Devlet Bahçeli'den rejim krizi açıklaması
Abone olMHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'na zehir zemberek sözlerle yüklendi.
İNTERNETHABER.COM - MHP Lideri
Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı
konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu'na zehir
zemberek sözlerle yüklendi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yapılan Bakan Kurulu
toplantısını eleştiren Bahçeli, "Erdoğan, AKP’lileri gruplar
halinde kabul edip, dün Bakanlar Kurulu’na başkanlık yaparak ipleri
millet önünde bütünüyle eline almıştır. Bu aslında
bir sistem ve rejim krizine davetiyedir" dedi.
DEVLET BAHÇELİ'NİN GRUP KONUŞMASININ İLGİLİ KISMI
ŞÖYLE:
DAVUTOĞLU FAZİLETLİ BİR DURUŞ
SERGİLEMİŞTİR
Başbakan Davutoğlu, geçen hafta, az önce de değindiğim gibi,
Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri
Birlikleri Merkez Birliği tarafından düzenlenen “Yeni Türkiye
Buluşması” programında bir konuşma yapmıştır.
Burada özellikle çocukluğunda başından geçen bir olayı hitap ettiği
salonla paylaşmıştır.
Davutoğlu, ortaokul 1. sınıftayken okuldan babasının dükkanına
giderken bir hana girmiş ve yerde 50 lira bulmuştur.
Her dürüst insanın yaptığı gibi, bu parayı merhum babasına götürüp
teslim etmiş, babası da 'Oğlum etraftaki dükkanlara sordun mu' diye
kendisini uyarmıştır.
Davutoğlu ‘hayır’ deyince babası, 'şimdi git, etraftaki dükkanlara
tek tek sor, bulamazsan geri getir' diyerek unutamadığı bir ders
vermiştir.
Ardından, bütün dükkânları tek tek gezmiş, para düşüren var mı diye
tüm esnafa sual yöneltmiş; ne yaptıysa, ne ettiyse paranın sahibini
bulamamıştır.
Tabii olarak esnaflarımız yalan söylemeyecek, hakkı olmayan bir
şeye tenezzül etmeyecektir ve de etmemiştir.
Davutoğlu bıyığı yeni terlediği zamanlarda faziletli bir davranış
sergilemiştir. Buna gerçekten de diyeceğimiz bir şey yoktur.
DAVUTOĞLU KOL KESEYİM DERKEN BAŞ
YARDI
Handa bulduğu 50 lira için kaygıya kapılan Davutoğlu, aynı
hassasiyeti acaba rüşvet kirine bulaşan, yolsuzluk karanlığına
gömülen dört eski bakan hakkında niçin gösterememiştir?
Yoksa büyüdükçe doğru ve namuslu olmanın çizgisinden çıkmış,
haksızlığın, hukuksuzluğun ve kanunsuzluğun pençesine mi
düşmüştür?
Davutoğlu kol keseyim derken baş yarmış, göz çıkarmıştır.
Rüşvet ve yolsuzluk faili eski bakanlar, 17-25 Erdoğan’ın
müdahalesi, havuz medyasının ahlaksız saldırısı ve saptırmasıyla
Meclis Soruşturma Komisyonu’ndan yakayı kurtarmışlardır.
Millet iradesine tecavüz niyetiyle korsan bildiriler yayımlanmış,
sarayın dayatması, sarayın çirkefliği, sarayın provokasyonu
TBMM’nin saygınlığını yaralamıştır.
Erdoğan’ın arkasına saklanan güruh demokrasiyi karalamış ve kara
çalmıştır.
Erdoğan’dan güç devşiren, Erdoğan’dan feyizlenen ve Erdoğan’a
dayanan vesayet mihrakları aziz milletimizin vekillerini oyuncağa
çevirmişlerdir.
İnanıyorum ki, onurundan ve haysiyetinden bir şey kaybetmemiş
AKP’li milletvekili arkadaşlarım bundan oldukça rahatsızdır.
HİÇ BU KADAR REZİLCE BİR OLAY
YAŞANMADI
Yine inanıyorum ki, Gazi Meclis’in 95 yıllık tarihi içerisinde, ara
dönemlerde dahil, hiç bu kadar rezilce bir olay yaşanmamıştır.
Demokrasiye kast etmek demek olan bu teşebbüsün net olarak kimler
tarafından organize edildiği, hazırlanan metnin kimler tarafından
kaleme alınıp neyin amaçlandığı bağımsız yargı tarafından mutlaka
açığa çıkarılmalıdır.
TBMM böylesi bir vesayet ağırlığı altında kalamayacaktır.
Türk milletinin egemenlik haklarını hazmedemeyen, Türkiye’nin
demokratik kazanımlarına hücum eden, ihanet ve melanetin
deliklerinde kurşun asker olarak beslenen bu insanımsı yaratıklara
hak ettikleri ders kesinlikle verilmelidir.
