Deprem ile ilgili sarsıcı açıklamalar
Abone olAKUT Yönetim Kurulu Başkanı Nasuh Mahruki'den sarsıcı açıklamalar. Mahruki, muhtemel bir İstanbul Depremi'nde olabilecek felaketleri tüm ayrıntılarıyla anlattı.
17 Ağustos Marmara ve 12 Kasım Düzce depremlerinin ardından
yaptığı kurtarma çalışmalarıyla ön plana çıkan Nasuh Mahruki'den
sarsıcı senaryo... Mahruki, İstanbul'un karşılaşacağı muhtemel bir
depremde 70 bin enkaz beklendiğini söylerek şöyle devam etti: "70
bin enkazla Türk Silahlı Kuvvetleri bile başa çıkamaz.
Arama-kurtarma için bu kadar büyük güçlü bir ordu besleyemezsiniz."
Mynet Özel'in konuğu olan AKUT Yönetim Kurulu Başkanı Nasuh
Mahruki, Özlem Ulueren'in sorularını yanıtladı. Röportajın tamamını
yayınlıyoruz. Mynet Özel'in bu haftaki konuğu AKUT Yönetim Kurulu
Başkanı Nasuh Mahruki. Mahruki ile AKUT'un projelerini, Türkiye'nin
afetlere karşı hazırlığını konuştuk Öncelikle AKUT Anadolu TIR'ıyla
ilgili bilgi alarak başlayalım Nasuh Mahruki: KUT Anadolu TIR'ı şu
anda yollarda. Projenin adı "Bir nefes için AKUT Anadolu ile
kucaklaşıyor" Beni çok heyecanlandıran bir proje. Proje üzerinde
bir yıl çalıştık ve kurguladık. Projenin ana amacı, toplumun
afetler konusunda bilinçlendirilmesini sağlamak. Çünkü çağdaş
ülkelerde afet planlaması dört aşamalı bir model üzerine kuruluyor.
Önlemler, hazırlık, müdahale ve iyileştirme. Afet planlamasının en
önemli noktası tabiki önlemler. Yani bir problemin ortaya çıkmasını
engellemek. Veya engellenemiyorsa da, ortaya çıktığı takdirde
zararı en aza indirmek için alınması gereken tedbirler. Eğer
kuvvetli bir önlem çalışması yaparsanız, müdahale aşamasında da
size çok daha az iş düşecektir. Böylece iyileştirme bölümünde de o
kadar az masraf ve kayıbınız olacaktır. İşin en önemli kısmı önlem.
Biz de toplumun dikkatini çekmek ve bu konuda Türkiye'nin dört bir
tarafındaki vatandaşlara tek tek ulaşıp, 'Bakın eğer siz
bulunduğunuz bölgeyle alakalı yaşanabilecek afet veya benzeri başka
olaylarla ilgili önlemleri alırsanız, bunlar gerçekleştiği takdirde
uğrayacağınız zarar da o kadar az olacaktır' anlamında mesajları
aktarmaya çalışıyoruz. Bununla ilgili 80-100 sayfalık bir kitapçık
hazırladık. "AKUT'la afete hazırlık" adı altında bir kitapçık ve
bütün Türkiye'ye dağıtıyoruz. 23 dakikalık bir eğitim filmimiz de
var. Bu eğitim filmini her akşam gittiğimiz illerde, TIR'ımızda
gösteriyoruz. Bununla alakalı deprem öncesi, sırası ve sonrası
doğru davranış şekilleriyle ilgili seminerlerimiz devam ediyor.
TIR'ın içinde AKUT'un bugüne kadar gerçekleştirdiği 185
arama-kurtarma görevinden seçtiğimiz 45 fotoğraf var. Sonuçta çok
kapsamlı, çok boyutlu bir proje. Ayrıca AKUT tıp biriminin yıllar
içinde çok ciddi bir birikimi oldu. Ambulans TIR'la birlikte
gidiyor. Toplumda çok yaygın olan ama pek bilinmeyen kronik aciğer
hastalığı ve astım konusunda da gidilen illerde tarama yapılıyor.
Her ikisi de solunum yolu hastalığı ve ölümlere yol açıyor. İsteyen
vatandaşlarla kendisinde endişe duyanlara bu testleri uygulayıp,
bir problemi var mı, yok mu? diye teşhise dönük bir çalışma
sürdürüyoruz. Peki AKUT TIR'ıyla yaptığınız geziler boyunca
gözlemleriniz neler? Türk halkı afetler konusunda bilinçli mi?
