'Derin devlet kontgerilladır'
Abone olSüleyman Demirel'in gündeme taşıdığı derin devlet tartışmalarına Ecevit de katıldı. Ecevit derin devlet kontgerilladır derken, Demirel'i sıkıştıracak şok sorular sordu.
Bülent Bey, derin devlet ne demek? Kimlerden oluşur, ne zaman
ortaya çıkar? Ecevit gülümseyerek "Herkesin derin devleti farklı"
diyor. "Derin devlet konuşuluyor bugünlerde. Derin devlet
yeryüzünde yüzü resmen belli olmayan devlettir. Sayın Demirel,
sıkıntı yaşadığı dönemleri sadece derin devlet olarak anlatıyor.
Diyor ki "Derin devlet, devlette zaaf olursa ortaya çıkar." Buna
katılıyorum. Ama bugün öylesine bir zaaf yoktur. Tabii ki
sıkıntıları var günümüzdeki hükümetin ama ne iç ne de dış
sıkıntılar derin devlet gerektirecek sıkıntılar değildir. Yine de
durup dururken derin devleti konuşuyoruz. Herkesin kendisine göre
bir derin devlet tanımlaması vardır. Ben derin devlet olayını o
olay açıktan devam ederken yaşadım. Derin devlet kontrgerilladır.
Ben o zaman da uyarılarda bulundum, cumhurbaşkanı'na kadar durumu
ilettim." Peki ya Demirel'in bahsettiği derin devlet? Ecevit "yok"
diyor "öyle basit değil. Daha önce sordum, yine soruyorum, madem
derin devlet konuşuyoruz sayın Demirel bunlara cevap versin." 1-
Demirel 1974 öncesinde Özel Harp Dairesi'ni biliyor muydu? 2- Bu
kuruluşun sivil uzantısının bazı iç olaylarda kullanıldığını
biliyor muydu? 3- Haberi varsa huzursuzluk duydu mu? 4- Huzursuzluk
duyduysa önlem aldı mı? 5- Demirel, Özel Harp Dairesi'nin
özelliklerinden memnun muydu? Kontrgerillayı açıkladım iyi oldu,
başbakan oldum Bu kez "derin devlet"i eski Başbakan Bülent Ecevit
anlatıyor. Ecevit "Herkesin kendine göre bir tanımı var" diyor ve
ekliyor "Derin devlet kontrgerilladır, ben o olayı açıktan devam
ederken yaşadım". Bülent Ecevit'in Ankara Oran'daki bürosunun
önündeyiz. "Erken geldiniz" diyor kapıdaki görevliler. Yolun
karşısında bir ağacın altındaki masaya geçiyoruz. Hava sıcacık.
Etraf sessiz, sadece kuş cıvıltıları var. Derin bir nefes alıyorum,
deneyimli foto-muhabir Ali Ekeyılmaz ile göz göze geliyoruz. "Hayat
ne kadar garip" diyor. "Yakın zamana kadar 24 saat kapısının önünde
bekliyorduk. Bülent Ecevit bir basın ordusu tarafından izleniyordu.
Komşular şikayetçi olmuşlardı sürekli tuvaletlerini kullanıyoruz
diye. Hele hastalık dönemlerinde bizler için buraya bir çadır
kurulmuştu. Orada yiyip içiyorduk, baksana şimdiki sessizliğe..."
YÜRÜMESİ BİRAZ ZOR Sahi ne garip değil mi hayat. İlk siyasi
söyleşim Ecevit'leydi. 20 yaşındaydım. O gün "Sol"u konuşmuştuk,
Baykal'ı konuşmuştuk. Ne sular aktı değilmi? Ali'nin de söylediği
gibi bir ara Bülent Ecevit'in sağlık durumu hepimizi çok yakından
ilgilendiriyordu. Hatta sayılı günleri kaldığına dair dedikodular
dolaşıyordu. Peki ne oldu? Sağlam girdiği hastaneden nasıl öylesine
sağlıksız çıktı? O aralar hemen herkes Ecevit'in sağlığını bahane
ederek yeni bir hükümet kurulmasını istiyordu. Hatırladınız mı?
Kemal Derviş'in birdenbire ortaya çıkıp erken seçim açıklamasını
yapması da aynı günlere rastlıyor. Peki ne oldu o günlerde, Derviş
niye böyle bir açıklama yaptı? Birileri Ecevit için düğmeye mi
basmıştı? Ecevit ölüm döşeğindeyken nasıl oldu da sağlığına
kavuştu? İçeri girerken aklımda bu sorular vardı. Bülent Ecevit
yaşının getirdiği ağırlığa rağmen son derece dinç ve neşeli
çıktıkarşıma. Her zamanki inceliği ve zarafetiyle... Röportaja
geçmeden önce bahçede fotoğraf çekmeyi önerdim, korkarak. Acaba çok
mu zorlamış olurdum? Bu endişemi hissetmiş olacak ki, "Yürümeye
başladığımda biraz zorlanıyorum ama sonra açılıyorum. Doktor daha
fazla yürümem gerektiğini söylüyor" diyerek koluma girdi, "Hadi
çıkalım." DERİN DEVLET NEDİR? Bahçede bir süre sohbet ediyoruz.