Millet iradesine sahip çıkmak, şerefle işi bitmiş olanlar dışında,
hepimizin şeref ve fazilet meselesidir.
Malumlarınız, mezkur Soruşturma Komisyonu’nun 9 AKP’li üyesi
vicdanen hiçbir rahatsızlık duymadan, aldıkları emirleri harfiyen
uygulamışlar ve parmaklarını soyguna olur vermek için utanmadan
kaldırmışlardır.
Şimdi sırayı Genel Kurul ayağı almıştır.
Bugün rüşvet ve yolsuzluk zanlıları hakkında karar
verilecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin nasıl oy kullanacağı bellidir.
Diğer muhalefet partilerinin de aşağı yukarı tutumu ortadadır.
Şayet, AKP’nin vicdanı kelepçeli olmayan vekilleri de devreye
girerse, bu dört eski bakan soluğu Yüce Divan’da alacaktır.
Bundan kuşkum yoktur.
Bu itibarla, AKP’nin sayın milletvekilleri tarih ve millet önünde
hayati bir sınav vereceklerdir.
Ya akaracı makaracı edepsizler aldıkları milyon dolarlarca rüşvetin
hesabını vermekten şimdilik kurtulacaklar ve adalet bir kez daha
katledilecek, ya da mahkemenin önüne çıkmaktan başka seçenekleri
kalmayacaktır.
ARTIK ORTA YOL KALMADI
İranlı kaçakçının 700 bin liralık saatle aklını aldığı, piyanoyu
bile rüşvet olarak almaktan gocunmayan; devletin tüm imkanlarını
kişisel çıkarları için kullanan eski bakan ya layığını bulacak, ya
da rüşvet ve yolsuzluğa tüm AKP grubu ortak olacaktır.
İranlı karanlık simanın önüne yatarak İçişlerini Bakanlığını rüşvet
ve hırsızlık şantiyesine çeviren, şanslı mahdumunun yatak
odalarından haram para nehri akan eski bakan ya adaletin huzurunda
hesap verecek, ya da AKP’liler topluca 17-25 Aralık depreminin
altında ezilecektir.
Artık orta yol kalmamıştır.
Bugün TBMM; hırsızlıkla hukuk arasında seçim yapacaktır.
Bugün TBMM; soygun şebekesiyle soyulan millet arasında tercih
yapacaktır.
Eğer ki, eski bakanlar kendilerine güveniyor, yaptıklarından emin
iseler, korkacakları ve çekinecekleri bir şey yoktur.
Eğer ki, İranlı’nın rüşvet ağına düşmeleri yalan, 17-25 darbe ise,
yine telaşlanacakları bir şey olmayacaktır.
Nasıl olsa her şey ellerindedir.
Yüce Divan aklanma, temizlenme, iddialardan ve suçlamalardan arınma
mercidir.
Davutoğlu, 50 liranın derdine düştüğü gibi, milyar dolarlarca
rüşvet ve yolsuzluk iddialarını ciddiye almalı, himayesi ve
hezeyanı altında kaldığı Erdoğan’a karşı dik durmalı, direnç
göstermelidir.
Davutoğlu eski bakanlarla ilgili bu kadar vahim ve örtülemez
suçlama varken, işin kolayına kaçıp 17-25 Aralığı darbeye
bağlamamalı, Yüce Divan’a güvenmediğini belirten Erdoğan
borazanlarına itibar etmemelidir.
NE KADAR
KATLANACAKSINIZ?
Sayın Başbakan bırakalım hukuk konuşsun, bırakalım yargı çalışsın,
bekleyelim tarafsız ve bağımsız hâkimler son sözü söylesin.
Nasıl olsa, her şeyi kılıfına uydurdunuz.
Nasıl olsa, Meclis Soruşturma Komisyonu rüşvet ve yolsuzluğu aklama
raporunu tanzim etmiş, iddialarla ilgili şüphe bile
duymamıştır.
Delileri karartmak, parmak izlerini silmek için canla başla gayret
ettiniz.
İranlı’nın ambargosu altından çıkmalısınız.
Her şeyi vuzuha kavuşturmalısınız.
AKP’li milletvekili arkadaşlarım, siyasi mücadelenizin bir
kaçakçının eliyle haram biberonuyla beslenen eski bakanlar
tarafından hiç edilmesine gönlünüz razı mıdır?
Allah’tan korkan, kuldan utanan TBMM’nin muhterem üyeleri, bakanlık
sorumluluğuna ihanet eden soygunculara ne kadar
katlanacaksınız?
Bugün dürüstlük kazanamazsa, Gazi Meclis kaybedecektir.