Nasuh Mahruki: Maalesef hayır. Çünkü bu konuda Türkiye'de hiç
kimse, yatırım yapmamış. Bu bilgiler hiçbir zaman konuşulmamış ve
paylaşılmamış. Köyler dere yataklarına kurulmuş. Birinci derece
deprem bölgesine Türkiye'de neredeyse bütün ağır sanayi yatırımı
kurgulamış. (17 Ağustos depreminde bunlar ortaya çıktı) Marmara
Bölgesi gibi Türkiye'nin entellektüel gücünü barındırdığı yerde
durum buysa, Anadolu'yu siz düşünün. Dolayısıyla bu konuda çok
yetersiziz. Buna dikkat çekmek için biz bu projeyi başlattık. AKUT
bildiğiniz gibi bir müdahale takımı. Arama-kurtarma çalışmaları
yapar. İşi, kaza-bela başa geldikten sonra devreye girmektir. Bunun
yanı sıra toplumu bilgilendirmek de bizim sorumluluğumuz. Biz
düşündük, eğer bu toplum bu konular hakkında ne kadar bilgi sahibi
olursa, bize ve bizim gibilere o kadar az ihtiyaç duyar.
Dolayısıyla önce bu önlem aşamasına dikkat çekmek lazım diye bu
projeyi başlattık. Hangi konularda vatandaşlara bilgi veriyorsunuz?
Nasuh Mahruki: Hazırladığımız kitapçıkta kitle imha silahları bile
var. Biz bu coğrafyada yaşıyorsak, bunları öğrenmek zorundayız.
Beğenelim veya beğenmeyelim buranın kuralları bunlar. Depremler,
seller, meteorolojik afetler, yangınlar pek çok konu bunun içinde.
Bunlarla ilgili doğru bir zarar azaltma çalışması yapılırsa, yani
afet meydana gelmeden önce tedbir alınırsa, zararı azaltabiliriz.
Bu çalışma planlı ve doğru bir şekilde yapılırsa, orta ve uzun
vadede Türkiye büyük kazanç elde eder. Çok büyük bir afet
maliyetinden kurtarır kendisini. Öncelikle bulunduğunuz bölgenin
bir risk haritasını çıkarmalıyız. Yani neyle karşı karşıyasınız ve
karşılaşma olasılığınız var. Bingöl'de kardan kapanan yollarda 55
kişiyi kurtardık. Antalya'daki sellerde 43 kişiyi kurtardık.
Karşınızdaki problemi doğru tanımlamanız gerekiyor. Daha sonra
bunun çözümünü bulacaksınız. Problem yaşandığında "ne yaparız" diye
değil, problem yaşanmadan önce "ne gibi önlemler alabilirim" diye
bakmamız lazım. Biz AKUT olarak bu konuda üzerimize düşeni
yapıyoruz. Bakın, Japonya'da çok şiddetli depremler oluyor, bir
kişi ölmüyor. Çünkü bu bir kader değil... Deprem sonuçta sıradan
bir doğa olayı, yağmur gibi, dolu gibi, rüzgar gibi... Ama yerleşim
yerlerinde yaşandığında ve buna uygun yapılmamış yerleşim yerinde
bulunuyorsanız o zaman afete dönüşüyor. AKUT'un tek başına böyle
bir çalışma yapması yeterli mi? Nasuh Mahruki: Tabi ki mümkün
değil. AKUT nasıl yetişsin. AKUT bir sivil toplum örgütü sonuçta.
Ancak bu bir adımdır ve buna benzer adımların ülkedeki bütün
gruplar tarafından yapılması lazımdır. Medya, televizyon, radyo,
gazete ve internet çok büyük bir güç aslında. Bu kanallar
kullanılabilir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim bazlı
çalışmalar yapılabilir. Bu sonuçta topyekün hareket edilmesi
gereken bir çalışma. Her grubun, her kurumun da üzerine düşeni
yapması gerekiyor. Bu herhangi bir alt kimlik grubuna indirgenecek
bir problem değil. Bu coğrafyada yaşayan bütün vatandaşları
ilgilendiren bir problem. Bundan dolayı da her kurum ve kuruluşun
üzerine düşeni yapması lazım, bunun içine hükümet de giriyor, asker
de giriyor. Yani 50 yıl boyunca yapmadığımızı yapacağız. Siz genel
afetlerle ilgili bilgilendirme yapıyorsunuz ama beklenen İstanbul
depremi için özel bir çalışmanız olacak mı? Nasuh Mahruki: Bu bizim
ölçeğimizi aşan bir konu. Bu konuyla ilgili çalışmaları mülki idari
amirlikleri yapıyor. Bu konuda çok yol alındı. Biz bu çalışmaları
tabi ki destekliyoruz ama AKUT'un sınırlarının çok ötesinde bir
durum. Çünkü bu birtakım yetkiler ve sorumluluklarla yapılacak bir
çalışma. Bu da ancak bürokrasiyle yapabilir. Burada anlamamız
gereken nokta şu; 50 yıl boyunca, bu ülkede, bu konuyu hiçbir kurum
ve kuruluş değinmemiş. Ve bunu da bir anda çözmek o kadar kolay
değil. Bir hükümetin, bir belediye başkanının görev süresinde
çözümlenmesi mümkün değil. Dolayısıyla uzun soluklu ve orta vadeli
bir devlet politikası uygulanması gerekiyor. Bizim kendi
imkanlarımızla yapabileceğimiz bu kadar. Peki depremin beklendiği
bölgelerde özel bir eğitim vermeyi planlıyor musunuz? Nasuh
Mahruki: Biz zaten sürekli eğitim veriyoruz. Bugüne kadar binlerce
insana eğitim verdik. 60 binin üzerinde insana seminer verdik. Ama
müdahale aşamasına bu kadar yatırım yapmak doğru değil.
