Dershaneler ne zamandan beri ibadet mekanı?
Abone olÖzlem Albayrak'tan cemaate veryansın! Yazar öyle sert bir yazı yazdı ki.
Yenişafak Gazetesi yazarı Özlem Albayrak açtı ağzını yumdu
gözünü.
"AK Parti Kemalistleşti mi?" başlıklı yazısında cemaate yüklenen
yazar, zaamnında "Kemalistlerin" yaptıklarını yazarak, cemaate,
"herşeyden daha büyüğü ve önemlisi dindarların 80 yıldır
sırtlarında bir yük gibi taşıdığı suçlu psikolojisini hafifleten
bir hükümeti; camileri kapatıp ahırlara dönüştürme gibi
uygulamalarıyla bildiğimiz Kemalistlerle karşılaştırmaya içiniz
elveriyor diyelim; peki Kemalist otoritenin bırakın varlığına
kastetmeyi, uygulamalarına itiraz edenlere neler yaptığını bilmez
misiniz?" diye yüklendi.
İşte Özlem Albayrak'ın cemaati çok kızdıracak o yazısı...
AK PARTİ MUHALİFİNE DÖNMÜŞ BAZI
YAZARLAR
Bir süredir medyada AK Parti'nin giderek Kemalistleştiği tezi
üzerinden fikirsel bir nosyon tabanı oluşturuluyor. Tezin
katılımcılarını iyi tanıyorsunuz, Hasan Cemal ve Mehmet Altan gibi
köşelerini kaybettikten sonra iflah olmaz birer AK Parti muhalifine
dönüşmüş bazı yazarlar; bir süredir hükümeti seçim dışı yollarla
devirmeye ahdetmiş gibi gözüken paralel örgütü destekleyen cemaat
medyası ve benzerleri...
KEMALİZM ARGÜMANINI ÖNE
SÜRÜYORLAR
İlk bölümdekiler, hükümetin otoriterleştiğini söyleyerek yeni
Kemalizm argümanını öne sürüyorlar. İkinci kısım olan cemaat ise,
'Kemalistler de dini yasaklamaya çalışmıştı' gibi yakıştırmalarla
hem hepimizin gözleri önünde girdikleri somut çatışmaya ahlaki/dini
bir temel inşa etmiş, hem de bu noktada ilk grubun söylemleriyle
buluşmuş oluyorlar.
DERSHANELER NE ZAMANDAN BERİ İBADET
MEKANI?
Hükümetin yasaklamaya değil ama bir eğitim reformu çerçevesinde
kaldırmaya çalıştığı dershaneleri kastederek, dinin yasaklandığını
iddia edenlere, ilk sorulacak olan 'dershaneler ne zamandan bu yana
ibadet mekanı sayılır oldu' sorusudur.
İÇİNİZ KEMALİSTLERLE BU HÜKUMETİ
KARŞILAŞTIRMAYA NASIL ELVERİYOR?
Dinin tahkimi için değil ama, dindarların kamusal alanda eşitliğinin sağlanması için herkesin bal gibi bildiği adımlar atan; sözgelimi, başörtüsü yasaklarına üniversitelerde son veren, 80 yıldır ama açıktan ama örtülü şekilde illegalize edilmiş Kur'an kurslarına serbestiyet tanıyan, Siyer ve benzeri dersleri ortaöğretim kurumlarında seçmeli hale getiren, herşeyden daha büyüğü ve önemlisi dindarların 80 yıldır sırtlarında bir yük gibi taşıdığı suçlu psikolojisini hafifleten bir hükümeti; camileri kapatıp ahırlara dönüştürme gibi uygulamalarıyla bildiğimiz Kemalistlerle karşılaştırmaya içiniz elveriyor diyelim; peki Kemalist otoritenin bırakın varlığına kastetmeyi, uygulamalarına itiraz edenlere neler yaptığını bilmez misiniz?
GAYRETULLAH'A DOKUNACAK OLAN BU
DİNDARLIK BİÇİMİDİR
Vergi vermeyi reddederek Osmanlı'dan miras otonom konumlarını
sürdürmek isteyen Dersim halkını mağaralarda katleden –katledilen
Dersimlilerin 60 bin ile 100 bin arası olduğu söylenir- bir otorite
ile; kasetleri çekilebilen, telefonları dinlenebilen,
Pensilvanya'dan gelen 'Arkadaş, Uzun, Boşbakan' ve benzeri
'iltifatlara' maruz kalan Erdoğan'ı aynı kefeye koyabilmek hangi
tür bir dindarlığın tezahürüdür. Asıl Gayretullah'a dokunacak olan
belki de bu dindarlık biçimidir, hiç düşündünüz mü?
