Devlet keleş keleş borç ödüyor

Abone ol

İşte bu amaçla İçişleri Bakanlığı koruculara ait kalaşnikof marka silahlara ‘bulundurma ruhsatı’ veriyor.

Pasifize etmenin yolu ise korucuların ellerindeki silahlara mantıklı bir çözüm getirmekten geçiyor. Şimdi devletin nasıl olup da kalaşnikoflara ruhsat verebildiği tartışılıyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun geçit vermez coğrafi şartlarını iyi bilen kişileri PKK’ya karşı mücadelede kullanmak üzere oluşturulan koruculuk sistemi, terörün bölgedeki nüfuzunun azalmasının ardından tartışılmaya başlandı. Şemdin Sakık ve Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra alaylı sistemin bertaraf edilmesi gündemde. Korucuların asayişi bozucu olaylara karıştığı, özellikle son Hizbullah operasyonunda ele geçirilen bazı silahların koruculara ait olması ile tescil edildi. Her kafadan farklı bir ses çıktı, her parti farklı bir öneri geliştirdi. Bu amaçla 20’ye yakın proje Meclis’e sunulmaya çalışıldı. Takdim edilen bütün öneriler ortak bir paydada buluşuyordu; koruculuk sisteminin kaldırılması. ANASOL—D hükümetinin geliştirdiği çözüm önerisi ise biraz farklıydı. Öneriye göre 55 yaş üzerindeki korucular emekli edilecek, 17—22 yaş arasındakilerden uygun olanlar güvenlik personeli olacaklardı. Geriye kalanlara ise devlet kredisiyle iş yeri açma imkanı sağlanacaktı. Dönemin bakanlarından Salih Yıldırım bu planı ‘reform’ olarak değerlendirecek kadar anlamlı buluyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, ne ‘reform’ gerçekleşti ne de istenilen hedeflere ulaşıldı. Sonuçta koruculuk konusu OHAL’in tamamen kaldırılmasına kadar askıya alındı. Zorunlu olarak alınan bu karar olağan hal durumunun sona ermesine rağmen askıdan hiç indiril(e)medi. Daha doğrusu yetkililer ‘vefa ile tehlike’ kavramları arasında bocalayıp durdu. Devlet bir yandan zor günlerinde faydalandığı bu insanları bir anda silmek istemiyor, diğer yandan da son zamanlarda hedef ayırmaksızın ellerindeki silahları patlatan koruculara bir çözüm bulmaya çalışıyordu. Bu kararsızlık 5 ay öncesine kadar aynen devam etti. Şu anda koruculuk meselesine kesin bir çözümün getirilmesi çok zor gözüküyor. Ancak AKP hükümeti hiç olmazsa korucuları kısmen pasifize etme çabası içine girmiş durumda. Pasifize etmenin yolu ise korucuların ellerindeki silahlara mantıklı bir çözüm getirmekten geçiyor. İşte bu amaçla İçişleri Bakanlığı koruculara ait silahlara ‘bulundurma ruhsatı’ veriyor. Olağanüstü Hal döneminin doğal bir sonucu olarak silah taşıma izni bulunan korucular, 3 ay içerisinde yetkili kurumlara başvurmaları halinde silahlarına ‘bulundurma ruhsatı’ alabilecek. Yani halihazırda 58 bin 500 köy korucusu mermileriyle birlikte ellerindeki silahların bir nevi sahibi olacak. Devlet bu kararı alırken de “ Teröre karşı devletin yanında yer alan vatandaşların mağdur olmamasının amaçlandığı...” tezini geliştiriyor. Öyle ki, ruhsat almaları sakıncalı olanlar dahi bu yeni fırsattan faydalanabilecek. Hatta bunun için yürülükte olan “Silah ruhsatı verilmeye engel teşkil ediyor” şeklindeki yasa İçişleri Komisyonu’nda görüşülerek yeni bir düzenlemeye gidildi. Peki köy korucularının kullandığı, onlarla özdeşleşen kalaşnikof marka silahlara nasıl ruhsat verilecek? Aslında böyle bir silaha yasalara göre ruhsat verilmesi mümkün değil. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a göre uzun namlulu yarı ve/veya tam otomatik silahların hiçbir şekilde satışı, devri ve hibe edilmesi mümkün değil. Ancak hükümetin kalaşnikoflara ruhsat vermesi özel bir uygulama çerçevesinde ele alınıyor. Silahlar kime patlayacak? Devlet her ne kadar silahı mermi adedi ile kayıt altına alıp kontrolü sağlama çabası içinde olsa da bu konuda iyimser olmak çok zor. Bölgedeki feodal yapı ve koruculuğun (silahlı olmanın) sağladığı avantajlar, zaman zaman amacının dışına çıkıyor. Son olarak Batman’da iki ayrı aşirete mensup köy korucuları arasında çıkan çatışmada 2 kişinin ölmesi ve 6 kişinin de yaralanması, tehlikenin hangi boyutlara tırmanabileceği hakkında ipucu veriyor. Adam kaçırmadan gaspa kadar birçok suça karışan korucuların sayısı az değil. Adalet Bakanlığı raporlarına göre son yıllarda 3 bin 500’den fazla korucu yasal takibata uğradı. Sistemin kurulduğu günden bu zamana kadar 23 bin korucunun değişik sebeplerden dolayı görevine son verildi. CHP Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in geçtiğimiz aylarda Meclis’e verdiği yazılı soru önergesi üzerine açıklama KORUCULARIN KAYITLARA GEÇEN SUÇ TÜRLERİ Terör olayları: Gasp ve soygun, öldürme, yaralama, zabıta kuvvetleriyle çatışma, zabıta kuvvetlerine toplu tecavüz, meskene ve araçlara silahlı tecavüz, adam kaçırma, patlayıcı madde kullanma, kasten ev ve ot yangını, teröre yardım ve yataklık. Kaçakçılık olayları: Uyuşturucu madde kaçakçılığı, silah ve mühimmat kaçakçılığı, gümrük ve tekel kaçakçılığı, canlı hayvan kaçakçılığı, tarihî eser kaçakçılığı. Asayişe müessir olaylar: Cebren ırza geçme, köy ve aşiretler arası silahlı çatışma, silahla kız ve kadın kaçırma. Zabıtanın takibini gerektiren diğer olaylar: İzinsiz silah bulundurma, dolandırıcılık, mesken masuniyetini ihlal, büyük ve küçükbaş hayvan hırsızlığı, oto hırsızlığı. Kaynak : AKSİYON Haber : Haşim SÖYLEMEZ

Günün Önemli Haberleri