"Derin devlet sormaya geldim size" diyorum, bir anda ciddileşiyor,
"Biliyorum" diye cevap veriyor. "Şimdi her hükümet kötü çalıştı
diye derin devlete çağrı çıkarmak doğru olmaz. Demokratik süreç
içerisinde eğer devlet üretmekten uzaklaşırsa başkaları gelir
sorumluluğu alır. Bugün öyle bir dert yoktur." Ayaküstü
konuşuyoruz. Bugünkü hükümet nasıl sizce? Bugünkü hükümetin iç
siyasetinde herhangi birbaşarısızlık yoktur. Bunu böyle söylemezsek
haksızlık etmiş oluruz. Tabii ki hükümete karşı bir takım
eleştirilerimiz vardır ama bu durum derin devleti çağrıştıracak
sorunlar değildir. Ama devletimiz bugün çok daha ciddi problemlerle
karşı karşıyadır. İran problemi bizim düşündüğümüzden çok daha
ciddidir. Dış ilişkiler bakımından bizi çok zorlu günler
beklemektedir. Irak'ta yaşananlar, İncirlik Anlaşması... Bunlar
hususunda sık sık hükümeti uyarma ihtiyacında oluyorum ama kolay
olmuyor. Bir türlü bunlar gündeme gelmiyor. Bir şeyler çıkıp
söylüyoruz bakmışız konu kapanmış. Her şeyi çabuk tüketiyoruz, çok
çabuk gündem değiştiriyoruz Ya 12 mil tartışmaları? Ecevit bu
konuda şaşkın. "Olmaz böyle" diyor. Dışişleri Bakanlığı değil,
Başbakanlık değil, Meclis Başkanı niye şuaşamada bu açıklama
gereğini duydu bilemiyorum. Sorunlarla ilgili görüşmeler yapılır
sonunda bir yerde kesilir, parlamentonun üzerine çıkılmaz. Meclisin
karar verdiği bir şeyi kamuoyunun düşüncesine açmak usule uygun
değildir. Hâlâ bahçedeyiz, fotoğraflar çekiliyor Ecevit, "Hava ne
güzel değil mi?" diyor, "Ancak şimdi keyfine varmaya başladık.
Eskiden bu kadar çok ağaç yoktu buralarda. Bakın bugün yemyeşil
oldu." Sonra ekliyor "İçeri geçelim mi? Burası biraz gürültülü,
içerde daha rahat konuşuruz." Çaylar geliyor, ve kestaneli pasta.
"Bir iki dokümana ihtiyacım olacak soracaklarınız için" diyor
Ecevit. Ardından "Rahşan Hanım" diye sesleniyor. Sonra bana dönüyor
"Rahşan onları getirinceye kadar siz lütfen pastanızdan buyurun,
çayınızı için." EVREN'E GÖNDERME Derin devlet, sizindeyiminizle
kontrgerilla ya da Özel Harp Dairesi... Ecevit, "Şimdi size bir şey
okuyacağım" diyor. "Kontrgerilla dedikleri 1952 yılında kurulmuş.
Özel Harp Dairesi teşkilatı düşman işgali karşısında yürütülecek
gayri nizami harple iştigal eden bir kuruluştu. Kontrgerilla tabiri
sonradan uydurulmuş bir tabir olup Silahlı Kuvvetleri yıpratmak
için ele alınmıştır." Ara verip yüzüme bakıyor, "bunları kim
söyledi?" Cevabı yine kendisi veriyor. Sayın Kenan Evren. Peki
devam ediyorum. Yine Evren'in anılarından okuyorum. "Demirel, Özel
Harp Dairesi'ndeki personeli teröristlerle mücadelede kullanmamızı
ve onlarla çete savaşı yaparak öldürmelerini, vaktiyle de bu
teşkilatın böyle kullanılmış olduğun söyledi. 1971 sıkıyönetim
dönemindeki Kızıldere olayında kullanılan personeli kastediyordu.
Bu hal tarzına şiddetle karşıçıktım, Genel Kurmay başkanı olduktan
sonra bu daireyi esas görevine yönelttiğimi tekrar kontrgerilla
söylentileri istemediğimi söyledim" HALK YAPISI SAĞLAM Ecevit
okumayı bırakıyor. "Peki" diyor "Siz söyleyin. Hangisi doğru?"
Dayanamayıp "Ya siz?" diyorum, "Siz kontrgerilla açıklamalarından
sonra başbakan olduğunuzda olayın üzerine gitmediniz, size konu
hakkında bir brifing verildiği söylendi. Gerçekten de kontrgerilla
konusunda tabir-i caizse ikna mı edildiniz?" Ecevit kendinden emin.