Kaynaklarımızı önlem aşamasına ayırmalıyız. Binaları sağlam
yapmamız lazım, bu açık ve net bir konu. Dolayısıyla önce önlem
alınacak. Siz önleminizi almadığınız takdirde kitlesel bir afete
dönüşen bir konuyu nasıl çözebilirsiniz. Olası bir depremde 70 bin
enkazdan bahsediliyor. 70 bin enkazla Türk Silahlı Kuvvetleri bile
başa çıkamaz. Arama-kurtarma için bu kadar büyük güçlü bir ordu
besleyemezsiniz. Bu işin sırrı; önce binanın yıkılmasını
engelleyeceksiniz. Binanın yıkılmasını engellemediğiniz takdirde,
yıkıcı bir deprem geldiğinde oradaki olay bir kitlesel afete
dönüşecektir. O sürece getirmeyeceksiniz. Dolayısıyla önlem
alacaksınız. Önlem almak diyorsunuz ama insanların yapacakları
başka bir şey yok mu? Nasuh Mahruki: İnsanlar önlem alınmasını
talep edecekler. Nasıl yapacaklar bunları? Örneğin okullar,
hastaneler, belediye, valilik.. Bu tür yapıların hiçbir şart
altında yıkılmaması lazım. Viyadükler, köprüler, tüneller, ana
arterler, ulaşım kanalları... Bunların hiçbir şart alında, bomba
patlasa bile yıkılmaması gerekir. Çünkü siz bütün sisteminizi
onların üzerine kurgulamış durumdasınız. Dolasıyla öncelikle bu
önlem aşamasında birinci öncelik olarak tanımlanacak bu tür
yerlerin kontrol edilmesi, güçlendirilmesi, güçlendirilemeyecek
durumdaysa boşaltılması, gerekiyorsa yıkılması, başka bir yere
taşınması gibi kararlar var. Bunlar çok radikal kararlar. Kararları
vermek çok kolay değil. Ama bu kararı vermeyip de, 'Biz onu
yıkmayıp, 1000 kişilik arama-kurtarma ekibi yetiştiriyoruz' demeyi
ben kabul etmiyorum. Bunu yapmadığınız takdirde, istediğiniz kadar
arama-kurtarma ekibi kurun. Bu problemi sadece sonundan çözmek
olur. Ben bunu bir arama-kurtarma ekibi başkanı olarak söylüyorum.
Önemli olan bizlere iş bırakmamaktır. Bu zamanla yapılacak bir
şeydir. Bunun 2-3 senede yapılacağını hayal etmek de doğru değil.
Bunun için belki 30 yıllık bir eylem planı çıkaracaksınız. Süratli
bir şekilde bu dönüşümü gerçekleştireceksiniz. Çünkü yaratmadığımız
takdirde, o korkulan, beklenen afet sonucunda kendi kendine bu iş
olacak. Aynen 17 Ağustos'ta olduğu gibi. Bunlar yapılması
gerekenler. Peki bireysel olarak neler yapmalı? Nasuh Mahruki:
Öncelikle sağlam bir binada oturmaları lazım. Bina zaten sağlam
değilse, kişinin kafasına yıkılacaksa, bu durumda yapacaklarınız da
çok sınırlı kalıyor. Ağırlık merkezi düşük, sağlam yapılı objelerin
etrafında kalmak gerekiyor. Çünkü eğer tavan çökerse, üst katlar
komple aşağıya inerse, yapının içinde birtakım boşluklar
oluşacaktır. Bu boşluklarda kalmaya çalışmalıyız. Örneğin, bulaşık
makinesi, çamaşır makinesi, banyo... Bugüne kadar yapılan
çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Nasuh Mahruki: Çok iyi niyetle
ve çok büyük çalışmalar yapılıyor. Ama bu problemi çözmeye yeter mi
derseniz yetmez. 50 sene boyunca Türkiye'de kimse işini yapmamış.
