Depremde su yalıtımının önemi
Abone olTürkiye’nin gündemini son haftalarda en fazla meşgul eden konulardan biri yine deprem oldu.
Marmara Bölgesi, 20 ve 24 Ekim tarihlerinde, önce merkez
üssü Manyas ve daha sonra Gemlik Körfezi olan 5.2 büyüklüğündeki
iki depremle sarsıldı. “Şiddetlice” sınıfına giren ve İstanbul’da
da hissedilen depremlerin ardından, 17 Ağustos depreminden sonra
tetiklenen tartışmalar yeniden alevlendi. Uzmanlar arasında da
henüz fikir birliğine varılamamasına rağmen, yaygın görüş meydana
gelen depremlerin büyük Marmara depreminin öncüsü olmasa da ayak
sesleri olduğu.
Türkiye, bundan yedi yıl önce 17 Ağustos gecesi yaşanan deprem
felaketi ile büyük yaralar aldı. Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün
verilerine göre; 17 bin 480 kişinin yaşamını yitirdiği, yaklaşık 44
bin kişinin yaralandığı deprem, ekonomide de dev bir hasara yol
açtı. Deprem dolaylı etkileri ile birlikte yedi yılda Türkiye'ye
8.5 milyar dolara mâl oldu. Ancak “tüm bu yaşananlardan ne kadar
ders aldık” sorusunu sorduğumuzda, ne yazık ki alacağımız yanıt bir
sonraki depremde çok daha az kayıp olacağının kanıtı olamıyor.
Dünyanın en büyük deprem felaketlerinden biri olan 17 Ağustos
Marmara depreminden sonra yeni inşa edilen binaların, depreme karşı
daha dayanıklı olması için bazı önlemler alındı. Peki ya mevcut
binalar… 2005 yılında 11 ilçede hayata geçirilen, İstanbul Afet ve
Kentsel Dönüşüm Projesi’ne göre, beklenen depremde yıkılması
muhtemel 26 bin 71 bina bulunuyor. Ancak “tespit edilen bu
binaların yıkımına başlandı mı”, “halkı bilgilendirmek için gerekli
çalışmalar yapıldı mı” gibi sorular şimdilik yanıtsız kalıyor.
Depreme karşı alınması gereken önlemler içerisindeki en önemli
konulardan birinin su yalıtımı olduğu da hâlâ göz ardı edilmeye
devam ediliyor. Oysa su yalıtımı sayesinde binalar hem yağışın hem
de zemin suyu ve rutubetin zararlı etkilerinden korunabiliyor.
Binalarımıza nüfuz eden su, yapımızın taşıyıcı kısımlarında yer
alan demirlerin paslanmasına ve taşıma kapasitesinin düşmesine yol
açıyor. Su, betonun çürümesine ve çatlamasına neden oluyor. Su
yalıtımı ile yapı, başlangıç aşamasında tasarlandığı taşıma
kapasitesini zamanla kaybetmiyor. Su yalıtımı yapılmış bu uzun
ömürlü ve dayanıklı yapılar sayesinde depremlerde can ve mal
kaybının azalması sağlanıyor.
Deprem hasarı açısından dünya dördüncüsü olan Türkiye, deprem
sıklığı bakımından da dünyada 6. sırada yer alıyor. Oysa bina
maliyetinin sadece yüzde 3’ü tutarındaki su yalıtımı uygulaması ile
depremin yıkıcı etkilerini en aza indirmek ve uzun ömürlü,
dayanıklı binalarda güvenle oturmak mümkün. Ayrıca su yalıtımı
uygulaması inşaat süresini sadece birkaç gün uzatıyor. Halen
kullanılan binalarda gerçekleştirilecek su yalıtımı da uygulama
yöntemine göre birkaç gün gibi kısa bir sürede bitiriliyor.
Uzmanlar ise İstanbul’da beklenen 7.5 büyüklüğündeki deprem
sonucunda 70 bin ölü, 120 bin ağır yaralı olacağını, 50 bin binanın
ağır hasara uğrayacağını ve 30 milyar dolar ekonomik kayıp
olacağını belirtiyor. Ancak su yalıtımı da dâhil olmak üzere
gerekli önlemlerin alınmıyor olması nedeniyle, Marmara’nın olası
bir deprem felaketi ile nasıl başa çıkacağı akıllarda soru işareti
olarak kalıyor…