Kapsamlı olarak “Teröre Hayır” yürüyüşünün ilki, 14 sivil
toplum kuruluşunun katılımıyla Ankara’da gerçekleşti. Toplumun her
kesiminden destek bulan bu yürüyüş, teröre karşı birlik ve
beraberlik mesajı vermesi bakımından önemliydi.
Ancak, tam olarak amacına ulaştığı konusunda
kesin bir şey söylemek zor!
Çünkü bu tür yürüyüşlerde amaç, sadece kamuoyu
oluşturmak, ya da birlik, beraberlik mesajı vermek değildir. Asıl
amaç, devletin yönetim kadrolarını sorunun çözümü için harekete
geçirebilmektir.
Zaten yürüyüşlerin, protestoların hatta bütün
demokratik yollar denenmesine rağmen karşılanmayan talepler
nedeniyle ortaya çıkan daha sert protestoların amacı da bu değil
midir?
Dolayısıyla, Ankara’daki yürüyüş, amacına
kısmen ulaşmıştır.
Toplumsal birlik ve beraberlik mesajı vermiş
olsa da devlet yönetiminde bulunan siyasetçileri çözüme
zorlayabilecek etki yaratamamıştır ve ya yöneticiler bu mesajı
görmemezlikten gelmiştir.
Bunu nereden anlıyoruz?
Ankara’daki yürüyüşün bir benzeri 20 Eylül
Pazar günü İstanbul Yenikapı’da gerçekleştirilecekmiş. Üstelik,
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın katılımıyla.
Bunu basından duyduğumda şaşkınlığımdan ne
diyeceğimi bilemedim.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da katılacağı bu
büyük protestonun amacı ne olacak diye sorası geliyor
insanın.
Sadece birlik, beraberlik mesajı ise bu zaten
Ankara’da verilmedi mi?
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, İstanbul Yenikapı’da neyi protesto
edecek?
Devleti mi?
Biri Cumhurbaşkanı, diğeri Başbakan olan bu iki isim hakikaten
terörü protesto etmek ve birlik, beraberlik mesajı mı verecek?
Eğer öyleyse, durumumuz çok daha vahim
demektir!
…ve eğer öyleyse, muhalif gazetecilerin ve
hatta mecliste grubu bulunan muhalefetin yerden göğe kadar haklı
olduğu tescillenmiş olmayacak mı?
Özetle ne diyordu muhalif çevreler?
Başta Erdoğan olmak üzere AKP, kaybettiği iktidarını yeniden
kazanabilmek için ülkeyi kana buladı.
Ya da;
Erdoğan, başkanlık uğruna ülkeyi ateşin içine attı…
Hatta;
AKP, şehitler üzerinden oy devşirmeye çalışıyor…
Demiyorlar mıydı?
Aksini söylemek ve ya savunmak mantık
çerçevesinde mümkün olabilir mi?
Ancak hamaset yoluyla “Hayır, AKP bu tür yöntemlere
başvurmuyor” denebilir ki bunun da inandırıcılığı
olmaz.
Hatırlayalım;
Erdoğan’ın, 07 Haziran 2015 M.Vekili seçimi
öncesinde “400 vekil verin bu iş huzur
içinde çözülsün” demişti. Seçimden hemen
sonra, 08 Haziran 2015 tarihinde, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan
Kuzu’nun Twitter’da attığı mesaj ise şöyleydi;
“Evet seçim bitti
Millet kararını verdi.Ya istikrar ya kaos dedim;Millet kaosu seçti
hayırlı olsun.”
Seçim öncesi Erdoğan’ın söylemi ile seçimden
hemen sonra Burhan Kuzu’nun twitter üzerinden attığı mesajı artarda
okuyalım;
Recep Tayyip Erdoğan :
“400 vekil verin bu iş huzur içinde
çözülsün”
Burhan Kuzu : “Evet seçim bitti Millet
kararını verdi. Ya istikrar ya kaos dedim;Millet kaosu seçti
hayırlı olsun.”
Sonuç;
20 Eylül 2015 Pazar günü, İstanbul / Yenikapı’da yapılacak
“Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses”
toplaşmasında planlı olarak hortlatılan terör bahanesiyle
tertiplenmiş seçim mitingi değilse nedir?
Şayet tertip değilse halka ne diye
seslenecekler?
“Suç sizin, eğer 400 milletvekili vermiş olsaydınız 123
güvenlik görevlisini (asker, polis, korucu) toprağa
vermeyecektik” mi diyecekler?
Ama “Hayır, 20
Eylül’de miting yapmayacağız, terörü protesto edeceğiz.”
diyecek olurlarsa da şunu bilmeliler;
Devlet, terörü protesto etmez, ÖNLER…