BELKİ DE SÖZÜNÜ ETTİĞİN TAM
SENSİNDİR
Bir yandan, 'devlet içinde yeterince adamımız var; kasetlerimiz,
dinleme kayıtlarımız var, seçim öncesi bunları piyasaya sürüp
hükümeti halkın gözünden düşürür; AK Parti'yi bitirmiş oluruz'
diyerek demokrasiye dolaylı yoldan müdahaleye kalkışacaksın, öte
yandan 'Biz dindarız ve bu hükümet bizi yani samimi dindarları yok
etmeye çalışıyor' diye ağlayarak dindarlığı sadece kendi grubuna
indirgeyecek, böylelikle ortak muhayyilende oluşturduğun
'biriciklik' üzerinden yükselen derin ve geniş kibrini iyot gibi
ortaya çıkaracaksın... Hem 'bizim kitlemiz eğitimli, AK Parti
seçmeni cahil' diyerek, AK Parti'yi dönüşmekle eleştirdiğin
Kemalist üsttenciliğin dikâlâsını sergileyeceksin, öte yandan
'Bunlar giderek jakobenleşti, Kemalistleşti' diyerek, jakobenliğin
yukarıdan aşağıya geldiğini, elitlerin görüş ve düşüncelerine önem
veren, halkın ne düşündüğüne itibar etmeyen bir sistem olduğunu
unutacaksın. Belki sözünü ettiğin tam da sensindir. Zira,
demokrasilerde halkın teveccühünü kazanabilmiş partilerin anlamı
sadece kendilerinden ibaret değildir ve şu anda biz beğenelim ya da
beğenmeyelim, AK Parti bu toplumun neredeyse yarısının iradesini
temsil etmekte ve unutma sen o iradeye de karşı eylemdesin.
Kaçınılmaz son olarak, tıpkı senden önce siyaset mühendisliğine
girişen herkes gibi, aynı anda hem demokrasi karşıtlığına, hem de
jakobenliğe savrulmaktasın.
KEMALİZM'E YAKLAŞTIĞININ FARKINDA DEĞİL
MİSİN?
Kemalizm, ortalama vatandaşın din algısı yerine kendi
çerçevesini kurmuş; hem içini boşalttığı dini parçaları da
kullanarak son derece mitsel/uhrevi bir bütün inşa etmiş, hem de
aynı anda Batıcılığa ve modernizme talip olmuş tuhaf bir öğretiydi.
Makyavelizme rahmet okutacak bir faydacılıkla yıllar boyunca ama
gizli ama açıktan ayakta kalmayı ve büyümeyi ayetleri ihlal
pahasına başarabilen sen; hem beddualarla, Peygamber'i rüyada görme
ve benzeri mitlerle kendine uhrevi bir alan yaratıp, hem de modern
ve Batılı bir yüze sahipmiş gibi bir görüntü vermekle; muhteva
olarak değilse bile yöntem ve şekil açısından Kemalizm'e
yaklaştığının farkında değil misin?
KEMALİZM'İN HIŞMINDAN EN AZ ZARAR GÖREN
SEN OLMALISIN
Otoriterlikse otoriterlik, yeni bir İslam yorumuysa yeni bir İslam yorumu... Yani, sence muteber bir İslam algısıyla (zalim de olsa otoriteye bulaşılmaz/gerekirse başörtüsü çıkarılabilir/gerekirse yalan söylenebilir vb) ve başka türdeki dindarlık algılarını neredeyse dindarlıktan saymamakla Kemalizme yaklaşan belki de sensindir?
Sanırım Kemalizmden en az şikayet etmesi gereken, başarılı oportunist politikalarınla bütün dini gruplar arasında, Kemalizm'in hışmından en az zarar gören sen olmalısın...
AK Parti döneminin, Kemalizmin İslamcılık ve milliyetçilik
sosuyla ısıtılmış yeni versiyonu olduğunu iddia edenlere gelince...
Yerimiz kalmadı, haftaya...
ÖZLEM ALBAYRAK TÜM YAZILARI