Depremden önce SMS'li uyarı!
Abone olJaponya'da yaşanan deprem ve tsunami felaketi erken uyarı sistemini devreye soktu. Vatandaşlar olası bir depremde, SMS'le uyarılacak!
Tokyo Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsünde misafir
öğretim görevlisi olan Yrd. Doç. Dr. Serdar Küyük, Japonya'da
deprem erken uyarı sistemi hakkında bilgi verdi.
Küyük AA muhabirine telefonda yaptığı açıklamada, deprem erken
uyarı sistemlerinin son 20 yıldan bu yana yayılmaya başladığını
belirterek, deprem dalgalarının P (öncül) ve S (ikincil) dalgalar
şeklinde ikiye ayrıldığını kaydetti.
Bu iki dalga biçiminin sismolojinin en temel kavramları olduğuna
vurgu yapan Küyük, öncül dalgaların ortalama hızının 6 ila 8
kilometre/saniye, ikincil dalgalarında 3 ila 4 kilometre/saniye
hızla ilerlediğini vurguladı. Küyük, dalga hızlarının sesten çok
daha hızlı ilerlediğine dikkati çekerek, bu dalgalardan öncül olan
P dalgalarının verdiği bilgiler sayesinde arkasından gelecek yıkıcı
S dalgalarının büyüklüğü hakkında bilgi edinebildiklerini anlattı.
Erken uyarı sisteminde temel kavramın, deprem istasyonunun depremin
oluştuğu yere yakınlığıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Küyük,
istasyon depremin oluştuğu yere ne kadar yakın olursa, verinin o
kadar hızlı olacağını ve iç kesimlere de verinin o kadar hızlı
ulaşacağını kaydetti.
Küyük, erken uyarı sisteminin saniyeler bazında uyarı verebildiğini
belirterek, sürenin kısa olduğunun düşünebileceğini ancak 20
saniyelik bir erken uyarıda ameliyattaki doktorun hastanın ve
kendisinin güvenliğini ya da hızlı trenlerin yavaşlatılması ve
durma konumuna geçmesi gibi birçok önlemin alınabileceğini
anlattı.
"TOKYO'YA UYARI 50 SANİYE ÖNCE ULAŞTI"
Japonya'da birçok fabrikanın kendini kapatarak, ya da şehirlerde
elektrik ve gazın kesilmesi gibi birçok önlemin alınabildiğini
söyleyen Küyük, bu sayede en azından milyarlarca dolarlık
zararların milyon dolarlara inebileceğini ve bu sistemin Japonya'da
kullanıldığını aktardı. Küyük, Japonya Meteoroloji Ajansının
verilerine göre Sendai depreminde de Sendai şehrinin 17 saniye önce
uyarıldığını ve bu sayede "Tokyo'ya uyarının 50 saniye önceden
ulaştığını" kaydetti. Deprem kaynağında oluştuktan 8.6 saniye sonra
meteoroloji ajansının bu bilgiyi toplumla paylaştığını kaydeden
Küyük, "Japonya Meteoroloji Ajansının verilerine göre deprem erken
uyarı sisteminin çalıştığını söyleyebiliriz" diye konuştu. Küyük,
deprem erken uyarı sisteminin 2007 yılından itibaren ajans
tarafından toplumla paylaşılmaya başladığını, öncesinde kısıtlı
sayıda kullanıcı ile paylaşılarak test edildiğini anlattı.