Adaletin yüzü ağarmazsa, herkesin, hepimizin vicdanı
sızlayacaktır.
Buna izin veremeyiz, buna tepkisiz kalamayız, kalmamalıyız.
Milli mücadelemizin ana karargâhı bu aziz Meclis, hırsıza,
uğursuza, rüşvetçiye, din, diyanet ve millet hasımlarına kol kanat
gererse bunun vebalini telafi etmek, emin olunuz ki, çok zor
olacaktır.
BU ASLINDA SİSTEM VE REJİM KRİZİNE
DAVET
Erdoğan, AKP’lileri gruplar halinde kabul edip, dün
Bakanlar Kurulu’na başkanlık yaparak ipleri millet önünde bütünüyle
eline almıştır.
Bu aslında bir sistem ve rejim krizine
davetiyedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elbette Anayasa’dan kaynaklanan hakları
vardır. Buna itirazımız yoktur.
Kaldı ki, geçmişte bunun örnekleri de vardır. Bu da yalın bir
gerçektir.
Ancak Erdoğan, Anayasa’nın amir hükmü gereğince, gerekli gördüğü
hangi hallerden dolayı Bakanlar Kurulu’na başkanlık yaptığını da
bize göre açıklamak mecburiyetindedir.
Gölgeden ve tabeladan ibaret bir Başbakan olan Davutoğlu’nun sesi
soluğu kesilmiş, dut yemiş bülbüle dönmüş ve Erdoğan’ın yanı
başında otururken yüzü asılmıştır.
Ne dediyse yutmuş, hangi taahhütte bulunduysa çark etmiştir.
Davutoğlu bu şartlar altında, 7 Haziran’a kadar eften püften de
olsa Başbakanlık görevini nasıl yürütecektir?
PKK İLE MUTABAKAT
İDDİASI
Erdoğan’ın başkanlık isteği, başkanlık hırsı, parlamenter sisteme,
yani mevcut devlet nizamına taban tabana zıttır.
PKK ve bölücü çevrelerle; “al özerkliği, ver başkanlığı”
mutabakatını sağladığı anlaşılan Erdoğan’ın bundan sonra, ısrarla
açıktan siyaset yapacağı ve hatta 7 Haziran öncesi siyasi kampanya
yürüteceği güçlü ihtimaldir.
Erdoğan, tek adam olmak için bastırmakta, son kozlarını
oynamaktadır.
Cumhuriyet’i reklam filmine benzeten, Osmanlı nedir diye sorsanız
iki cümle söylemeyecek şahıslar başkanlık falı açmaktadır.
‘AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk’ diyen milliyetsizlerin
gayesi başkanlığa hizmettir.
Öcalan’a özgürlük, PKK’ya genel af, özyönetim, demokratik
konfederalizm diyen fitne lobisi başkanlık vaadiyle Erdoğan’dan her
türlü tavizi koparmak için yıkım peronuna yanaşmışlardır.
Çözülme diyenler başkanlık sistemini alkışlamakta, Türk milleti
yeni bir devlet modeline ite kaka alıştırılmaktadır.
MİLLET UYANACAK
Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında istişare olmadığından
bahisle, başkanlık sisteminin alt yapısını kuran Erdoğan, İmralı
canisini garantiye almış, Kandil’deki adamlarından söz almış ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin başına çöreklenmiştir.
Cizre’de emniyet müdürünün peşine düşüp yakalayan, fakat bölücüleri
selamlayarak sözde kanton rezilliğine göz yumanlar başkanlıkla
Türkiye’nin fişini çekmek için sıraya girmişlerdir.
Bu oyun 7 Haziran’da bozulacaktır.
Türkiye 7 Haziran’da AKP’den, PKK’dan, bölücülerden ve Erdoğan’ın
senaryolarından kurtulacaktır.
AKP’nin hasımlarını Türkiye’nin hasmı gören ahlaksızlar 7
Haziran’da sokağa bile çıkamayacaktır.
Paris’te İsraille kol kola yürüyen, Oslo’yu kutsayan, Ankara’da
PKK’ya göz kırpan, İmralı’da caniye göz kulak olan, ihaneti
besleyip palazlandıran Davutoğlu sözde genel başkan olarak girdiği
ilk seçimde boyunun ölçüsünü alacaktır.
7 Haziran’da dirilen milli ruh kesin bir galibiyete ulaşacak, bir
millet uyanacak ve Türkiye’nin kalbi MHP’de atacaktır.
Kalkan dokuz zafer ve sefer tuğumuzla AKP’ye demokrasi meydanını
dar edeceğimizi, bu konuda aziz milletimize sonsuz güven
duyduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, grup
toplantısındaki konuşmasında 'Hüdavendigar' diyemedi. İşte o
anlar...