Devlet Bahçeli'den Erdoğan'a Mescid-i Aksa desteği
Abone olMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail'e karşı tavrını da doğru bulduğunu söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail'in Filistinli
Müslümanların Mescid-i Aksa'ya girişlerini kısıtlayan
uygulamalarını "İsrail'in
yöntemi terörden farksızdır"
diyerek eleştirdi.
Çıktığı Körfez turunda İsrail'in uygulamalarını gündeme getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da destek veren Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez gezisinde İsrail vandallığını gündeme getirmiştir. Bu konuda Türkiye doğru yoldadır. İsrail, musallat olduğu Harem-i Şerif'ten elini çekmelidir. Kutsallarımıza hürmet etmeli, Filistinli kardeşlerimizin hayat ve varlık haklarını öğütmekten vazgeçmelidir" diye konuştu.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
İsrail'in Müslümanlara yönelki yaklaşımı son günlerin en can yakan konusudur. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa 14 Temmuz 2017 tarihinde İsrail tarafından ablukaya alınmıştır. İbadete kapatılmıştır. Giriş çıkışlar engellenmiştir. İsrail bu tutumuyla büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır.
Doğu Kudüs işgalinden bu yana ilk kez ezan okunamamış, cuma
namazı kılınamamıştır. Dedektörler Filistinli kardeşlerimize
yaptığı zulümler insanlığı ayaklar altına alan bir uygulamadır.
Filistinli kardeşlerimize ateş açılmış, barbarca muameleler
sergilenmiştir. 3 Filistinli şehit edilmiştir.
Siyonizm bunu yaparken de yüce dinimizin kutsallarına hasar vermekten geri durmamıştır. İsrail'in gerçek yüzü ve karanlık niyeti gözler önüne serilmiştir. İsrail insan hakları suçu işlemiştir ve bu konuda sicili oldukça kalabalıktır. Din ve vicdan hürriyetini baskı altına, hatta askıya almıştır. İsrail'in yöntemi terörden farksızdır.
İsrail'in girişimleri gayri ahlakidir. Müslümanım diyenlerin sessiz kalamayacağı ilkelliklere bugün cevap verilmezse İslam toplumları birlik beraberlikten nasıl bahsedecektir. Çok sayıda İslam ülkesi Mescid-i Aksa dramına ne zaman çıkış yapacaktır. İslam dünyasının yardımlaşma duygusu hasarlıdır. İslam ülkelerinin 3 maymunu oynaması ayıptır.
Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa inancımızın üç büyük değeridir. Her biri eşsiz ve paha biçilmez manevi hazinedir. Bunların herhangi birisine karşı yapılacak saldırı, aslında tüm Müslümanları hedef almış sayılmalıdır ve de öyle sayılacaktır. Ne var ki İslam alemi sığ gündemlerin kumandasında, gündelik hedeflerin kuyruğundadır.
"ERDOĞAN GÜNDEME GETİRDİ, TÜRKİYE DOĞRU YOLDA"
Bu ilgisizlik İslam dünyasının perişanlığının göstergesidir. İsrail büyük mescidlerimizden birini ibadete kapatabilmektedir. Bu bölgeyi bütünüyle ateşe verebilir. Arap Birliği nerededir, İsrail'i kınamaktan neden acizdir? Bu dehşet ülkemizde infialle karşılanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan Körfez gezisinde İsrail vandallığını gündeme getirmiştir. Bu konuda Türkiye doğru yoldadır.
İsrail, musallat olduğu Harem-i Şerif'ten elini çekmelidir. Kutsallarımıza hürmet etmeli, Filistinli kardeşlerimizin hayat ve varlık haklarını öğütmekten vazgeçmelidir.
"FİLİSTİNLİLERİN DAVASI BİZİM DAVAMIZ"
Müslüman Türk milleti oynanan oyunların farkındadır. Kudüs'te dini ve etnik temizlik yapmak için her köhnemiş ve karanlık yolu deneyen siyonizm zihniyeti, muhakkak mahcup ve mağlup edilecektir. Filistinli kardeşlerimizin davaları bizim davamızdır. İsrail yanlıştadır. Utanç verici bir şekilde krize yatırım yapmaktadır. İsrail musallat olduğu Harem-i Şerif'ten elini çekmelidir.
