Destici: Akaryakıt zammını mahkemeye götüreceğiz
Abone olBüyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye’nin dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandığını belirterek, “Elektrik ve ...
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici,
Türkiye’nin dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandığını
belirterek, “Elektrik ve doğalgaz zammını mahkemeye taşıdık,
önümüzdeki günlerde akaryakıt zammını da mahkemeye taşıyacağız.
Çünkü anayasaya göre, dolaylı zam yapıldığı ve bundan vergi
alındığı için suç işliyorlar” dedi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Ankara İl Teşkilatı’nın düzenlediği
iftar yemeğine, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin yanı sıra,
Genel Sekreter Üzeyir Tunç, Genel Başkan Yardımcıları, Hasan
Hüseyin Bozok, İlker Kayalıoğlu, Tevfik Eren, Ahmet Gürhan, Genel
Sekreter Yardımcısı Hikmet Karaca, Merkez Karar Yürütme Kurulu
Üyeleri (MKYK) Ali Keser, Gökan Pirinççi, Teşkilat Başkan
Yardımcısı Nihat Erdoğan, Ankara İl Başkanı Gökhan Tüzün, Alperen
Ocakları Genel Başkanı Serkan Tüzün, Alperen Ocakları Ankara İl
Başkanı Ferhan Bayındırlı, Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı
Hakkı Öznur, Kadın Kolları Başkanı Şule Demirkule ve binlerce
partili katıldı.
"AKARYAKIT ZAMMINI MAHKEMEYE TAŞIYACAĞIZ"
İftardan sonra konuşma yapan BBP Lideri Destici, akaryakıt
zamlarını mahkemeye taşıyacaklarını kaydederek, “Biz şu anda
dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyoruz. Çıkıp bunu utanmadan
savunuyorlar. Bunun savunacak hiçbir tarafı yok. Aslında anayasal
suç işliyorlar. Büyük Birlik Partisi olarak biz bunun öncülüğünü
yapıyoruz. Elektrik ve doğalgaz zammını mahkemeye taşıdık,
önümüzdeki günlerde akaryakıt zammını da mahkemeye taşıyacağız.
Çünkü anayasaya göre dolaylı zam yapıldığı ve bundan vergi alındığı
için suç işliyorlar” diye konuştu.
Destici, Hükümetlerin yıllardır bu suçu işlediklerini ve işlemeye
devam ettiklerini belirterek, “Verginin yüzde 80’ini asgari
ücretliden, emekliden, küçük esnaftan, çiftçiden alacaksın. Böyle
bir adalet olur mu? Böyle memleket elbette idare edilir. Gelir yok,
milletin sırtına vergiyi yükleyeceksin ve memleketi idare
edeceksin” dedi.
KREDİ KARTI KULLANIMI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kredi kartı kullanmayın, arabaya
binmeyin” açıklamalarına cevap veren Destici, “Başbakan her şeyin
kolayını bulmuş, borsaya para yatırma, kredi kartı kullanma,
arabaya binme, benzin alma, eve ekmek götürme, su içme. Böyle bir
şey olabilir mi? Bu sistemi siz kurdunuz. Siz iktidara geldiğinizde
11 milyon kredi kartı vardı, bugün bu rakam 54 milyona çıkmış. Siz
iktidara geldiğinizde bu milletin borcu 20 milyar liraydı, şimdi
180 milyara çıkmış. Siz iktidara geldiğinizde dış borcumuz 130
milyardı, bugün 330 milyara gelmiş. Ekonomik durumumuz hiç iç açıcı
değildir. Millet aldatılıyor ve kandırılıyor. Biz milletimizi
siyasi edep çerçevesinde aydınlatmaya devam edeceğiz” ifadesini
kullandı.
“KUKLA DEVLET KURACAKLAR”
PKK’nın yol haritasını kendisinin değil, batılı akıl hocalarının
belirlediğini aktaran Destici, şu ifadelere yer verdi:
“PKK’nın yolu dümdüzdür. Bu yol haritasını kendi entelektüelleriyle
belirlemedi. Bunların Avrupa’da, batıda akıl hocaları var. Bunlara
akıl veren, ellerine yol haritalarını tutuşturan stratejik
merkezleri vardır. Bunların gideceği yol şudur; önce Irak’ın
kuzeyinde fiili bir devlet kurdular. Şimdi Suriye’nin kuzeyinde
devletleşecekler. Daha sonra sıra Türkiye’nin kuzeyine gelecek.