DEPREMİN OLACAĞI HALKA ÖNCEDEN SMS'LE
BİLDİRİLİYOR
Ajansın sağladığı verdiği bilgileri işlemek için bir alıcıya sahip
olunması gerektiğini kaydeden Küyük, Japonya'da bir GSM
operatörünün de bu vericiyi alarak ajanstan gelen verileri alarak
halka ücretsiz aktardığını belirtti. Küyük, bundan önce birçok
depremde kısa mesaj yoluyla Japonya'da kamuoyunun uyarıldığını
ancak bu depremde halka ulaşmadığını kaydetti. Japonya'da Şinkansen
olarak adlandırılan hızlı trenlerin de kendine has bir erken uyarı
sistemi olduğunu belirten Küyük, hızlı trenlerin raylara ve deniz
kıyısına döşenen kendi sistemleriyle, meteoroloji ajansının
verilerini de kullanarak trenleri uyardığını anlattı. Küyük,
Japonya'daki Şinkansenlerin çok yüksek hızda hareket ettiğini ve
durması için 3 dakikaya ihtiyacı olduğunu belirterek, erken uyarı
sistemi sayesinde tamamen durmalarına vakit olmasa bile hızını
yavaşlatmaya başlatarak birçok can ve mal kaybını önleyeceğini
vurguladı. Depremin odak noktası ile ilgili çalışmaların çok önemli
olduğuna işaret eden Küyük, jeofizik çalışmaların da çok önemli
olduğuna dikkati çekti. "Bu depremle altyapının önemi daha da
anlaşıldı" diyen Küyük, Japonya'da üst yapıların sağlam olduğunu,
"iş depremden sonraki afetin azaltılmasına gelindiğinde, yardımın
altyapı sayesinde ulaştırıldığını" kaydetti
"SANTRAL DAYANDI, EK DESTEK ÜNİTELERİ
DAYANAMADI"
Fukuşima Nükleer santralinin neden depreme aynı ölçüde
dayanamadığının sorulması üzerine Küyük, "santralin yapısal
elemanlarıyla, yapısal olarak depremi başarıyla atlattığını"
belirterek, santrali destekleyen ek destek ünitelerinin deprem ve
tsunamiye karşı yeterince dayanıklı olmadığını kaydetti. Küyük, bu
durumun da şu anda Japonya'daki en sıcak gündem olduğunu
kaydederek, ülkede bu ek destek ünitelerinin binalara neden
yeterince angaje edilemediğinin tartışıldığını vurguladı. Bundan
sonra dünyada yapılacak nükleer santraller açısından da bu anlamda
bir ders çıktığını ifade eden Küyük, nükleer tesislerin tek başına
bir yapı olmadığını ve onu destekleyen ünitelerin de aynı ölçüde
sağlam olması gerektiğini, bu bağlamda yeni dizaynlar çıkmasını
beklediğini söyledi.
"TSUNAMİ BEKLENİYORDU"
Küyük, soru üzerine, "Tsunami ile ilgili açık seçik yazılmış bir
öngörünün olduğunu" belirterek, bu konuda yazılan akademik makaleye
göre, bu çapta bir tsunaminin Sendai bölgesinde 800'lü yılların
sonunda kıyıdan 2-3 kilometre girdiğinin görüldüğünü anlattı.
Eldeki verilere göre böyle bir tsunaminin tekerrür aralığının 850
ila 1100 yıl arasında olduğunu belirten Küyük, 1100 yıl önce olan
aynı çapta bir tsunaminin Japonya'yı vurduğunu kaydetti. Küyük,
binaların da dizayn edilirken deprem tekerrür aralığı 475 yılın
dikkate alındığını ve bir betonarme binanın ömrünün 50 yıl olduğunu
belirtti. Bin yılda bir gelecek depreme karşı bina inşasının
yapılabileceğini ve çok maliyetli olacağını kaydeden Küyük,
kimsenin de 2 metrelik kolonlarında arasında oturmak istemeyeceğini
söyledi. Küyük, her şeye rağmen Japonya'daki depremin inşaat
mühendisliği perspektifinden başarıyla bu depremi atlattığını ve
şehirlerdeki binaların yapısal olarak zarar görmediğini hatırlattı.
Japonya'daki şehirleşmenin Türkiye için örnek olabilecek bir
noktada olduğunu da vurguladı. Küyük, AA muhabirinin depreme hazır
olan bir ülkenin tsunamiye hazır olup olmadığının sorulması
üzerine, ülkede tsunami ile ilgili önlemlerin alındığını hatta
sahil şeridinde bazı köylerde 10 metrelik duvarların olduğunu
kaydetti. Birçok bölgede duvarların yanı sıra dalga kıranların
olduğunu ifade eden Küyük, tsunaminin maksimum ölçülen verisinin 7
metre olduğunu ancak tsunaminin vurduğu bir bölgede yerden 10
metrelik bir duvar olduğunu söyleyerek, "Bu, dalga 10 metreyi
geçmiş demektir" şeklinde konuştu. Küyük, bu köylerde bile
betonarme yapıların ayakta kaldığının görüldüğünü ve dalgaların
sürüklediği evlerin ağırlıklı olarak temelleri çok derin olmayan
klasik Japon evleri olduğunu sözlerine ekledi.