Depresyon hakkında yanlış bildiklerimiz
Abone olTüm dünyada en çok görülen hastalıklar arasında yer alan depresyonun tedavisindeki yanlış inançların, gerek hastalık, gerekse ilaç konusunda...
Tüm dünyada en çok görülen hastalıklar arasında yer alan
depresyonun tedavisindeki yanlış inançların, gerek hastalık,
gerekse ilaç konusunda yapılan anlamsız yorumların, depresyon
hastalarının zaten azalmış özdeğer ve özsaygılarını daha da
düşürdüğü bildirildi.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Sümer Öztanrıöver,
yaptığı açıklamada, depresyonun tüm dünyada en çok görülen ve en
çok öldüren ruhsal hastalık olduğunu belirtti. Öztanrıöver,
"Depresyon hem içsel, hem de dışsal nedenlerle oluşabilir ve beynin
işlevinde bozukluğa yol açar. Özellikle ülkemizde psikiyatrik
hastalıkların yeterince anlaşılamaması, hatta güçsüzlükle
damgalanması, hastalığa yakalananların hastalıkla mücadelesini
engeller niteliktedir. Gerek hastalık, gerekse ilaç konusunda
yapılan anlamsız yorumlar, depresyon hastalarının zaten azalmış
özdeğer ve özsaygılarını daha da düşürmektedir" ifadelerini
kullandı.
Depresyon konusunda ilk yanlış inanış ve öğüdün, "Hastalığı kendi
gücünle yenmelisin. Kafana takmazsan geçer, ilaç kullanmana gerek
yok" denilmesi olduğunu anlatan Öztanrıöver, "Oysa korkan birine
‘korkma’, üzülen birine ‘üzülme’, endişelenen birine ‘endişelenme’
demekle duygu asla yok olmaz. Bu yüzden depresyon hastaları,
yakınlarının kendisini anlamamasından ve kızmasından şikayetçidir.
‘Keşke kolum kırılsaydı, hatta kanser olsaydım, hastalığımı onlara
gösterebilseydim’ diye düşünür. Kendini işe yaramaz, beceriksiz ve
sevdiklerine yük olarak görür. Bu durum kişinin suçluluk hislerini
artırarak intihar düşüncelerini besleyecektir" dedi.
"DEPRESYON UNUTKANLIĞA YOL AÇAR"
Öztanrıöver, ikinci yanlış inanış ve öğüdün de, "Depresyon
ilaçlarına sakın başlama, alışkanlık yapar. Sonra hiç bırakamazsın
ve beynine zarar verirsin" demek olduğunu vurgulayarak, şunları
kaydetti:
"Oysa yapılan araştırmalar, asıl tedavi edilmeyen depresyonun beyin
hücrelerine kalıcı hasar verdiğini göstermektedir. Tedavi edilmeyen
depresyon unutkanlığa ve bazı entelektüel yeteneklerde körelmeye
yol açmaktadır. Yani inanışın tersine, depresyon ilaçları, beyni
zarar görmekten korumaktadır ve alışkanlık yapmazlar. Ayrıca
psikiyatrınız size sadece ilaç vermeyecektir. Psikoterapi ile de
depresyonunuzun altındaki olası nedenleri, yaşam tarzınızı da
gözden geçirecektir. Örneğin ‘Hayır’ demekte zorlandığınızı tespit
edebilir ve bunun depresyonunuzu beslediğini ve ‘Hayır’ demeniz
gerektiğini size söyler. Sizse bunu yapmayı göze alamazsınız ve
belki depresyonunuzla arasında bir bağlantı da göremeyebilirsiniz.
Sadece verilen ilaçları kullanmayı seçersiniz. Bir süre sonra biraz
düzelirsiniz. Sonra hastalık tekrarlar. İlaçlarınız değiştirilir.
Yine biraz düzelirsiniz. Ancak hastalığınız yine tekrarlar. Sanki
ilaçlar sizde zamanla etkisini yitiriyor gibidir. İlaçların sizi
kötü yaptığını zannedersiniz. İlaçlarınızı tamamen bırakırsınız ve
daha da kötü olursunuz. Şimdi olan nedir? Siz ilaçlara bağımlı
olmadınız, sadece üzerinize düşeni yapmadınız. Yani sebebi ortadan
kaldırmadınız. Benzetme ile söyleyecek olursak, sizi tifo yapan
suyu içmeye devam ettiniz. Bu yüzden ilaç kullansanız da
hastalığınız tamamen iyileşmedi. Depresyonun en etkin tedavisi
psikoterapi ve ilaç tedavisinin birlikte kullanımıdır. Bu yüzden
depresyon tedavisini, komşunuzun önerdiği bir ilaçla ya da farklı
branştan bir hekimle değil, psikiyatrınızla sürdürmeniz en doğrusu
olacaktır."
(İHA)