Çünkü 2014 yerel seçimlerinden sonra zaten orası fiili olarak
özerkleşmiş olacak. İran’daki bir karışıklıkla İran’daki parça da
alınacak. Ve nihayetinde bu 4 parçanın birleşmesiyle Büyük
Kürdistan kurulacak. Bu, aslında Kürtlerin istediği ve çizdiği bir
yol haritası değil. Bu, batının ve ABD’nin çizdiği bir yol
haritasıdır. Çünkü Amerika, yalnız kalan İsrail’e bir partner
arıyor. Çünkü Batı, Amerika ve İsrail kendilerine şartsız ve
sorgusuz tabi olacak, itaat edecek bir ortak arıyor. İşte bu da
kurulacak bu kukla devlet olacak. Dış İşleri Bakanı açıklama
yapıyor; ‘Suriye’deki bütün gruplara eşit mesafedeyiz’ diyor. Ben
de şimdi buradan soruyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak,
PKK ile PYD ile ne kadar uzak ve yakınsanız Suriye’deki Türkmen
kardeşlerimize o kadar uzak ve yakın mısınız? Bize bu sorunun
cevabını verin. Böyle bir politika olmaz. Böyle bir siyaset
güdülmez. Türk milletini uyutuyorlar ve aldatıyorlar.”
“MÜSLÜMANLAR ZULÜM GÖRÜYOR”
BBP Genel Başkanı Destici, dünyanın her tarafında Müslümanlara ve
Türklere karşı yapılan zulmün devam ettiğini vurgulayarak,
“Müslüman Türk kardeşlerimiz öldürülerek, evlerinden barklarından
sürülerek, bulundukları topraklar sömürülmeye, işgal edilmeye devam
ediyor. Bunun en son örneğini, Çin’in Uygur Bölgesinde yaşıyoruz.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, maalesef yıllardan beri Çin zulmü
altında adeta inin inim inliyorlar. Katil Çin, zulmüne,
katliamlarına, asimilasyonlara, soykırımlarına devam ediyor”
dedi.
“1 YILDA PKK’NIN KÖKÜNÜ KAZIRIZ”
Bir yılda PKK’nın kökünü kazıyacaklarını ifade eden Destici şunları
söyledi:
“PKK da çözülür. Hem de öyle bir çözülür ki bir yıl içerisinde
çözeriz. PKK diye bu topraklarda bir varlığa izin vermeyiz. Bir yıl
içerisinde kökünü kazır, bu topraklarda bir tane vatan haini
bırakmayız. Bunu yapmaya bu büyük Türk milletinin gücü yeter. Yeter
ki bir irade, bir cesaret, bir kararlılık gösterilsin. Ekonomik
anlamda da bu millet hak ettiği refah düzeyine ulaşır. Bu milletin
kaynakları var. Yeter ki çarçur edilmesin. Bu millet eğitimin de
icadın da en iyisini yapar. Bu millet her şeyden önemlisi kendine
yön verecek, kendi önünden gidecek liderler bulduğunda milli
ahlakına da sahip olacaktır. Türkiye’nin ihtiyacı olan inanmış,
cesur, ehliyetli ve bilgili kadrolardır. Şehit Liderimiz Merhum
Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol arkadaşları bu işi başaracaklardır ve
PKK’nın kökünü kazıyacaklardır.”
“MÜZAKERE SÜRECİ, ÖDÜN VERME SÜRECİNE DÖNÜŞTÜ”
Mustafa Destici, sürecin başından bu yana süreci ’Apo ile MİT
müzakere süreci’ olarak nitelendirdiklerine işaret ederek, şöyle
devam etti:
“Bakın süreçte geldiğimiz nokta ortada. Şu anda müzakere süreci
olmaktan çıktı, bir ödün ve taviz verme sürecine dönüştü. Her türlü
hukuksuzluk, meydan okuma yapılıyor. Hainler için şehitlikler
kuruluyor; hainler ne zamandan beri şehit oldu da şehitlik
yapılıyor? Askerimizin, polisimizin, vatandaşlarımızın katilleri
için sözde şehitlikler kuruluyor, hükümetten ses yok.
