DERGİ - Tarih boyunca tehlikeli moda akımları
Abone olBazı moda akımlarının sağlık açısından yarattığı tehlikeye dair en son örnek dar kot pantolonlarıyla ilgili olmuştu. Ama tarih, moda kurbanı başka örneklerle de dolu.
“Moda kurbanı” deyimine yeni anlam katan kişilerden biri 35 yaşındaki Avustralyalı kadın oldu.
adı verilen bir rahatsızlığa yakalanınca sağlık görevlileri kadının dar kot pantolonunu keserek çıkarmak zorunda kaldı. Bu bir moda akımının tehlike haline geldiği ilk olay değildi. Summer Streves, Modaya Uygun Ölüm (Fashionably Fatal) adlı kitabında tarih boyunca moda uğruna ölümleri ele aldı. İşte kurbanları olan beş moda akımı.
Çemberli iç etekler
Çemberle biçim verilen iç etekler kadın bedenine biçim vermekten
öte işlev gördü. Bu çemberlerin dorukta olduğu 19. yüzyıl boyunca
etek tutuşması yüzünden aralarında ünlülerin de olduğu birçok kişi
hayatını kaybetmişti. 1861’de şair Henry Wadsworth Longfellow,
eteği tutuşan karısının yardımına koşmuş, ama işe yaramamıştı.
Dönemin gazetelerinin bildirdiğine göre, “Kütüphanedeki masada
oturmuş, iki küçük çocuğunu eğlendirmek için kağıttan bir şeyler
yaparken kibritle eteği tutuşunca alevler içinde kalmıştı.” Kadın
ertesi gün öldü. Ünlü yazar Oscar Wilde’in iki üvey kızkardeşi de
balo elbiseleriyle şömine ateşine fazlaca yaklaşınca elbiselerinin
ateş alması sonucu yanarak ölmüştü. 1858’de New York Times,
çemberli etek tutuşması nedeniyle haftada ortalama üç ölüm olduğunu
belirtiyor ve kadınları daha dikkatli hareket etmeye, hatta
böylesine tehlikeli bir modadan vazgeçmeye çağırıyordu.
Kolalı yakalar
19. yüzyılda takılabilir yakaların kullanıma girmesiyle erkekler her gün gömlek değiştirmek zorunda kalmıyordu. Bu yakaların sert durması için kolalanması ise bir süre sonra ölümlere yol açmaya başlamıştı. Artık onlara “baba katili “ deniyordu. Bu yakalar şahdamarındaki kan akışını kestiği gibi, içki içip uykuya dalanların başları öne düştüğü için nefes almalarını da engelliyordu.
Korseler
Korseler İngiltere’de kraliçe Victoria döneminde kadınlarda ahlakın ve saygınlığın işareti olarak görülüyordu. Streves kitabında, korsenin “hazımsızlığa, kabızlığa, nefes alma güçlüğü nedeniyle bayılmalara, hatta iç kanamalara yol açtığını, iç organların baskı yüzünden yer değiştirdiğini” ifade ediyor. 1874’te yayımlanan bir listede, aralarında histeri ve melankolinin de bulunduğu 97 hastalık korse giyimine bağlanmıştı. 1860-90 yılları arasında ünlü tıp dergisi The Lancet’te her yıl en az bir makalede sıkı korselerin yol açtığı tehlikelere dikkat çekiliyordu.
Korsenin zararları nefes alma güçlüğü ve organ hasarı ile sınırlı kalmamıştı. 1903’teki bir New York Times haberinde 42 yaşındaki bir kadının nöbet geçirip öldüğü, yapılan otopside korsesinden iki metal parçasının kalbine saplanmış olduğu ifade ediliyordu.
Zırdeli şapkacılar
İngilizcede ‘şapkacı gibi zırdeli’ diye bir deyim vardır. Lewis Caroll’ın Alice Harikalar Diyarında adlı eserinde popüler hale gelmeden 30 yıl önce kullanıma girmiş bir deyimdi bu. Cıva zehirlenmesi 18. ve 19. yüzyıllarda şapka yapımcılarının meslek hastalığıydı. Keçe yapımında kullanılan bu maddeyle uzun süreli temas “zırdeli şapkacı hastalığı” denen vakalara yol açıyordu. Bu hastalarda titreme, utangaçlık ve asabiyet gibi semptomlar görülüyordu.
Yüksek topuklar
10. yüzyılda Çin’de saray dansçıları İmparator önünde dansa çıkarken ayaklarını ipek kumaşlarla sarardı. Bu gelenek daha sonra kadınların ayaklarını sıkı sıkı sarıp deforme etmelerine yol açtı. Bu uygulama 1912’de yasaklandı. Fakat bazıları hala gizlice sürdürüyordu. Kadınların böylece statülerini sergilediklerine inanılıyordu.
İngiliz fotoğrafçı Jo Farrell Yaşayan Tarih projesinde ayaklarını sarma geleneğinin son temsilcisi bir kadınla konuşmuştu. BBC’ye yaptığı açıklamada Farrell, “Birçok insan bu geleneğin ne kadar barbar olduğunu düşünüyor, fakat aynı zamanda kadınları güçlü kılan bir gelenekti bu. Onlara daha iyi bir yaşam olanağı sunuyordu ve ayaklarının deforme olmuş olmasından bir tür gurur duyuyorlardı aslında” diyor.
Ayakları deforme etmek sadece Çin’e özgü bir uygulama değildi. Streves daha önceki yüzyıllarda da modayı takip eden kadınların sivri uçlu ayakkabıları giyebilmek için küçük ayak parmaklarını kestirdiklerini söylüyor. Ayrıca tarihteki bu tür olaylar bugün bize barbarca gelse bile kadınların bugün de hala moda adına acıya katlandığını, yüksek topuklu stiletto ayakkabıları giyebilmek için bazı kadınların sağlıklı parmaklarını ameliyatla kısalttığını ya da aldırdığını belirtiyor.
Yani 21. yüzyılda da moda kurbanı olan insanlar var. Streves bu durumu şöyle ifade ediyor: “Korseler veya çemberli iç etekler artık olmasa da bugün belini ince göstermek için ameliyatla kaburgalarını aldıran insanlar var.”
Bu makalenin aslını ’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere .