Devecioğlu'ndan Altaylı'ya yanıt
Abone olVatan Gazetesi Genel Yayın Müdürü Tayfun Devecioğlu, Sabah'ın çiçeği burnunda Genel yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ya kendi üslubuyla yanıt verdi!
Devecioğlu "Isınan siyasette doğru gazeteyi seçmenin önemi"
başlıklı yazısında meslektaşını topa tuttu!
YAZI : Tayfun DEVECİOĞLU
www.vatanim.com.tr
Öyle anlaşılıyor ki 2006'nın hakim gündemi siyaset olacak. Çünkü iç
siyasetin sıcak ajandasına giderek yaklaşıyoruz. Şu andaki duruma
göre Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kasım 2007'de ise
milletvekili seçimi var.
CHP, milletvekili seçiminin Mayıs 2007 seçimi öncesine alınması
için bastırıyor. Bayka'lın tezi şu: 7 yıl için göreve gelecek 11.
Cumhurbaşkanı, ömrünün dolmasına 6 ay kalan bir Meclis tarafından
se-çilmemeli. iktidar partisi ise "Halk bize 5 yıl için görev
verdi. Bu görevi sonuna kadar yerine getireceğiz" tezini öne
sürüyor. Erdoğan da ısrarla milletvekili seçimlerinin Anayasa'nın
öngördüğü zamanda yapılacağını savunuyor.
Aktif siyasetin dışındaki güç odaklan şimdilik sessiz. Siyaset
üzerindeki gücü azalan TSK'nın bu yılın ağustos ayındaki
Genelkurmay Başkanlığı devir tesliminden önce dolaylı ya da
doğrudan "fikir beyan etmesi" ihtimal dahilinde görünmüyor.
Ağustos'tan sonra ne olur bilemem ama görebildiğim kadanyla TSK'nın
"siyasi gündemden uzak durma süreci" devam edecek.
Statüko değişiyor
Sıcak siyasi ajandadaki en kritik karar ise Erdoğan'ın kararı:
Başbakan Çankaya'ya çıkacak mı, yoksa seçtiği bir ismi mi
Cumhurbaşkanı yapacak? Erdoğan "çıkarım" da demiyor, "çıkmam"
da...
AKP'nin ve Erdoğan'ın mevcut sayısal gücü tüm bu ajandayı istediği
gibi belirlemeye, Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanı'nı, gerekirse AKP
Genel Başkanı ve Baş-bakan'ı belirlemeye yetiyor.
İşte 2006'yı kritik kılan da bu mevcut güç üzerinde yapılacak
tartışmalar.
Bugün birinci sayfamızın tamamını ayırdığımız seçim anketinin
sonuçlan, 2002 kasımından bugüne kadar Türk siyasetinin içinde
bulunduğu statükonun değiştiğini gösteriyor.
Anket sonuçlarına göre, AKP oylarını büyük ölçüde korumayı başarmış
olsa da, seçim barajını aşan parti sayısı 4'e çıkıyor. Anketteki oy
oranlarına göre Meclis'teki sandalye dağılımı ne olacak? Bu
konudaki ayrıntılı çalışmamızı yarın yayınlayacağız. Ama Kasım
2002'deki oy oranını korusa bile AKP'nin Meclis'teki hakimiyetini
büyük oranda kaybedeceği kesin.
Şimdi şöyle düşünelim: Erdoğan veya seçtiği bir isim Mayıs 2007'de
Cumhurbaşkanı seçildi. Kasım 2007 seçimleri VATAN'in anketine yakın
şekilde sonuçlandı ve AKP 276'nın altında kaldı. Bu durumda, görev
süresinin bitimine 6.5 yıl olan, ama arkasındaki Meclis desteğini
daha görevinin 6'ncı ayında kaybeden bir Cumhurbaş-
kanı'yla baş başa kalacağız. Anayasal sakıncası bulunmayan ama
"halk iradesinin Meclis'te temsili ilkesi" açısından hararetle
tartışılacak bir durum ortaya çıkacak. Özal'ın Cumhurbaşkanı
seçilmesinden sonra ANAP'in Meclis çoğunluğunu kaybetmesiyle
başlayan sert tartışmaları hatırlayın.
