Devlet, onları 'şehit' kabul etmiyor
Abone olTSK, iki erin ailesine 'şehadetname' gönderdi. Ama devlet, onların şehitliğini kabul etmiyor.. Neden mi?
Çünkü devlet anlayışına göre iki er de nöbette veya çatışarak
şehit olmadı. Her iki er de bir kaza sonucu öldü. Genelkurmay'ın
'şehadetname gönderdiği aileler ise olayın şokunda.. Binlerce şehit
ailesini kahreden bu akıl almaz olayın ayrıntılarını, Halka ve
Olaylara Tercüman'ın Haber Koordinatörü Metin Işık yazdı.. Gönül ve
Unakıtan'a muhalefet şerhimdir Güneş de beni terk etmek üzere, Son
yakamozlar denizin üzerinde, Beni görünce hüzünlenmiş gibi deniz,
Dalgalar suskun, martılar sessiz. Seni sordular ayrılığımızdan
habersiz, 'Ayrıldık' dedim dalgalar duruldu. 'Ayrıldık' dedim
martılar suskunlaştı, O sahilde hayat durdu artık. Bu satırların
sahibi önceki gün Şemdinli'ye göreve giderken bir askeri aracın
devrilmesiyle şehit olan Murat Çakır'a ait. Hakkari Dağ ve Komando
Tugay Komutanlığı erlerinin geçirdiği kazada Murat Çakır'ın yanı
sıra adaşı Murat Fakir de şehit oldu. Astsubay Mehmet Şengül ile
Hakan Dural, Hasan Usta, Ümit Kantar ve Ali Kemal Karnar ise
yaralandı. Muradını alamayan Murat'lardan, Murat Çakır'ın cebinden
çıkan duygulu bu şiir ailesi, arkadaşları ve yakınları tarafından
gözyaşları ile okundu. Yetkililer nutuklar attı. Ya sonra?
İsterseniz sizi başka bir olayda, biraz daha geri götüreyim. Tarih
18 Şubat 2003. Yer Van'ın Çatak ilçesi Çamlık mevkii. 1. Hudut
Taburu, 3. Hudut Bölüğü'ne bağlı Mercedes Unimog model bir askeri
araç görev dönüşü esnasında yoğun kar ve yolun buzlu olması sonucu
uçuruma yuvarlandı. Er Murat Avuç ve Şenol Esen şehit oldu. Şenol
Esen'in 11 aylık kızı Sıla babasının yüzünü bile görmeden yetim
kaldı. Bu bilgileri Er Şenol Esen ile Murat Avuç'un ailelerine
gönderilen şehadetname başlıklı resmi yazıdan aldım. Altındaki imza
da 6. Hudut Alay Komutanı Piyade Kurmay Albay Gazanfer Özüak isimli
subayımıza ait. Sonuç olarak, şehadetname başlıklı resmi yazıda
şehitler için yer alan, 'görev dönüşü' ibaresine rağmen, Milli
Savunma Bakanlığı bünyesindeki 12 kişilik komisyon, 'şehadet hudut
görevinden kaynaklanmamıştır' gerekçesiyle nakti tazminata gerek
görmedi. General'in yazısına rağmen hem de, Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'ndan 2003'ün mart ayında bir generalimizin imzasıyla ve
resmi bir yazıyla hiçbir talebi olmayan ailelere 'nakdi tazminat
için başvuru yapılması' yazısına rağmen. Evet, yanlış okumadınız.
İstanbul Avcılar'dan ve Merzifon'dan kalkıp Van'ın Çatak sınır
boyuna gelen Murat Avuç ile Şenol Esen bir sabah kalkıp asker
elbiselerini giydi, silahlarını kuşandı ve komutanlarının emriyle
sağlık kontrolüne gidecek arkadaşlarının güvenliğini sağlamak için,
yine TSK'ya ait bir askeri araçla yola çıktı. Şahıslarından
kaynaklanmayan bir kazada şehit oldular. Yazık ki ne yazık ! MİLLİ
Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile görüştük. İlgileneceğini söyledi ve
kanundan doğan bir boşluk imasında bulundu. Biraz daha irdeledik,
ortaya ilginç bir durum çıktı. Başbakan Erdoğan'ın, 'ağabeyi'
Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan'ın bir genelgesinden söz edildi.
İddiaya göre, askerlerimizin devlete Allah emaneti olduğunu gözardı
eden Kemal Unakıtan Beyefendi, Milli Savunma Bakanlığı'ndan ve
şehit tazminatlarının yüklü gelmesinden şikayetçi olmuş ve
kısılmasını istemiş. Kanunun eksik yönlerini düzeltme yerine,
yazıldığı gibi aynen ve sıfır tavizle uygulanmasını istemiş. Bize
gelen bilgi bu yönde. Sayın Unakıtan'a karşı bir önyargımız ve
kasdımız yok. Bilgilendirme ihtiyacı hissederse, sütunlarımız
kendisine açık. Eve Dönüş Yasası ile, evleri şenlendirmek
isteyenlerin, babasız kalan Sıla'ları, parasız pulsuz, devletine
güvensiz Murat'ları da yattığı yerde rahatsız etmeye hakkı yok.