Devletin fotoğraf baskısı tutmadı
Abone olVeda programının TRT ve AA tarafından takip edildiğini ve susturulduğunu belirten Mutlu, Milliyete övgüler yağdırdı
Vatan Gazetesi Yazarı Mustafa Mutlu'nun "Bir fotoğrafın
düşündürdükleri" başlıklı yazısı... Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi,
kızları, gelinleri tesettürlü... Dünyanın en ünlü modaevlerinden
giyiniyorlar, ayakkabıları, çantaları için binlerce dolar
harcıyorlar. Ama saçlarının ucunu göstermemeye de dikkat ediyorlar.
Kişisel tercihleridir. Bu nedenle saygımız sonsuz. Yine de
talihsizlik" bu ailenin kadınlarının peşini bırakmıyor... İlk
"öpücük" vakası geçen yıl 10 Ağustos'ta evlenen Bilal Erdoğan'ın
düğününde meydana geldi. Damadın nikâh şahitliğini yapan İtalya
Başbakanı Berlusconi, Erdoğan ailesinin tesettürlü gelini Rcyyan
Hanım'ı ellerinden öptü. Bu kez de aynı sıkıntıyı
muhafazakârlığıyla bilinen Emine Erdoğan yaşadı... Yunanistan
Başbakanı Kostas Karamanlis, Erdoğanlar'ı Atina'dan yolcu ederken,
Emine Hanım'ı yanaklarından öptü. Veda törenini Türk basınından
sadece TRT ve Anadolu Ajansı muhabirlerinin izlemesine izin
verilmişti. İddialara göre bu sürpriz görüntüler, Türk heyetini
rahatsız etti. Başbakanlık görevlileri hemen devreye girerek, bu
iki kurumdan o sahneyi yayınlamamalarını rica etti... "Devlet
memurlukları gazeteciliklerinin önünde gelen" bu iki kurum da,
doğal olarak (!) ricayı kıramadı: TRT, Emine Hanım'la Karamanlis'i
aynı karede ekrana getirmemeye özen gösterirken, AA da sadece el
sıkışma anını yansıtan fotoğrafı servise koydu. Ama Yunan basınını
kimse durduramadı. O "rahatsızlık uyandıran" sahne, Yunan
televizyonlarında ve gazetelerinde bol bol yayınlandı... Bizim
büyük gazetelerimizin çoğu ise "el sıkışma" fotoğrafını vermekle
yetindiler. Çünkü "asıl fotoğrafa ulaşamadılar. Milliyet dışında...
Bu gazete, Yunan MEGA televizyonundan aldığı fotoğrafla, bir adım
öne geçti... Zaman, Yeni Şafak, Vakit gibi İslami kesime yakın
gazeteler ile devlet tarafından yönetilen Star Gazetesi ise;
bırakın fotoğraf kullanmayı, tüm bu olup bitenleri görmezden
geldi... Dünyanın neresinde olursa olsun bu fotoğraf, tek satır
yazı bile gerektirmeyen bir haberdir. Çünkü büyük bir "protokol
gafı"dır. Bu nedenle yukarıda adlarını saydığım gazetelerin, sırf
"iktidarla olan ilişkileri yara almasın" diye, böylesine bir haberi
atlamayı tercih etmeleri, mesleğim adına utanç verici...
Basın-yayın organları "haber vermek"ten başka kaygı taşımamalı, bu
kaygının önüne geçebilecek ilişkilere girmemelidir... Korkunun
nedeni Önceki gün yayınlanan "Devlete Güvenmenin Bedeli Kaybetmek
mi?" başlıklı yazımla ilgili yüzlerce e-mail alıyorum. Birinde öyle
bir soru soruluyor ki, mektuba farklılık katıyor. İşte o mektup:
"43 senede biriktirdiğim dolarları bozdurup, İmar Bankası'ndan
Hazine Bonosu aldım. Sonuçta da her şeyimi kaybettim. Her sabah
bütün gazeteleri, Acaba bonozedeler hakkında bir şey çıkmış mı?'
diye baştan sona okuyorum, ama VATAN'ın dışında kimse tek satır
bile yazmaya cesaret edemiyor. Sahi Sayın Mutlu, diğer gazetelerin
bu korkusunun nedeni nedir?" Soruya, yukarıdaki yazının final
cümlesiyle yanıt vereyim: "Basın-yayın organları, haber vermekten
başka kaygı taşımamalı, bu kaygının önüne geçebilecek ilişkilere
girmemelidir..."