Diyarbakır’da, Cizre’de, Güneydoğu Anadolu’nun çeşitli yerlerinde
özel güvenlik birimleri oluşturuluyor, hükümetten yine ses yok.
Çatışmalar yapılıyor, karakollara saldırılıyor, hükümetten ses yok.
Şunu bir kere herkesin görmesi gerekiyor; PKK’nın nihai hedefi
devletleşmektir. Bunu da 4 parçayı birleştirerek yapacaklar.
Irak’taki zaten fiili olarak devlet haline geldi, şimdi Suriye’de
özerklik ilan ediyorlar, sıra Türkiye’nin kuzeyinde. İran’daki bir
karışıklıkta orayı da alarak 4 parçalı bir ’büyük Kürdistan hayali’
var. Bundan hiçbir zaman vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler. Onun için
bunu görüp, başta hükümet edenlerin bunu iyi okuması lazım. Biz
hükümeti uyarıyoruz. Çözüm sürecinde gidilen yol yol değil. Bu
tuttuğunuz iş iş değil. Bu terörü bitirmez, tam tersine PKK’yı
güçlendirir. Güçlendirdiği ortada zaten. Şu anda PKK meşrulaştı.
PKK haberleri gazetelerin baş sayfalarını süslüyor. Devletin üst
yönetimine birileri atanmış gibi terör örgütünün propagandası
yapılıyor. Sonra siyasallaşacaklar, sonra da devletleşecekler.
Buradan söylüyorum. Millet canını, kanını verir ama vatanının bir
toprak parçasını, bir çakılını bile vermez.”
ANAYASANIN 68. MADDESİ
2014 yerel seçimlerini Türkiye açısından en azından bir
demokratikleşme seçimi olarak görmek istediklerini vurgulayan
Destici, “Siyasi partiler ve seçim kanunundaki bir takım
antidemokratik uygulamaların değiştirileceği ve bunun baskısının
uygulanacağı seçim olarak görüyoruz. Ben önümüzdeki genel seçimlere
kadar, Türkiye’deki genel seçimlerde uygulanan barajın da
düşeceğine inanıyorum. Çünkü kamuoyu o konuda baskı yapmaya
başladı. Baraj hiçbir zaman istikrarın garantisi veya ölçüsü
olamaz. 1995 seçimlerinde de baraj vardı. Ama ne oldu 7 parti
Meclis’e girdi, 3-4 partili koalisyon oldu. 1999 seçimlerinde de
baraj vardı, ama yine Türkiye 5 partili Meclis ve 3 partili bir
koalisyon hükümeti yaşadı. Dolayısıyla baraj bu anlamda istikrarın
garantisi değil” ifadesini kullandı.
2002 seçimlerinde milletin yüzde 46 oyunun 1 tane temsilci
gönderemediğini belirten Destici, “Yani 20 milyonun tek bir
temsilcisi olmadı bu baraj yüzünden. Şimdi düşünün ki, o seçimde
DSP ile CHP oyları paylaşmış olsaydı yüzde 9,9 gibi, sadece AK
Parti yüzde 34 ile 550 koltuğu ele geçirecekti. Bu demokrasi mi
şimdi? Bu istikrar mı? Böyle mi sağlanıyor istikrar? Önümüzdeki
seçimlerde diyelim ki bir parti yüzde 11 aldı, diğer partiler de
9,9’un altında sıralandı. Bu demokrasi mi olacak şimdi? Bütün
belediyeleri, milletvekillerini alsın o zaman bir parti. Eğer
demokrasiyi bu olarak görüyorlarsa, başka siyasi partilere, başka
fikirlere yaşam hakkı tanımamayı demokrasi olarak görüyorlarsa
alsınlar” dedi.
“Biz millet için siyaset yapıyoruz” diyen BBP Lideri Destici,
“Meclis içinde de yaparız, Meclis dışında da yaparız. Biz Meclis’te
olmayı neden istiyoruz? Millet adına istiyoruz. Millete kurulan
tuzakları millete anlatmak için istiyoruz. Bu zamana kadar AK Parti
1,5 trilyon, Cumhuriyet Halk Partisi 700 milyon ve Milliyetçi
Hareket Partisi 500 milyon TL hazineden seçim yardımı aldılar. Biz
ise hiç almadık. Bunların adaleti bu mu?” şeklinde konuştu.
