Devlet Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır gezisindeki sözlerine sert tepki: Derhal özür dile
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Diyarbakır gezisinde "Tarihimiz kirli yüzleşmemiz gerekir" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki göstererek, "milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli. Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacak." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli'nin hedefinde Diyarbakır gezisinde Demirtaş'ın babası Tahir Demirtaş ile bir süre sohbet eden Kılıçdaroğlu vardı.
Bahçeli, ayrıca Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununa ilişkin tartışılan açıklamalarına sert tepki gösterdi. Bahçeli'nin konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Türkiye'de 2 yıl içinde 96 bin insanımız hayatını kaybetti. Maalesef can kayıpları devam etmekte. Covid-19 mutasyonlarla, varyantlarla hayatın her alanını doğrudan tehdit etti. Salgın her yeri tasallutu altına aldı. İnsana düşen önce tedbir almak, sonra tevekkül etmektir. Covid-19 ile mücadelede tüm sağlık çalışanlarımız insan üstü gayretle mücadele etmiştir. Gece demediler, gündüz demediler fedakarlık anıtı haline geldiler.
Sağlık çalışanlarına yeni haklar
Başta doktorlarımız olmak üzere sağlık çalışanlarımızın
taleplerinin bilincindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı 5
müjdenin yerinde olduğunu kanaatindeyiz. MHP ve Cumhur
İttifakı sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimlerimiz ve sağlık
çalışanlarının destekçisidir.
"Hipokrat yeminini çiğneyen yüz
karalarıdır"
Covid-19 hastalığının şiddetlendiği dönemde vatandaşımızı korkuya
sevk eden, endişeye sevk eden küçük bir azınlığın kara
propagandalarını da unutmuş değiliz. TBB'nin bu kara propagandanın
sevk ve idaresinin yapıldığı yer olarak karşımızdadır. Bunlar
mesleğe başlarken ettikleri Hipokrat yeminini çiğneyen yüz
karalarıdır. Şimdi de diyorlar ki hekimlerimiz Türkiye'yi terk
ediyorlarmış. Kalbi vatan sevgisiyle çarpan hekimlerin gittiği yok.
TBB'ye bakarsak, Türkiye sağlıkta çoktan iflas bayrağını çekmiştir.
Gitmesi gereken varsa TBB yönetimine çöreklenmiş bir avuç Türkiye
karşıtıdır. Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın. Bunlar dışında
giden olursa keyifleri bilir.
"Kılıçdaroğlu özür dilemeli"
CHP Genel Başkanı iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında,
'Tarihimiz kirli yüzleşmemiz gerekir' diye konuşmuş. Tarihimize
kirli demek namertliktir, vatan ve millet sevgisinden
nasipsizliktir. Kast ettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihiyse
önce Çanakkale'ye bakmasını, sonra da zillet emellerini gözden
geçirerek aklını başına devşirmesini tavsiye ederim.
Kılıçdaroğlu kendisiyle, kendi tarihiyle yüzleşebilir bizce sakıncası yoktur. Ancak Türk tarihiyle yüzleşmek, söylemek istediği buysa bu tarih Kılıçdaroğlu'nun tarihi değildir, buna hiç hakkı yoktur. Yozgat'ta başka, Diyarbakır'da başka konuşan siyasetçiye güven duyulamaz.
Kılıçdaroğlu, ABD'nin Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış. Katliam varsa özür olmalıdır. Kızılderililer soykırıma uğramıştır. Kılıçdaroğlu mertse ağzında ıslanan baklayı çıkarsın da görelim.
Sayın Kılıçdaroğlu söyler misin Türk milleti kimden, neden özür dileyecek? Nedir senin meselen? Türkiye kimlere özür borçlu? Anlaşılan Kılıçdaroğlu, önüne konulan zillet faturasını taksit taksit ödemesi için tehdit edilmektedir. Kılıçdaroğlu, milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli. Aksi halde tarihimize kirli demesinin ağır sonuçlarına katlanmak durumunda kalacak ve mankurt olarak anılacaktır."
Rusya'ya ağır yaptırım çağrısı yapan siyasi partilere
tepki
Türkiye'yi yaptırımlara zorlayan çevreler samimi ve dürüst
değildir. Yaptırım şemsiyesi altında toplanan ülkelerin eşdeğer
mükellefiyet altına girmedikleri ortadadır. Bizden talep edilen ne
varsa orantısızdır.