Yani bu konuda çalışması yapması gerekenleri kastediyorum.
Dolayısıyla bu 50 yıllık boşvermişliği bir kaç senede çözmemiz
mümkün değil. Ama 15-20 yılda çözersiniz. Bu da 15-20 yıllık bir
projeksiyonla hareket etmemizi gerektiriyor. Tamam şu anda yanlış,
olmamamız gereken bir yerdeyiz. Ama bundan kurtuluş var. Buradan
çıkabilmemiz için el birliğiyle yürek birliğiyle hareket etmemiz
gerekiyor. Başbakan da, muhtar da, vatandaş da üzerine düşeni
yapacak. Seçimlerden önce yine vatandaşlar kaçak katları çıktılar.
Vatandaşlar bu bilince ulaşmadıktan sonra sistemin de kendisini
koruması çok zor. Yani sistem bunlara izin vermeyecek. Ama vatandaş
da bunu talep etmeyecek. Önlem, önlem, önlem. Başka bir çaresi yok.
Aksi halde zarardan ne kurtarabiliriz diye bakarız ki, ben bunun
doğru bir çözüm olduğuna inanmıyorum. Arama-kurtarma çalışmalarının
da faydasını gözardı etmemek lazım. En son Konya'daki Zümrüt
apartmanının enkazında arama-kurtarmanın yararlarını gördük. Ancak
orada da ekipler arasında gerginlikler yaşandı. Nasıl bir
koordinasyon sağlanmalı? Nasuh Mahruki: Koordinasyonu normalde
mülki idari amiri sağlar. Konya'da koordinasyondan çok, bilgiden
kaynaklanan bir sorun yaşandı. AKUT, 9 yıldan bu yana Türkiye'de
oradan oraya koşturan bir ekip. Bugüne kadar 185 arama-kurtarma
operasyonumuz var, bunun 18'i göçük, deprem gibi afetler. Ben kaç
enkaza girdiğimi unuttum. Bu bir deneyim meselesi. Karşınızdaki
problemi nasıl çözeceğinize ilişkin bir deneyim sahibi oluyorsunuz.
Türkiye'de kimsenin haberi yokken biz 3 kişiyi Amerika'ya gönderip,
bu konuda eğitim aldırdık. Bugün biz bu eğitimleri her yere
veriyoruz. Bu ölçekte bir bakış açısıyla, amatör bir bakış açısını
birbirine karıştırmamak lazım. Konya'daki olayda 350-400
arama-kurtarma timi vardı. Hepsi son derece iyi niyetli insanlar,
hepsi birer fedakar ve hepsi birer kahraman gibi çalıştılar. Büyük
emek koydular ortaya. Ama bu yetmez. Önce yaptığın işi bileceksin.
Çalışkanlık iyi birşeydir, ama bilgi ve bilinç yoksa, çalışkanlık
fayda yerine zarar bile verebilir. Konya'da iş bu noktaya geldi.
Biz hemen durdurmaya çalıştık. Aşağıda canlı varken enkaza makine
sokmak istemedik. Biz durduramayınca da, o zaman dedik ki, "Biz bu
fotoğrafta yer almayız. Bu yanlış bir uygulama. Biz asla böyle bir
yanlışın bir parçası olmayız." Biz bugüne kadar yaptığımız 185
arama-kurtarma çalışmasında '0' hata ile çalıştık. Ne bize birşey
oldu, ne de kurtarmaya çalıştığımız kişilere. Çünkü son derece
dikkatli hareket ediyoruz. Konya'daki olayda koordine olunamadı,
büyük bir olay olduğunda nasıl koordine olunacak? Nasuh Mahruki:
Kriz masası olacağı için herkes görevini hemen öğrenecektir.
Koordinasyondan yana benim çok büyük bir endişem yok. Burada asıl
söylemeye çalıştığım, bu koordinasyona gerek olmamasını
sağlamalıyız. Bu süreci başında çözmediğimiz takdirde, bina
yıkıldıktan sonra ne yapsak boş. Bakın Adapazarı depremi bundan 30
yıl önce yine yaşanmış ve aynı yerler daha önce de yerle bir olmuş.
Hatta bir çınar ağacından bahsediyorlar. Bu çınar budanmasın, bu
ağacı görenler depremi hatırlasınlar ve aynı hataları yapmasınlar
diye. Ama hemen unutulmuş. Unutmamalıyız. Özlem Ulueren
söylesi@mynet.com