MHP lideri Devlet Bahçeli, Aytaç Durak'a kapıyı göstermekle iyi
mi etti, kötü mü etti? Ya da soruyu şöyle soralım; Devlet
Bey, partisinin Adana Belediye Başkanı'nın "rüşvet çarkı"nın içinde
olduğuna inanıyor mu, inanmıyor mu?
Dün akşam, MHP'li bir dostumla bu konuyu konuştuk.
Devlet Bey, bu konuda ser verip, sır
vermiyormuş!
Kendisini bağlayacak bir söz ya da eylemin içinde olmak
istemiyormuş çünkü.
İyi de madem kendisini bağlayacak bir söz söylemiyor,
neden Aytaç Durak'ın suçu sabit oluncaya kadar beklemedi?
Niçin, yargı kararını beklemeden, yol arkadaşına kapıyı
gösterdi?
Buna mecburdu MHP lideri!
Çünkü...
MHP'nin tüzüğü böyle diyor.
Bu tüzüğün mimarı ise Bahçeli'nin ta kendisidir.
O halde, yapılan şey şudur; Devlet Bey üstüne düşeni
yapmış, Aytaç Durak'ın aklanıncaya kadar MHP'den tüzük gereği uzak
kalmasını sağlamıştır. Aytaç Durak, mahkemede aklanırsa,
hiçbir şey olmamış gibi yuvasına geri dönecektir.
Peki...
MHP'nin tüzüğü, Bahçeli'ye böyle hareket etmesini
emretmeseydi, Aytaç Durak'a yine kapı gösterilir
miydi?
Ben sanmıyorum!
Bahçeli'nin dürüstlüğü, dik duruşu hakkında hiç kimse bir
gram bir şey söyleyemez. Bana göre Bahçeli yine süreci
yargıya bırakır, medyanın çok sesli korosuna kulaklarını tıkar, bir
çırpıda Aytaç Durak'ı harcamaz, harcatmazdı.
Kendisi sahip çıkmasa bile, kurmayları aracılığı ile Aytaç
Durak'ın yanında yer alırdı.
Taki, yargı son sözünü söyleyene kadar.
İki gündür, Devlet Bahçeli'nin Aytaç Durak konusundaki
tavrı, medyanın gündeminde. Başbakan Erdoğan'la Bahçeli'yi
kıyaslayan yorumlar yapılıyor. Buna gerek yok; çünkü az önce de
ifade ettiğim gibi Devlet Bey, partisinin tüzüğü gereği hareket
etmiştir.
Başbakan'la kıyaslanmasına gelince.
Şaban Dişli'yi medyaya ve CHP'ye yedirmeyen Erdoğan,
arkadaşının ipini bizzat kendisi çekmiştir. Aynı
tarifeyi Dengir Mir Fırat'a da uygulayan Erdoğan'ın
Bahçeli'den farkı, partisinin tüzüğünde, adı yolsuzluklara karışan
birinin kapının önüne konulmasıyla ilgili bir madde yok.
Ha, o madde AK Parti'nin tüzüğünde niye yok derseniz
ayrı.
CHP malum, Mustafa Sarıgül'e özel böyle bir maddeyi tüzüğüne
koymuştu.
AK Parti bu konuda herkesin önünde olması gerekirken, ne
yazık ki geriden geliyor. Her partinin tüzüğünde bulunması gereken
o madde, AK Parti'nin tüzüğünde niye yok, anlamak zor!