Bazı siyasi partilerin Rusya'ya ağır yaptırım uygulanmasını istemeleri, S400'ü gündeme taşımaları başkalarının ajandalarına göre hareket ettiğinin göstergesidir. Taşeron siyasetçilerin Türkiye sevgileri sadece laftadır. Türkiye'nin konumu temkinli, tedbirli ve çok boyutlu bir siyaset takibini gerektirmektedir. Devlet yönetmek başkadır, her rüzgara yelken açmak başkadır. Türkiye'nin Rusya-Ukrayna politikası dengelidir. Hiç kimse ezbere konuşmasın. Hiç kimse gelişmelere yabancı ülke başkentlerinden bakmasın.
"BM kanın durması için hiçbir şey
yapamamıştır"
Rusya-Ukrayna savaşı uluslararası düzenin defolarını gözler önüne
sermiştir. 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam yara
almıştır. BM kanın durması, silahların susması hususunda hiçbir şey
yapamamıştır. BMGK dünyayı tıkamış, insanlığın önüne takoz
koymuştur.
Dünyanın her yerinde savaşa karşı düzenlenen protestolar yapılmış, yaptırım kararları birbirini kovalamıştır. Irak'ta 1 milyon Müslüman öldürülürken bunlar neredeydi? NATO Genel Sekreteri nerede geziyordu? 'Ölmek istemiyorum' Diyen Ukraynalı kız çocuğunu duydu da 2014 yılındaki Suriyeli çocuğun 'Sizi Allah'a şikayet edeceğim' sözünü kimse duymadı.
Rusya- Ukrayna savaşını Türkiye’nin İHA satmak için çıkardığını iddia eden sözde bir gazetecinin de bu kiniyle, bu husumetiyle, bu nefretiyle Türk vatandaşlığını bile hak etmediğini açık açık ifade etmek mecburiyetindeyim. Bu tipler ya hastadır, dolayısıyla tedavi altına alınmalıdır; ya da vatan hainidir, gereği derhal yapılmalıdır.
Kılıçdaroğlu'na: Ergenler gibi davranmaktan
vazgeç
Türkiye barışın masasını kurmuşken, Kemal
Kılıçdaroğlu’nun 9 Martçıların izinden yürüyerek, yine bir 9 Mart
günü Diyarbakır’a gitmesi, dünya Antalya’yı konuşuyorken 10
Mart’tan itibaren duyanları infiale sürükleyecek açıklamalarda
bulunması es geçilecek, görmezden gelinecek bir alçalma hali
değildir. Kılıçdaroğlu’na geçtiğimiz hafta üç soru sordum. Dedim
ki, dört parçalı Kürdistan’dan yana mısın, değil misin? Terörist
Demirtaş’ın ailesiyle görüştükten sonra, İmralı canisinin ailesiyle
de buluşacak mısın? Zillet ortaklarına, büyük Kürdistan’a taraftar
olup olmadıklarını sormayı aklından geçiriyor musun?
Bizim bir twitter mesajımızı alıntılayarak emojiyle cevap vermiş. Sayın Kılıçdaroğlu, emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç, emelin nedir, hedefin nedir, kafanın içindeki asıl gündem nedir onu söyle, ondan bahset. Yanına alıp konuşturduğun bölücüler devlete ve millete meydan okurken çıtını çıkarmadın, sessizliğe çakıldın, zımnen de onayladın. Sözde Kürt sorununu tanıdığını, zilletin diğer partilerinin de aynı görüşte olduğunu açıkladın.
Bir soru daha soruyorum, Diyarbakır’da PKK’lı teröristlerle görüştün mü? Eğer bu görüşme olduysa, teröristlere ümit verdin mi? Diyarbakır cezaevinde sözde işkence görenleri hatırladın da şehitlerimize bir Fatiha okumayı hiç düşündün mü? Sayın Kılıçdaroğlu, sorularım açıktır. Anlamadığın bir yer varsa elbette sorabilir, detaylı bilgi isteyebilirsin. Süren kısıtlıdır, ek süre talebin olursa bunu da değerlendirmeye hazır olduğumu, cevap vermeme hakkının saklı bulunduğunu özellikle bilmende yarar vardır. Fakat şunu da bil ki, sükût ikrardan gelir, sorularıma cevap vermediğin zaman hepsine evet dediğin kabul edilecektir. Emoji de seni kurtaramaz, kimlerin empozesi, kimlerin tekeli altında olduğunu artık gizleme şansın kalmamıştır.
