Derbi tarihinde müthiş ayrıntı
Abone ol1911'de Galatasaray ilk Avrupa turnesine çıkarken, Fenerbahçe'den takviye almıştı. Ama herşey 1934'te değişti.
Fenerbahçe - Galatasaray beraberliği çok eski yıllara dayanır.
1911'de Galatasaray, ilk Avrupa turnesine çıkarken, Fenerbahçe'den
Galip ve Bekir ile takviye lüzumunu hissediyordu. 1921'deki 2.
Avrupa gezisinde ise, Fenerbahçe'den şu oyuncuları alıyordu: Nedim
Kaleci, Cafer Çağatay, Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza Sporel, Bekir
Refet.
Bu dostluk ve beraberlik, 1934 yılına kadar devam etti. İki
kulüp, getirdikleri yabancı takımlarla birer defa karşılaştıktan
sonra, 3. maça Fenerbahçe - Galatasaray karması halinde çıkarlardı.
Giydikleri forma ise, ortası sarı, bir yanı lacivert, diğer yanı
kırmızı olmak üzere 3 renkten oluşuyordu.
Slavia, 1927 yılında İstanbul'a 2.kez geldi. İlk maçında
Fenerbahçe'ye Bekir'in attığı kafa golü ile 1-0 yenildi. İkinci
karşılaşmada Slavia'nın karşısına Fenerbahçe - Galatasaray karması
çıktı. Alaattin Baydar bu maçı bir anısına şöyle anlatır:
"Çekoslavakya'nın ünlü Slavia takımının İstanbul'a ikinci gelişiydi. Zamanın Slavia'sı, bugünün Real Madrid'i gibi bir şeydi. İlk maçta Fenerbahçe, Slavia'yı 1-0 yenmişti. İkinci maçta Slavia'nın karşısına Fenerbahçe - Galatasaray karması çıktık. Forvette bir Galatasaraylı, dört Fenerbahçeli vardı: Leblebi Mehmet, ben, Zeki, Bekir, Bedri. Oyunun ikinci yarısında rakip haf hattından kaptığım topla önce sol haf Ploder'i, sonra da üzerime gelen solbek Nietel'i çalımlayarak topu kaleci Chane'nin sağından kaleye yolladım. Kale ağları zayıf veya delik olmalı ki, top ağlardan dışarı kale arkasındaki duvara vurdu. Chane koştu, topu aldı ve aut atışına hazırlanırken, hakem santrayı gösteriyordu. O anda sanki yer yerinden oynuyordu. Seyircilerin büyük tezahüratını hâlâ duyar gibiyim."
Karma takım maçları, bir taraftan Fenerbahçe - Galatasaray
dostluğunu pekiştirirken, diğer taraftan da Türk futbolunun
gelişmesini sağlıyordu. Karma takımlarda daha çok Fenerbahçe -
Galatasaray ile eşleşirdi. Nedense Beşiktaş bir kenara itilir,
gelenek haline gelen bu birleşme sürdürülürdü. Bu maçlara seyirci
büyük ilgi gösterirdi. 7 - 8 bin kişiden elde edilen gelirle hem
misafir takımın masrafları karşılanır, hem de taraflar memnun
edilirdi.
Bu birleşme, bu yakınlık, maalesef 1934 Şubat'ında oynanan ve üzücü
olaylar yüzünden yarıda kalan kavgalı maç ile son buldu.
Kavgalı maç
23 Şubat 1934... Günlerden cuma... Taksim Stadı'nda yapılan ve
"kavgalı maç" olarak spor tarihine geçen Fenerbahçe - Galatasaray
karşılaşmasında beklenmeyen olaylar patlak verdi. Maç yağışlı bir
havada ve çamurlu sahada oynandı. Taraflar oyuna çok iddialı
başladı. Gerçekten iki taraf arasındaki ezeli rekabet gereği de
buydu. Seyirci tribünleri tıklım tıklım doldurmuş, heyecan son
haddini bulmuştu.
