsa, 24 bin 592 arazi, 174 bin 72 tarla, 19 bin 814 bağ-bahçe, 9 bin 45 orman alanı, 7 bin 220 orta malı (kamunun kullanımında olan mallar), 3 bin 906 deniz dolgu alanı, bin 106 su ve su ürünü alanı, 4 tarih ve kültür alanı, 140 adet de maden ve ocak alanı olmak üzere toplam 302 bin 946 adet devlet malı işgal edilmiş durumda bulunuyor. Toplam büyüklüğü 2 milyar 241 milyon 76 bin 612 metre kare olan bu alanlardan devlet, ecri misil alıyor. 2004 yılında buralardan 50 trilyon lira ecri misil geliri beklendiği dikkate alındığında, işgal edilen bu alanlar için devlete metre kare başına yıllık ortalama 22 bin 310 lira ödeniyor. -Kentsel alanda olsun, kırsal alanda olsun orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerde de aynı durum kendisini gösteriyor. Orman Bakanlığı, ülkemizde orman vasfını yitirmiş araziler üzerindeki kaçak yapıların sayısını yaklaşık 400 bin olarak veriyor. Bunların altyapılarının devletçe sağlanmış olması da bir başka çarpıcı gerçek olarak ortada duruyor. DEVLET, KORUMADA YETERSİZ KALIYOR -Devlet mallarının korunması ile görevli kurum ve kuruluşlar, personel, araç ve gereç yetersizliği nedeniyle özellikle Hazine arazileri ve Vakıflara ait taşınmaz mallara yönelik tecavüzleri önleyemiyor. Örneğin çoğu Osmanlı devletinden kalma 220 milyon metre kare vakıf arazisi ve dükkanını izinsiz kullanan 25 bin 718 işgalcinin devlete verdiği zarar, 400 trilyon lira olarak ifade ediliyor. Hiç kira ödenmeden işgal edilen vakıf arazileri arasında İstanbul'un Okmeydanı, Sarıyer ve Beykoz gibi yerleşim yerlerindeki arazilerle, tarihi Mısır çarşısındaki dükkanlar da bulunuyor. -Benzer durum eski eserlerin korunmasında da kendini gösteriyor. Ülkemizde kültür ve tabiat varlıklarının korunması genel olarak Koruma Kurullarına bırakılmış durumda. Ancak bu kurullar, yeterli elemana sahip olmadıklarından hırsız ve kaçakçılara karşı işlevlerini yerine getiremiyor. -Sonuçta, devlete ait malların kamu finansmanına katkıları, mevcut malvarlığı potansiyeli ile çok orantısız bir görünüm sergiliyor. ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde vergi dışı normal gelirler içerisinde yer alan devlet malları gelirleri, toplam bütçe gelirlerinin yüzde 7'sini oluştururken, bu oran ülkemizde yüzde 0.7 civarında kalıyor.'' DEVLET MALLARI NEDEN YAĞMALANIYOR? Söyler'in araştırmasında devlete ait taşınmazların işgalini kolaylaştıran etkenler de şöyle sıralanıyor: ''-Psikolojik etkenler: Yurttaşların devlet malına bakış açısının (Devlet malı denizdir) anlayışına yatkın olması ve kamuoyunun da bu olguyu olağan karşılaması -Talep yoğunluğu: Genel nüfus artışı ve göç olgusu konut ve işyeri ihtiyacını hızlı ve sürekli bir biçimde arttırıyor -Politik kaygılar: Oy kaygısı nedeniyle siyasi partiler ve hükümetler, popülist yaklaşımlarla işgalleri ve gecekondulaşmayı özendiriyor. -Örgütsel yapıdaki dağınıklık ve eşgüdümsüzlük: Devlet mallarının korunmasına yönelik çok sayıda kurum ve kuruluş olmasına rağmen, aralarında eşgüdüm kurulamaması ve yazışmaların uzaması nedeniyle söz konusu mallar korunamıyor. -Doğa ve kent bilincinin yetersizliği: Gerek kamuoyunun gerekse medyanın özellikle konut ihtiyacının giderilmesinde, devletin taşınmaz mallarının yağmalanmasının hukuka aykırılığını gözardı etmesiyle, bu işgaller, sosyal bir sorunun pratik çözümü olarak değerlendiriliyor. -Rant oluşumuna elverişlilik: Özellikle büyük şehirlerde yeterli arsa üretimi yapılamadığından yasadışı oluşumlar tarafından rant amaçlı usulsüz parseller yapılarak, bunlar konut için yurttaşlara ve spekülatif amaçlı diğer kişi ve gruplara satılıyor. Arsa spekülasyonu, paranın taşınmaz mallara yatırılarak dondurulması nedeniyle, gelir dağıtımını dar gelirli kitleler aleyhine ekonomik açıdan bozucu etkiler meydana getiriyor. Bu tür spekülasyonlar, kentlerin düzenli gelişimini de önlüyor. -Kamuoyu denetimindeki yetersizlik: Devlet mallarına karşı, işgal, tecavüz ve benzeri yollarla yapılan el atmalar, basından, meslek örgütlerinden ve diğer kitlelerden yeterli tepkiyi görmediğinden söz konusu davranışlar süregeliyor. -Yasal düzenlemelerdeki yetersizlik: Kamu kurum ve kuruluşlarının çoğu sağlıklı bir envanter sistemine sahip olmadığından, kayıtlarda varlığı bilinen bazı taşınmaz mallarının yeri bilinmiyor. Bu da, kamu mallarının işgal ve benzer yollarla devletin kullanımı dışına çıkmasını kolaylaştırıyor. -Yasal güç odaklarının varlığı: Yürürlükteki mevzuata göre kurulmuş dernek, vakıf ve şirket gibi kuruluşlar, sahip oldukları sosyal ve ekonomik güçleri ile rant amaçlı olarak devlete ait taşınmaz mallara kolayca sahip olabiliyor.''

Günün Önemli Haberleri