Depresyonu sporla yen!
Abone olDüzenli egzersiz yapan insanlar kendilerini daha iyi hissediyor.
Düzenli egzersiz yapan insanların kendilerini daha iyi
hissetmelerinin tek sebebi beyin kimyalarının değişiyor olması
değil. Spor yapan kişiler, kendilerini iyileştirme yolunda
etkinliği ellerine almış olmanın bilinci ile daha özgüvenli olmaya
başlıyorlar.
Herkes bir koşturmaca-mn içinde. Çevremdekileri gözlediğim zaman,
insanların hayat döngüsünde önce para kazanmak için sağlıklarını
harcadıklarını, daha sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını
harcadıklarını görüyorum. Aslında hepimiz sağlıklı ve kaliteli bir
yaşamın peşindeyiz. Günümüzde "sağlıklıyım" diyebilmek sadece hasta
olmamayı tanımlamıyor. Fiziksel, ruhsal ve sosyal bir iyilik
halinin bütününü anlatıyor.
Teknoloji ile iç içe yaşıyoruz. Her geçen gün daha hareketsiz hale
geliyoruz. Bu hareketsizlik, en deli dolu çağını yaşaması beklenen
çocukları ve gençleri bile ciddi derecede etkiliyor. Her üç
çocuktan birinin, her hafta 30 saatini televizyon veya bilgisayar
ekranı karşısında geçirdiğini biliyoruz. Batı Avrupa7 daki
araştırmalar, gençlerin kas güçlerinde düşmeler olduğunu,
koordinasyon ve reaksiyon yetilerinde azalmalar yaşandığını ve
temel dayanıklılıklarının bozulduğunu gösteriyor. 8-18 yaş
arasındaki, hayatlarının en aktif çağını yaşadığını düşündüğümüz
çocuk ve gençlerin yüzde sekseninde vücutlarındaki duruş
bozukluğuna bağlı rahatsızlıklar, yüzde yirmisinde kalp ve dolaşım
sistemi bozuklukları görülüyor. Ayrıca her dört çocuktan birisinin
kilo problemi olduğu tespit edilmiş. Gençlerde durum böyleyken, siz
bir de yaşı daha ilerlemiş olanları düşünün!
SEROTONINİN ARTIŞI CİNSEL ENERJİYİ DE
YÜKSELTİYOR
Düzenli egzersiz yapan insanların kendilerini daha iyi
hissetmelerinin tek sebebi beyin kimyalarının değişiyor olması
değil. Spor yapan kişiler, kendilerini iyileştirme yolunda
etkinliği ellerine almış olmanın bilinci ile daha kendilerine
güvenli olmaya başlıyorlar.
Gündelik hayatımız bizlere hem fiziksel, hem ruhsal, hem de sosyal
birçok stres getiriyor. Çökkün ve bezgin dolaşan insanlar
görüyorsunuz etrafınızda. Her dört kadından ve her altı erkekten
biri, hayatlarının bir noktasında depresyondan yakınıyorlar.
Depresyonun, beyindeki bazı kimyasalların miktarının azalması veya
birbirleriyle olan dengelerinin bozulması ile ortaya çıktığını
artık biliyoruz. Serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi bazı
maddelerin beyindeki seviyelerinin azalması, kendimizi çok daha
enerjisiz, mutsuz, bitik ve çökkün hissetmemize yol açıyor. Biz
psikiyatrların depresyon tedavisinde kullandığı ilaçlar da,
beyindeki bu maddelerin miktarının azalmasını engellemeye yönelik
etki mekanizmalarına sahipler. Depresyonla baş etmede ilaçlar kadar
etkin bir yöntem daha var. Düzenli fiziksel egzersiz, beyindeki
serotonin ve norepinefrin düzeylerini arttırıyor veya bunların
kendi içlerindeki bozulmuş olan dengelerini yeniden düzene sokuyor.
Özellikle serotonindeki düzelmeler, duygu durumumuza katkısıyla
beraber, uykularımızı düzene sokuyor, iştahımızı normal haline
döndürüyor ve cinsel enerjimizi arttırıyor.
Aslında iş bu kadar basit. Düzenli fiziksel egzersizin, metropol
hayatı içindeki döngüye kendisini kaptırmış bireyler için çok
önemli bir kurtarıcı olduğunu düşünüyorum. Spor yapmanın getirdiği
sosyal çevre ve sosyal olaylara katılım avantajlarını yakalıyorlar.
Fiziksel aktiviteleri sırasında adrenalin gibi stres kimyasallarını
yakıyor ve daha rahat bir kafa yapısı ve ruh dinginliğine
ulaşıyorlar. Vakitlerini doldurarak, kötümser düşünme girdaplarına
ayırdıkları vakti azaltıyorlar.
Baharın gelişini, ben de her hafta daha çok hissediyor ve keyfini
daha fazla çıkarıyorum.
Bunu da aldığım bir ilaca değil, düzenli gittiğim spor salonuna
borçluyum gibi geliyor.
Hepinize, hareket dolu, mutlu bir hafta diliyorum...
MUTFAĞINDA AKDENİZ DİYETİ TERCİH EDENLER ALZHEIMER
OLMUYOR
Akdeniz tipi diyetle beslenen insanlarda, kalp hastalıklarının daha
az görüldüğü, olum oranlarının düşük olduğu ve kansere yakalanma
oranlarının da çok düşük olduğu biliniyordu. New York'taki Columbia
Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmaya göre Akdeniz tipi diyetle
beslenen kişilerde Alzheimer hastalığına yakalanma oranları da
ciddi şekilde azalma gösteriyor. "Annals of Neurology" dergisinin
bu haftaki sayısında yayınlanan makalede uzmanlar, Akdeniz
diyetindeki mucizenin, diyetin içindeki kompleks fenoller ve
antioksidan özellikli vitaminlerin (A, C ve E) yüksek oranda
bulunmasından kaynaklandığını belirtiyorlar.
ALKOL BAĞIMLILIĞI İÇİN YENİ İLAÇ
Amerika Birleşik Devletleri'nde alkol bağımlılarında kullanılmak
üzere bir aşı üretildi. Kas içine enjekte edilen bu maddenin
etkinliğini bir ay boyunca sürdürdüğü bildiriliyor. Yaklaşık on gün
önce bilimsel geçerliliği Amerikan resmi makamlarınca onaylanan bu
ilaç ile alkol kullanma isteğinin azaltılması hedefleniyor. Daha
önce ağızdan alınan tablet formu olan ve her gün içilmesi gereken
bu ilaç, ülkemizde bulunmuyor ve dışarıdan getirtilerek
kullanılıyordu. Yeni üretilen formu ile bir kez enjekte edildikten
sonra etkinliğini bir ay sürdürüyor ve ayda bir tekrarlanması
gerekiyor.
KOKAİN KULLANIMI BEYİN KANAMASI YAPIYOR
Mississipi Üniversitesi'nden bir grup doktorun bu ay yayınladıkları
bir çalışmada, kokain kullanan kişilerde; beyin kanamaları,
beyindeki damar tıkanıklıkları ve felç riskinin yüksek olduğu
anlatılıyor. Bu riskin yaş ile bir bağlantısının olmadığı ve
gençlerde de aynı riski oluşturduğu gözlemlenmiş. Kokain
kullanımının sürdürülmesi ve doz artımları hayati risk
taşıyor.