Hakem Nuri Bosut'un yönetiminde takımlar sahada şu kadrolarıyla yer
aldılar:
Fenerbahçe: Hüsamettin Böke - Yaşar Alp - Fazıl
Arzık - M.Reşat Nayır - Esat Kaner - Cevat Seyit - Süleyman Tekil -
Muzaffer Çizer - Zeki Sporel - Fikret Arıcan - Lebip Elmas.
Galatasaray: Avni Kurgan - Lütfü Aksoy - Tevfik -
Kadri Dağ - Nihat Bekdik - İbrahim Tusder - Necdet Cici - Muslih
Peykoğlu - Rasih Minkari - Fazıl Özkaptan - Danyal Vuran.
Takımların normalin çok üstünde olan kazanma çabaları, oyunun daha
başında, çok sert gidişine neden oldu. İlk dakikalarda başgösteren
sert hareketleri önleyebilmek, hakem için çok güç hale geldi.
Karşılıklı fauller oyunu sık sık duraklatırken, hakemin ihtarları
da etkisiz olmaya başladı. Ve bundan sonra da olan oldu. Sahadaki
itiş kakış, tribünlere sıçramada gecikmedi. Yer yer olaylar
başgösterdi. Sahanın hali ise bambaşkaydı. Oyuncular birbirine
girdi, saha bir anda harp meydanına döndü. Bu durumda hakemin
yapacağı tek şey maçı tatil etmekti. O da onu yaptı. Dost kulübün,
kurulduklarından bu yana sürdürdükleri centilmenlik havası burada
noktalanıyordu. Halbuki bu iki takım, bundan önce yaptıkları
maçlarda ne kadar dostane çizgiler çizerler, kardeşlik görüntüleri
sergilerlerdi. Rekabet yine vardı, mücadele yine vardı, ama dövüşme
yoktu. Nasıl olabilirdi ki, Fenerbahçe, Taksim Stadı'ndaki
maçlarda, Galatasaray Kulübü'nde soyunur; Galatasaray, Kadıköy'e
geçtiği vakit Fenerbahçe tarafından misafir edilirdi. Kulüplerin
beraberliği bu maçla noktalanırken, spor toplumunun merakı, futbol
heyetinin vereceği karardaydı. Ve Mıntaka Futbol Heyeti, maçtan
sonra hemen toplanacak ve kararını verecekti. Ne var ki, verilen
kararla yaşın yanında kuru da yanacak ve karakuşi bir hükümle masum
futbolcular da cezaya çarptırılacaktı.
Ertesi gün gazetelerde şu duyuru yayımlandı
"Cuma günü Taksim Stadı'nda yapılan Galatasaray - Fenerbahçe
maçındaki dövüşme hadisesine vaziyet eden Mıntaka Futbol Heyeti,
gece geç vakte kadar meseleyi tetkik etmiş ve 17 futbolcunun
cezalandırılmalarına karar vermiştir.
Olayda en ziyade kabahatli görünen Fenerbahçe kalecisi Hüsamettin'e
müebbet boykot, Fenerbahçe'den Fikret, Galatasaray'dan Tevfik
Beylere 6'şar ay boykot, hadiseye iştirak ettikleri heyetçe tespit
olunan, Fenerli Yaşar, Cevat, Esat, Reşat, Süleyman, Muzaffer ve
Lebip Beylerle, Galatasaray'dan, Avni, Nihat, Kadri, Lütfü, Necdet
ve Fazıl Beylere ikişer ay boykot cezası verilmiştir."
Görüldüğü üzere, iki takımın da büyük kısmı cezaya çarptırılmıştır.
Ancak olayla ilgilenen heyet, teşhisinde öylesine yanılmıştır ki,
olayla hiç ilgilenmeyen oyunculara da ceza verilmiştir. Böylece
gelişigüzel verilen karar, Fenerbahçe'yi, 9, Galatasaray'ı 8
oyuncusundan yoksun etmiştir. Bu suretle avantajlı duruma geçen
Beşiktaş şampiyon olmuştur.
O günlerde 5 takımla futbolcu imalathanesi gibi çalışan Fenerbahçe,
cezalıların yerlerine gençleri koymakta gecikmedi ve dönem sonunda
lig ikincisi oldu.
KAYNAK: ŞANLI FENERBAHÇE