"Her şey iyi oldu. Devletin yapısı sağlam halkın yapısı sağlam."
Hayır, istediğim cevap bu değil. Ne iyi oldu? Her şey derken neyi
kastediyorsunuz Bülent Bey? Ecevit çayından bir yudum alıyor, "İyi
oldu her şey iyi oldu. Kontrgerilla açıklamalarından sonra ben
Başbakan oldum, düşünsenize...." Siz daha önceki açıklamalarınızda
"Özel Harp Dairesi'ni tesadüfen" öğrendim dediniz. Örtülü ödenekten
o birim için para istemişler. O güne kadar o birimi ABD finanse
ediyormuş. Tamamen doğru. Ayrıca Özel Harp Dairesi Amerikan Askeri
Yardım Heyeti ile aynı binada bulunuyormuş. Sonra konuyla ilgili
bilgi istedim. O zamana kadar benim böyle bir kurumdan haberim
yoktu. Başbakanlık Konutu'nda bize bir brifing düzenlendi. Rahmetli
Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık ile katıldık. Ne anlattılar?
Özel Harp Dairesi'nin Türkiye'nin düşman istilasına uğraması
durumunda istilacılara karşı gerilla yöntemleriyle ve her türlü yer
altı etkinliğiyle mücadeleye hazırlanmak için kurulduğunu
anlattılar. Ayrıca bazı vatansever gönüllüler Özel Harp Dairesi'nin
sivil uzantısı olarak görevlendirilmişlerdi. Bazı gizli silah
depoları kurulmuştu. ASLA İKNA OLMADIM Açıklamaları ikna edici
buldunuz mu? Hayır öyle şeyler yazıldı benim hakkımda, ama ben ikna
olmadım. Tam tersine bize verilen brifingden sonra daha da
endişelendim. Araya Kıbrıs Barış Harekatı girdi. Özel Harp Dairesi
Rum Baskını'na karşı Türk direnişiyle ilgili bazı görevler de
üstlenmişti. Biz de bu sorunu halletmeyi, harekat sonrasına
ertelemeyi uygun bulduk. Sonra biliyorsunuz hükümetten ayrıldık.
Daha sonra kontrgerilla açıklamasını yaptınız, Cumhurbaşkanı Fahri
Korutürk'e konuyla ilgili bir rapor sundunuz. 1 Mayıs 1977'deki
olayları Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantısının provoke etmiş
olabileceğini düşünüyordum. Başbakan Demirel cumhurbaşkanına
sunduğum raporu ciddiye almadı. Özel Harp Dairesi'ne bağlı sivil
örgütle ilgili kuşkularımı da önemsemedi. O yüzden de kamuoyunu
bilgilendirdim. Seçime birkaç gün kala düzenleyeceğiniz Taksim
mitingi için dönemin Başbakanı Demirel size bir suikast
düzenleneceğine dair bilgilere ulaştığını bir mektupla iletti.
Evet. Değişik algıladım o mesajı. Manidar. Mesaj ileteceklerine
bunun önlemini alsalardı. Biz yine de mitingi düzenledik. Hiç
unutmam, müthiş bir kalabalık vardı. ÖZEL HARPÇİ MHP'LİLER Hiç
korkmadınız mı? Kontrgerilla raporu sunuyorsunuz, başbakan sizi
ciddiye almıyor, ardından suikast ihbarı geliyor. Böyle durumlarda
insanın aklına korku gelmiyor. Bu savaşa benziyor biliyor musunuz?
Tehlikeyi düşünmeden görevinizi yapıyorsunuz. Rahşan'ın da, benim
de hiçbir zaman aklımıza korku gelmedi. Bir şey daha anlatmak
istiyorum 1978-79 yılındaki başbakanlığım sırasında bir doğu
ilçesini ziyaret ettim. Oradaki askeri birliğin komutanı generalle
görüştüm. Özel Harp Dairesi hakkındaki kuşkuları aktardım ve dedim
ki örneğin bu ilçedeki Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı aynı
zamanda Özel Harp Dairesi'nin sivil uzantısının gizli
elamanlarından biri olamaz mı? General "Öyledir" diye cevap verdi.
"Ama kendisi son derece güvenilir ve vatansever bir
arkadaşımızdır." Düşünsenize, ben artık nasıl yorum yapabilirim
bunun hakkında, her şey ortada. Peki o dönemde sizin hükümetiniz
için düğmeye basılmış mıydı? Yani TÜSİAD sayfa sayfa ilanlar
veriyordu. Sokak karışıktı, provokasyonlar alıp başını yürümüştü.
Olabilir. İnanın olabilir. Özel Harp Dairesi konusunu ilk ben
gündeme getirdim. Ondan rahatsız olan bir tek ben vardım. Belki
düğmeye? Olabilir. Balçiçek Pamir sabah