Derya Sazak'tan dost ateşi
Abone olMilliyet Gazetesi'nin sosyaldemokrat yazarlarından Derya Sazak'tan CHP yönetimine dost ikazı. Derya Sazak, hiç kimsenin aklına gelmeyen bir tehlikeyi haber veriyor.
Milliyet Gazetesi'nin sosyaldemokrat tandaslı yazarı Derya
Sazak'tan CHP'ye uyarı. CHP yönetimini oldukça sert eleştiren
Milliyet yazarı, pek akla gelmeyen; ancak olası bir hukuki duruma
dikkat çekiyor. İşte Sazak'ın yazısı. Kayyuma gitmesin CHP
Politbürosu'nun hukuk tanımazlığı yüzünden son kurultaydan yara
alarak çıkan sosyal demokratlara bir darbe de Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı'ndan geldi. Başsavcı Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP
yönetimine 'ihtar' niteliğinde bir yazı göndererek, 'delegelerin
348 imzayla toplanmasını istediği olağanüstü kurultay tarihinin 5
Ağustos'a kadar bildirilmesini' talep etmiş. CHP, 12 Eylül 1980'de
askeri rejim tarafından kapatıldığı dönem hariç hiç bu kadar kötü
duruma düşürülmemişti. 12 Eylül'de siyasi faaliyetler
durdurulduktan sonra partilerin yönetimine birer 'kayyum'
atanmıştı. Tüzük kurultayını toplamak yerine Başsavcı'yı 'siyaset
yapmakla' suçlayan CHP Politbürosu, bu gidişle 'kayyum eliyle'
genel kurul yapmak zorunda kalacak. Acı olan şudur: 12 Eylül'de
demokrasi askerler tarafından ortadan kaldırılmıştı, CHP yönetimi
şimdi 'parti içi demokrasi'yi ortadan kaldırmakla suçlanıyor ve
delegelerin özgür iradelerini korumak adına Başsavcı devreye
giriyor. Bir sol parti bundan daha fazla nasıl küçük
düşürülebilir?! CHP lideri Baykal, parti içi muhalefeti suçladığı
gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nı da kendisine karşı kurulan
'komplo'ya dahil edebilir mi? Baykal ve Önder Sav, kendi kazdıkları
kuyuya düştüler. 28 Mart seçimlerinin ardından delegelerin istediği
'tüzük kurultayı' doğal akışı içinde toplanmış olsaydı, bugünkü
noktaya gelinmezdi. CHP yönetimi, parti içi muhalefetin 'seçimli
kurultay' yolunu kesebilmek için 'Baykal'a güvenoyu' taktiğine
başvurdu. Toplantıyı ise 'jandarma bölgesi'ne çekerek, tel örgüler
içinde delegeyi baskı altına aldı. Bu aynı zamanda 'seçimli
kurultay'a karşı da bir önlemdi. Baykal kazayla güvenoyu alamasa,
'Gündemde zaten seçim yoktu' denilecekti. 3 Temmuz olan kurultay
ilanının gazetelere verildiği sırada ilçe seçim kuruluna başvuru
yapılmadığı bile öne sürülmüştü. Bir partinin genel sekreteri
-üstelik Barolar Birliği Başkanlığı yapmış- hukuku bu kadar zorlar
mı? Tüzük kurultayıyla ilgili imzaların Önder Sav'ın baskısıyla
geri çekildiği açık. Başsavcılık bu durumu tespit ettiği için, 21
Haziran çağrısının geçerli olduğunu bildirerek CHP'nin 5 Ağustos'a
kadar kurultay tarihini ilan etmesini istedi. CHP Politbürosu
olasıdır ki, 'ihtar' almayı göze alarak kurultayı toplamayacaktır.
O zaman da, parti içi demokrasi ve hukuk tanımazlık sorunu 'dışa
dönük' faaliyetlerinde ve AKP'ye karşı muhalefetinde bir handikap
olarak karşısına çıkacaktır. Hiç akla getirilmeyen bir olasılık da,
CHP yönetiminin kaçındığı kurultayın, 'kayyum' tarafından
toplanması riskidir. CHP'yi bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı
yok.