ŞİDDET UYARISI
Türkiye'deki sinagoglara yapılacak en ufak saldırı, elimizi zayıflatmakla kalmayacak, din ve vicdan hürriyetine darbe olacaktır. Bunu da doğru göremeyiz. Bu yüzden son günlerde medyaya yansıyan bazı müessif hadiseleri endişe ile izlediğimi özellikle belirtmek isterim. Musevi vatandaşlarımızın dini tercih ve inanç haklarına gelebilecek zayiat, bilinsin ki Türkiye'ye yakışmayacak, Türk milleti ile bağdaşmayacak bir çirkinliktir ki buna da asla onay veremeyiz.
"BİR ÖĞRETMENİMİZ ŞEHİT OLSA..."
İç ve dış mihraklar son kozlarını oynamaktadır. Tehlike çok yakındır. 16 Haziran'da görev yerinden memleketine dönerken Tunceli'de alıkonulan ve sonra şehit edilen öğretmenimiz Necmettin Yılmaz'ın katilleriyle, Gölbaşı Özel Haraket Merkezimizi bombalayan teröristler ve onların yardakçılarıyla çetin bir mücadele sürmektedir. Bir öğretmen şehit düşse de bin tanesini arkadan gelmektedir. Hero tişörtü giyen namertler kazanamayacaktır. Konu vatan, millet, devlet olunca irademiz katı ve kesindir. Bu uğurda taviz yoktur. Zor oyunu her zaman bozmuştur. Soylu duruş soysuz duruşları tarih boyunca kepazeye çevirmiştir."
"İSMİN NE ÖNEMİ VAR?"
YPG, isim değiştiriyormuş, yeni adıyla 'Suriye Demokratik Güçleri' olacakmış. İsmin ne önemi var, kaldı ki bu değişiklik malumun ilanı da değildir? İsim değişikliği, cinayet ve ihanetleri nasıl örtecektir. Terör her yerde, terörist her isim altında terörist ve şerefsizdir. Ha YPG ha SDG ha FETÖ ha PKK, bunlar arasında en küçük eylem ve emel farklılığı yoktur.
ABD'nin silah desteği milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Terör devletiyle küresel vahşet çetesi altın vuruşu yapmak istemektedir. İngiliz Büyükelçisi'nin FETÖ'yü terör örgütü olarak görmediğini söylemesi sözün bittiği noktadır. Terör örgütlerine Batılı ülkeler omuz vermektedir. Her gün şehit haberleri gelmektedir. Barzani yanlıları Kürdistan referandumu için hazırlık yapmaktadırlar."
"AJANLARIN YENİ MASKESİ AKTİVİSTLİK"
İstanbul Büyükada'da gözaltına alınarak tutuklanan sözde aktivistler arasında Alman vatandaşının bulunması ilişkilerde bir gedik daha açtı. Ajanların yeni maskesi olan aktivistlik 15 Temmuz'dan beri gündemde. Toplanacak başka yer mi bulamamışlar. Şu an tutuklu olan aktivistler şu an neyin peşine düşmüşlerdir. Bunlar neye ve kime hizmetle görevlidirler. Yargıda suçlu bulunurlarsa söz söylemeye yüzleri olmayacaktır. Almanya neden bu kadar asabidir? Madem vatandaşlarının korunmasından rahatsız neden kendilerine sığınan FETÖ'cüleri iade etmemektedir. Almanya Dışişleri Bakanı Türkiye'ye çok sabır gösterdik diyerek boyunu aşan laflar etmiştir. Bu bakan sabır göstemese kaç yazacaktır. Alman şirketleriyle ilgili aslı astarı olmayan iddialar ülke ilişkilerine zarar verecektir.
Gönül ister ki Türkiye ile Almanya ilişkileri düzelsin. Umut ederiz ki süratle gerçekleşsin. Ancak Almanya'nın geri adım atmaya niyetli olmadığı gelişmelerle sabittir. Alman Ekonomi Bakanı'nın Gümrük Birliği anlaşmasını uzatmanın anlamı olmadığını söylemdi yeni bir krize neden olmuştur. Almanya unutmasın ki Türkiye köle değildir."