Depresyon riski kadınlarda fazla
Abone olUzmanlar, ekonomik sebeplerden ve genetik yatkınlıktan kaynaklanan depresyon hastalığında kadınların büyük bir risk altında olduğunu söylüyor.
Amerikan Gıda ve İlaç Derneği'nin (FDI) geçtiğimiz yıllarda
yaptığı, depresyon tedavisinde kullanılan anti-depresan ilaçların
intihara yönelttiği açıklaması ise kafaları karıştırmaya devam
ediyor. Konu hakkında görüşlerini belirten Ege Üniversitesi (EÜ)
Spor, Sağlık ve Kültür Daire Başkanlığı Psikiyatri Uzmanı Dr. Defne
Erarslan, anti-depresanların doğru kullanıldığı takdirde herhangi
bir intihar olayına sebep olmayacağını belirtiyor. Anti-depresan
ilaçlarının kullanılmaya başlandığından 3 hafta sonra etkisini
gösterdiğini belirten Uzman Dr. Erarslan, "Hastanın depresyonu tam
olarak geçmeden halsizlik durumu geçerse, var olan intihar
düşüncesi fazlalaşabilir. Anti-depresanların doğru kullanılması
gerekir. Depresyon esnasında intiharı düşünen hastalar,
anti-depresanları doğru kullanmadıklarında intiharı
gerçekleştiriyor. Onun dışında anti-depresanlar, intihara sebep
olmaz" şeklinde konuştu. Kadınların depresyona yakalanma riskinin
erkeklerden fazla olduğuna değinen Uzman Dr. Erarslan, "Erkeklerde
depresyona yakalanma oranı %10 iken, kadınlarda bu oran %20'yi
buluyor. Kadınların, depresyona yakalanmamaları için stresten uzak
kalmaları gerekiyor" dedi. Sosyo-ekonomik açıdan kötü koşullarda
yaşayan, çocukluklarında olumsuz olaylarla karşılaşan kişilerin de
depresyona yakalanabileceğini ifade eden Uzman Dr. Erarslan,
"Genetik yatkınlık depresyona sebep olabiliyor. Daha önce kortizon
tedavisi görmüş kişiler ve memleketlerinden göç eden kişiler de
depresyona yakalanma riski taşımaktadır." şeklinde konuştu.
Depresyonun pek çok belirtisi olduğunu ve kişilerin bu belirtileri
gördüğü takdirde hemen bir uzmana başvurmaları gerektiğini söyleyen
Uzman Dr. Erarslan, "Bazı hastalar, belirtileri görünce kendi
kendilerini tedavi etmeye çalışıyor. Bu çok yanlış" dedi. Uzman Dr.
Erarslan, depresyonun belirtilerini şöyle sıraladı: "Sürekli üzgün
ve boşlukta hissetme, kolay sinirlenme, düşünceleri
yoğunlaştıramama, dikkat dağınıklığı, karar vermede güçlük,
açıklanamayan ağlama nöbetleri, yorgunluk ve enerji kaybı, uyumada
güçlük veya aşırı uyuma, iştahta belirgin değişiklikler, 1 ay
içinde belirgin kilo kaybı veya kilo alımı, zihinsel ya da fiziksel
huzursuzluk, korku, suçluluk veya değersiz hissetme, ölüm ya da
intihar düşünceleri." Depresyon ile yaşamanın artık kolay olduğuna
değinen Uzman Dr. Erarslan, "Bazen sadece anti-depresan ilaçlar
kullanmak yeterli olmayabiliyor. Böyle durumlarda psikoterapi
uygulanabiliyor. Hem anti-depresan hem de psikoterapi birlikte
uygulanınca depresyon kolayca atlatılabilir." ifadesini kullandı.
Depresyon teşhisi koyan doktor ile konuşmanın hastayı
rahatlatabileceğini söyleyen Uzman Dr. Erarslan, "Kişi, psikoterapi
ile gelecekteki sorunlarının üstesinden gelebilir ve benlik
saygısını arttırır." şeklinde konuştu.