Derviş'ten Baykal'ı kızdıracak sözler
Abone olDerviş bu kez de türban konusuna değindi ve Baykal'ı zor durumda bırakacak açıklamalar yaptı.
CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, sosyal demokratların
türbanlıya yapılan baskıyı reddetmesi gerektiğini söyledi. Derviş,
“Mini etekli ile türbanlı genç hanımlar Türkiye’nin gerçeği.
Birlikte yaşıyoruz. Birbirimizi dışlamamalıyız. Mini etekliye de
baskı var Türkiye’de, türbanlıya da var. Her iki tür baskıyı
reddetmemiz lazım.” dedi. Yerel seçimlerin ardından CHP Genel
Başkan Yardımcılığı görevinden istifa eden Derviş, Bursa’da ideal
bir sosyal demokrat partinin özelliklerini anlattı. Sosyal
Demokrasi Vakfı (SODEV) ve Bursa Sanayici ve İşadamları Derneği
(BUSİAD) tarafından ortaklaşa organize edilen “Türkiye’de sosyal
demokrasinin geleceği” konulu panelde konuşan Kemal Derviş, sosyal
demokrat olduğunu söyleyen bir partinin öncelikle toplumla barışık,
özgürlükçü, rahat ve açık olması gerektiğini belirtti. Konuşmasının
ana çerçevesini Kürt sorunu, türban, AB’ye üyelik ve siyasette
kadın konularıyla çizen Derviş, özetle görüşleri dile getirdi: Mini
etek-türban Türkiye gerçeği “Mini etekli ile türbanlı genç
hanımları bir parkta dostça, arkadaşça birbirine baskı yapmadan
dolaşırlarken görünce sevinebilmeliyiz. (Salondan evet sesleri).
Ben seviniyorum. Buna sevinmemiz lazım. Türkiye’nin gerçekleri bu.
Birlikte yaşayacağız, birlikte yaşıyoruz. Birbirimizi dışlamamız
lazım.” Gelecek seçimlerde seçilebilir konumda 10-15 değil, 100-150
bayan aday olursa örgütümüzdeki erkekler sevinebilecek mi?
(Salondaki bayanlardan hayır sesleri) Bu çok önemli. Kadınsız
sosyal demokrasi olmaz. İspanya’nın yeni başbakanını çok
beğeniyorum. Seçilir seçilmez ilk olarak, Irak’taki İspanyol
askerleri çekeceğini söyledi. (Söz verdim bu rezalete ortak
olmayacağım.) dedi ve sosyal demokrat bir başbakana yakışır bir
şekilde Irak’tan askerini çekti. İkinci olarak kabinedeki bakan
koltuklarının yarısını bayanlara tahsis etti. Aynı sayıdaki erkek
bakana karşılık, yine aynı sayıda bayan bakan. Bu, çok büyük
çağdaşlık. 1930’larda Atatürk bunu çağdaşlığın en büyük ölçüsü
kabul etti. Atatürk’ün arkasına sığınmayı sevmiyorum; ama kadın
erkek eşitliği sağlandı. Sosyal demokratların da bunu sağlaması
lazım. Kanun çıktı, Kürtçe TV hâlâ yok Kürtçe TV yayını başladığı
gün -ki kanunlar geçti ama hâlâ yok- birlikte sevinebilecek miyiz?
(Salondan yine evet sesleri) Sevinmemiz gerekir. AB istedi diye
değil, biz yaptık oldu. Evet milyonlarca Kürt kültürünü yaşamak
istiyorsa, buyursun Kürtçe TV izlesin. AB’de var bu, sadece
Türkiye’de yok. Devlet tabii ki denetleyecek. Alttan belki Türkçe
yazı geçecek ama bizde yok. CHP bunun öncülüğünü yapmalı.
Uluslararası dayanışmalar mevcut günümüzde. Bu konu egemenlikle
ilgili değil. Egemenliğimizi vermeyeceğiz ama paylaşacağız. Kaçış
yok. En akılcısı da AB. Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer,
bakanken bana “Siz milliyetçi bir toplumsunuz. İsminiz de Kemal.
Egemenliğinize bağlı bir ulussunuz. Siz bizimle egemenliğinizi
paylaşacak mısınız?” sorusunu yöneltti. Ben de “Esas problem burada
değil; siz Avrupa olarak egemenliğinizi bizimle paylaşacak
mısınız?” diye cevap verdim. Maliye, dış politika, ortak para
konusunda egemenlik paylaşımı söz konusu olacak. Onlar
egemenliklerini bizimle, biz de onlarla paylaşacağız. Avrupa
Birliği’nde diğer bayrakların yanında Türk bayrağının da
dalgalanmasını istiyor muyuz? Buna da evet diyebilmeliyiz.”
‘Atatürkçüyüm’ demek tek başına günümüzün sorunlarını çözmüyor
Panelde katılımcıların sorularını da cevaplayan Kemal Derviş,
‘’CHP’de tartışmayı önlemenin yolu olarak (Atatürk’ün partisi)
söylemi dillendirilmeye başlandı. Sizin yorumunuz nedir?’’ sorusuna
şu karşılığı verdi: ‘’Atatürk’ün gerçek düşüncelerini bugüne
taşımaya çalışmak önemli ve güzel şeyler. Fakat, CHP’de tartışmak
gerekiyor. Tartışmayı önlemek doğru bir yaklaşım değil. Tam tersine
niye buradayız? Neden daha iyi değiliz gibi tartışmamız gerekir.
(Atatürkçülük, onun dışında hiçbir şeyi tartışmıyoruz) öyle
diyenler var. Tam bizim eleştirdiğimiz bir tutum. Hepimiz Atatürk’ü
seviyoruz; ama bugünün sorunlarını çözmüyor (Atatürkçü olmak)
demek. Dolayısıyla tartışmayı daha da canlandırmak gerekir. Ama
yapıcı, partiyi yıpratmadan partiyi de biraz kollayan biçimde
dostça tartışmayı götürmek lazım.’’