Depreme dinamit!
Abone olKentsel dönüşüm için geri sayım başladı.
Akşam Gazetesi'nden Çiğdem Toker'e konuşan Erdoğan
Bayraktar çok önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Bayraktar'ın önemli açıklamaları:
On gün oluyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı,
Fi Yapı'nın konut teslim taahhütlerine uymamasıyla yaşanan
mağduriyet; bu kapsamda sektör temsilcilerinin kendisini ziyaret
edeceği haberleri için aramıştım. Bayraktar'ın cevabi telefonu cuma
akşamı geldi. Şehir dışı programları nedeniyle geç dönebildiğini
belirtti.
Bu giriş, kısa süren telefon konuşmasına sığmayan sorular
nedeniyle... Aktaracaklarım, aslında yüzyüze bir görüşmeden
çıkabilecek, daha ayrıntılı bir haberin konusu. Ama sınırlı da
olsa, Bakan Bayraktar'ın iki konudaki mesajları, kitlesel boyutları
nedeniyle önemli.
İTİRAZ EDENLER GELİP ANLATSIN
Öncelik, bakanlığın bir numaralı ajandası olan kentsel
dönüşümde. Afet riski altındaki kentsel alanların dönüşüm projesi
için takvimi belli olmuş: Ekim ayı. 'Çok ses getirecek bir
başlangıç yapacağız. Ekim ayında start veriyoruz. Türkiye'nin 30 ya
da 40 değişik yerinde aynı anda yıkım başlatacağız' diyen
Bayraktar, hızla birkaç ili de sıraladı: 'İstanbul, Ankara,
İzmir, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Konya, Bolu, Van.'
'Toplumsal destekte sıkıntı yaşıyor musunuz?' soruma yanıtı:
'İnsanlar çok hevesli. Gönüllülük boyutuna geldik. Salaş,
riskli binalardan kurtulacaklarını bıkmadan anlatıyoruz. İtiraz
edenler 'kentsel değil, rantsal dönüşüm' diyenler de gelsin bana
anlatsın, kime rant sağlıyoruz bekliyorum.'
Kitlesel yer değişikliği sonuçları üzerine çalışıp çalışmadıklarını
sorduğumda ise Bakan Bayraktar, öncelikli illerde 'sosyolojik
sempozyumlar' yaptıklarını belirtti.
YIKIM MÜTEAHHİTLERİYLE ÇALIŞMA
Bayraktar'ın verdiği bilgiye göre, 'en az 30 ilde aynı anda'
gerçekleştirilecek yıkım yöntemleri üzerinde, mühendislik çalışması
yapılıyor. Yıkımda, iş makinaları ve Türkiye'nin henüz pek aşina
olmadığı dinamitle patlatma yöntemleri birlikte kullanılacak.
Patlatma yöntemiyle yıkımın felakete yol açmaması amacıyla çevresel
güvenlik testleri yapılıyor. Dinamitli yıkımın, ancak yapılaşma
yoğunluğu düşük, çevresi müsait alanlarda gerçekleştirilebileceğine
dikkat çekiliyor. Bu iş için özel sektörden hizmet satın alınacak.
Bakan Bayraktar, 'yıkım müteahhitliği' deyimini
çağrışımlarından dolayı sevmediğini, yerine başka bir kelime
aradıklarını söylüyor...
Yıkımın mali portresi henüz kesinleşmemiş. Bilanço, kullanılacak
yöntemler netleştiğinde ortaya çıkacak. Ekimde 'törenle' başlayacak
yıkımlarla ilk adımı atılacak olan kentsel dönüşümün, önce iki
yıllık acil; sonrasında da üç-beş-yedi ve 10 yıllık olmak üzere beş
aşamada tamamlanması hedefleniyor.
Fİ YAPI SORUNU BANKA KURTARMAYA BENZEMEZ
Fİ Yapı'nın; taahhüt edilmiş binlerce konutun yarım kalması,
peşpeşe icra takipleriyle başlayan sıkıntıda, mağdurları
rahatlatacak bir çözüm sağlanıp sağlanmayacağı halen belirsiz.
Bayraktar'a konut sektörü temsilcilerinin, kendisini ziyaret
edeceği haberlerini sordum: 'Ben de sağdan soldan
duydum. Ama beni arayan yok. Kimse
gelmedi' dedi.
'Yanlış iş yapan, kim olursa olsun, hem kendisini hem
başkalarını sıkıntıya sokar' diyen Bakan, Fi Yapı'nın yol
açtığı mağduriyet konusunda net: 'Bu iş borç-alacak
meselesi. Devlet olarak sorumluluk alanlarımız belli. Yaptığı
binalar depreme dayanıklı değilse, imara aykırıysa, ruhsatında
problem varsa, o zaman denetim sorumluluğumuz var. Bu iş,
bankaların batışındaki TMSF gibi bir konu değil.'
Fi Yapı'nın, Van depreminde 500 konut hibe edeceği haberlerini
anımsattım: 'Biz o vaadi duymazlıktan geldik' dedi. Ve ekledi:
'Yine de çözeceğim diyorsa, kimsenin hevesini kırmak
istemem.'
BİZİM SUNSET PARKIMIZ
Roman, okurundan tam dikkat, yoğunlaşma ve uzun saatler talep eder.
Galiba bu nedenle; 'tekrar okuma isteği
uyandırması' bir romanı iyi kılan nitelikler arasında
sayılıyor.
Fi Yapı vakası vesile oldu. Paul Auster'ın 'Sunset Park'ı sırf bu
özelliğiyle dahi 'iyi roman'ın hakkını veriyor. Okuyanı bilir;
'Sunset Park', 2008 mortgage krizinde gelişen bir
aşk hikayesini anlatır. Kriz fonda görünür ama kriz dinamikleri, o
aşkın bütün aşamalarını belirler. Bir yandan Miles ile Pilar'ın
aşkını; bir yandan da ruhları yaralı, kira ödeyemeyecek kadar
yoksul, birbirine tutunmaya çalışan arkadaşların krizle başa çıkma
savaşını izleriz.
Sunset Park'ı ikinci kez okurken; roman denilen türün, günlük hayat
kılcallarına girebildiği ölçüde sarsıcı ve dönüştürücü olduğunu bir
kez daha hissettim.