Bu sıcak siyasi ajanda, 2006'da gazetelerin hakim gündeminin de
siyaset olacağını gösteriyor. 2003 başından bu yana gazetelerin
hakim gündemi ekonomi, AB ilişkileri, Irak ve ABD merkezli dış
politikaydı. Siyaset çoğu zaman bu konuların altında ezildi. Çoğu
zaman spor ve magazin gündeminin bile altında kaldı iç siyasetteki
gelişmeler.
Posta' nın yükselişi
İç siyasetin geri planda kalması gazete okurlarının tercihlerini de
etkiledi. Türk gazete okurunun zaten diplomasi haberlerine ilgisi
pek yoktur. Ekonomi haberleri de mak-ro sayılar ve piyasalardan
ibaret olunca magazine daha fazla ağırlık veren gazeteler pazar
payını artırdı. Siyaset, ekonomi ve diplomasiye fazla yer ayırmayan
Posta'nın son 3 yıllık yükselişinin nedeni de Türk insanının
apolitize olmasıdır bence. Posta'nın başanlı Genel Yayın Yönetmeni
Rıfat Ababay bir röportajında "Ben gazetemi yere yaydınp, üzerinde
fasulye ayıklatmam" demiş. "Ababay'in gazetesine saygı duymasına"
saygı duyanm da üzerinde fasulye de ayıklansa, kesekağıdı da
yapılsa yine Posta çok satardı bu dönemde. 12 Eylül'den sonra
"politika yasaklanınca" Tan diye bir gazetenin tirajı da milyona
vurmuştu. O dönemde Tan'in Genel Yayın Yönetmeni kimdi bilmiyorum
ama, gazetesinin üzerinde neyin ayıklanıp, neyin soyulduğunu
umursadığını sanmıyorum. Çünkü gazetede yeteri kadar "ayıklanmış,
soyulmuş" malzeme vardı.
Hangi gazete?
Bu yıl gündeme iç siyasetin oturacak olması, siyasi haber ve
yorumlan daha çok önemseyen gazetelerin geçen 3 yıla göre "daha çok
önemsenmesine" neden olacak. Olacak da, okur hangi gazetelere
güvenecek?
Sokaktaki insanın tarafsız, her partiye eşit uzaklıkta duran,
gündemi saptırmayan, olayları abartmayan ama hak ettiği önemi veren
gazeteleri izleyeceğini tahmin ediyorum.
Bir gazetenin böyle bir duruş sergilemesi, bu kadar titiz içerikle
çıkması için çok önemli özelliğe sahip olması gerekiyor: Hem mevcut
iktidardan, hem de gelecekteki iktidardan herhangi bir beklentisi
olmaması. Eğer bir gazetenin sahibinin iktidar değişikliğiyle
yeniden gözden geçirilecek bir kontratı, yenilenip yenilenmeyeceği
iktidara bağlı olan bir kredisi varsa, sahip olduğu gazeteden
yukarıda anlattığım yayın politikasını beklemek hem iyimserlik olur
hem de haksızlık!
Basit örnek, yaptığımız şu seçim anketi. Magazin ağırlıklı
gazeteler böyle bir anket yapsaydı boşa gider, önemsenmezdi.
Siyasete ağırlık veren gazeteler ise, sandıklan noter huzurunda
açıp oyları sayabilirler miydi bilmiyorum. Çünkü sonuçta birilerini
kızdırmak var malum.
Örneğin son 3 yıldır hızla ma-gazinleşen, Posta'nın çizgisine
yanaşan Sabah'tan da böyle bir anket beklemek haksızlık olurdu diye
düşünüyorum. Zaten rota-sındaki sapmanın da nedeni bu. Sabah
deyince...
Yeni Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı geçen haftaki yazımda yer
alan "holding gazeteleri" lafıma alınmış olmalı ki köşesindeki "Ne
zaman adam oluruz" kutusunda "Holding sadakasıyla maaş alanlar,
holdinglere çamur atmadıkları zaman" diye yazmış.
Cevap biraz kişisel olmuş. O zaman benim de "Ne zaman adam olurlar"
diye bir kutu açıp "Rakip gazetedeyken hakkında 'Eti ne, budu
ne'diye yazdıkları kişiden maaş almadıkları zaman" diye yazma
hakkım var.
Altaylı şu "sadaka" işi neymiş anlatırsa, belki bana yeni cevap
hakları doğar da, "et, but, kanat" ne varsa detaylarına gireriz.
Neşeli de olur.