"Kılıçdaroğlu Diyarbakır annelerinin yanına gitmeye
cesaret edemedi"
Kılıçdaroğlu Diyarbakır annelerinin yanına gitmeye cesaret edemedi.
Çünkü Diyarbakır anneleri Kılıçdaroğlu’nun ortağı HDP’nin il binası
önündeydi. Korku dağları sarmış, Kılıçdaroğlu analardan kaçmıştır.
Utan utan, bu anaların yavrularını HDP kaçırdı, PKK’ya taşıdı. Tek
kelime edebildin mi? En küçük tepki gösterebildin mi? Yapamazsın,
çünkü bugünkü CHP, HDP’nin kostüm giymiş halidir.
Bugünkü CHP, PKK’nın yedek kulübesidir. Ve bugünkü CHP, Aziz Atatürk’e ihanet etmiş, geçmişine sünger çekmiştir. Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeyi barıştıracağız, huzuru ve kardeşliği getireceğiz” demiş. Nerede söylemiş? Diyarbakır’da. Ne zaman söylemiş? Antalya Diplomasi Forumu’nun toplandığı, Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın bir araya geldiği günde. Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye barış yanlısı bir ülke olarak dünyada parmakla gösterilirken, senin Diyarbakır’daki sözlerine ne diyelim? Antalya’da kurulan barış masasını kundaklama, kurcalama, kuyusunu kazma görevini aldığın Türkiye düşmanı dostlarına söyle, başaramayacaklar, önümüzü kesemeyecekler, yalanlarınıza aldanacak hiç kimse de bulunamayacaktır. Ülkemizde zaten barış vardır.
"Türkiye’de var olan terör sorunudur"
Bunu herkes görürken, sadece Türkiye muhalifleri görmekten uzaktır.
Barıştıracağım demek, Türkiye’de savaş olduğunun itirafıdır. Bu kem
bir sözdür, hayasız bir uydurmadır. Sayın Kılıçdaroğlu, yine
çaktın, yine yan yattın, yine ters köşedesin. Kürt sorununu
çözecekmiş, şu işe bakar mısınız? Türkiye’de var olan terör
sorunudur, Allah’ın izniyle bu sorunun da kökü kazınacaktır.
Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında, terörist Demirtaş’ı, Soroscu
Osman Kavala’yı serbest bırakacaklarını ifade etmiş. Sorarım sana,
Öcalan canisini de serbest bırakacak mısın? FETÖ’cüleri de salacak
mısın? Teröristleri topluca cezaevinden çıkaracak mısın? Peki
bunları nasıl yapacaksın? Hakim değilsin, savcı değilsin, mahkeme
değilsin.
Bağımsız ve tarafsız Türk yargısının yerine geçip nasıl hüküm vermeyi planlıyorsun? Senin hukuk anlayışın bu mudur? Senin adalete bakışın böyle midir? Gerçi iktidara gelmeniz masal konusudur, ancak teröristleri serbest bırakma vaadi anayasa suçudur, hukuk tanımazlığın itirafnamesidir. Kılıçdaroğlu dengeyi kaybetmiş, kayışı koparmış, tanınmaz hale gelmiştir. HDP, CHP’ye kolon atmış, enjekte ettiği bölücülük narkozu etkisini çok ciddi şekilde göstermeye başlamıştır. Bu zillet ittifakının dümeni kırıktır, pusulası bozuktur, gemisi deliktir, seyir defteri yırtıktır, rotası karanlıktır.
Seçim kanunu
AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerli temsilcileri
tarafından hazırlanan ve uzun bir çalışmanın mahsulü olan;
Milletvekili Seçimi Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu, Seçimlerin
Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun ile bazı
kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifimiz dün TBMM’ne
sunulmuştur. Bu kanun teklifimizin kısa süre içinde görüşülerek
kabul edileceğine inanıyor, sizlerden Genel Kurul çalışmalarına
aktif olarak katılmanızı rica ediyorum. Bu düşüncelerle hepinizi
saygılarımla selamlıyor, başarılı bir hafta geçirmenizi temenni
ediyorum."