Deprem faşistleri

Sizi deprem değil, bu nefret öldürür.

Veyis ATEŞ veyis@internethaber.com

Bu ülkenin toplumsal vicdanını yansıttığını asla düşünmediğim bir televizyon sunucusunun “Enkaz altında yardım bekleyen eller, aynı zamanda askere polise taş atan eller” sözleri bazı kesimlerin hoşuna gitmiş.

Sosyal medyadan ve internet ortamındaki haber altı yorumlardan anladığım bu.

Diyelim ki…

Bir yakınınızı kaybettiniz.

Mevta babanız olsun.

Eviniz cenaze evi.

Acınız büyük.

Babanızı da tanıyan biri taziyeye geliyor ve size şöyle bir cümle kuruyor.

“Baban çok yalancı bir adamdı. Ama yine de başın sağolsun.”

Bu gerçeği biliyor olsanız, kabul de etseniz, babanız gerçekten de çevresinde bu yönüyle maruf biri olsa bile…

Zaman, mekân, kelam ilkesi gereğince bu laf doğru bir laf mıdır?

Sunucunun yaptığı da bundan farklı değil.

Vatansever, yardımsever, çiçekböceksever, herşeyisever…

İnsansever olmadıktan sonra neyi seversen sev.

Doğrusu...

Yyazıyla ilgili araştırmalarımı yaparken sunucunun sözlerine verilen olumsuz tepkinin çoğunlukta olacağını sanmıştım.

Yanıldım.

Neyse ki…

Bir taksicinin sessizce ceketini çıkarıp yardım kolisine koyması…

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Türkiye’nin dört bir yanından gelen yardımlarda kardeş kokusu, kardeş selamı var.” sözleri…

Kürt babanın enkaz altında kalan karısı ve dört aylık çocuğu için haykırışları karşısında gözyaşlarını tutamayanların çokluğu…

“O kadar da değil” dedirtiyor insana.

Deprem en güzel ders, en güzel fırsat.

Enkaz altında ne “operasyon” ne de “silahlı mücadele” gerçekleştirebilirsiniz.

Silah bırakmak için bundan daha güzel bir zamanlama olamaz.

En katı yüreğe sahip insan bile bu afet karşısında aciz kalır.

Sesimi duyan var mı?” sorusu bütün öfkeleri cevapsız bırakan bir sorudur.

Buna rağmen “deprem faşistliği” yapanlar!

Sizi deprem değil, bu nefret öldürür.