“SİVİL DEMOKRATİK BİR ANAYASA”
Anayasa konusunun Türkiye’nin en önemli konulardan bir tanesi
olduğunu vurgulayan Destici, “30 yıldır ülkeyi sivil iktidarlar
yönetiyor. Her sivil iktidar da millete sivil demokratik anayasa
sözü vermiş. Maalesef bunlar da verdikleri sözü yerine getirememiş.
Bizler yine darbecilerin yapmış olduğu anayasalar ile yönetilmeye
devam ediyoruz. Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulalı 2 yıl oldu. Eğer
samimi olsalardı, gerçekten yeni ve demokratik bir anayasa
isteselerdi çoktan sonuç alınırdı. Aslında kendileri yeni ve sivil
bir anayasa istemiyor, çünkü yeni, sivil ve demokratik bir anayasa
demek, sivil bir siyasi partiler yasası yani sivil bir seçim yasası
demektir. Milletimiz şunu çok iyi bilsin ki iktidar, ana muhalefet,
mecliste bulunan muhalefet partileri yeni bir anayasa istemiyorlar.
Kılık, kıyafet yönetmeliğinde anlaşamayanlar, bir araya
gelemeyenler, Türkiye’yi sivil demokratik bir anayasaya
kavuşturamazlar. Eğer sivil, demokratik bir anayasaya geçmek
istiyorsak, Meclisimizi demokratikleştirmemiz lazım. Oraya giren
milletvekillerinin demokratik bir şekilde girmesi lazım. Tercihli
bir sistem ile girmeleri lazım” diye konuştu.
“‘BORSADA BENİM PARAM YOK’ DİYEREK DURUM DÜZELTİLEMEZ”
Türkiye için en büyük ekonomik risklerden birinin de borsa olduğunu
söyleyen Destici, borsanın kontrolünün 7 bin yabancının elinde
olduğunu kaydederek, “İstedikleri anda borsayı çökertebilirler. Bu
olay, Türkiye ekonomisi için büyük bir risk. 20 günde borsadan
çıkan para 110 milyar dolar. Bu neredeyse Türkiye’nin bir yıllık
ihracatına yakın bir rakam. ‘Borsada benim param yok’ ya da
‘Yatırımlarınızı devlet bankasına yatırın’ sözleriyle bu durum
düzeltilemez ve açıklanamaz” dedi.
Bütçeyi özelleştirme ile ayakta tutan, devlet bankalarını
özelleştirmeyi planlayan hükümetin, yatırımları devlet bankalarına
yöneltmesinin büyük bir çelişki olduğunu savunan Destici, “Maalesef
çiftçilerimiz ürettikleri ürünlerin pek çoğunu on yıl önceki
fiyatlara bile satamamaktadır. Bundan on yıl önce buğdayın fiyatı
50 kuruşken, bugün de aynı fiyatta. Mazot 1 TL’den 4,5 TL’ye
çıkmıştır. Gübre fiyatı bire beş katlamıştır. İşçilik maliyetleri
bire dört katlamıştır. Pamuk, zeytin, ayçiçeği, şeker pancarı,
tütün, üzüm, incir ve tahıl ürünlerinden arpa buğday ve diğer
ürünlere baktığımız zaman hep üreticinin mağdur olduğunu görüyoruz.
Üretim rekoltemiz de gün geçtikçe düşmektedir. Daha önceleri
dışarıya tarım ürünlerini ihracat eden bir ülkeyken şimdi tarımsal
ürünleri, hayvansal ürünleri ve eti ithal eder hale geldik.
Türkiye’nin gerçek gündem maddeleri bunlardır. On milyon emekliden
sekiz milyonu bin TL’nin altında maaş alıyorlar. Bu rakam, açlık
sınırının da altında. Bu insanlar ne yapacaklar? Bu emeklilerimiz
ikinci iş yapmak zorunda kalıyorlar. Türkiye’de emekli olan
vatandaşlarımız emekli maaşı ile geçinemedikleri için emekli
olduktan sonra tekrar çalışıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.