DEP'liler suskunluk aşamasında
Abone olEski DEP'li vekiller cezaevinden çıkar çıkmaz yürüttüğü yoğun etkinlikler sonrasında edindikleri izlenimi ve Kürt sorununun çözüm önerileri konusunda açıklama yaptı.
Arkadaşları adına ortak açıklamayı okuyan Orhan Doğan, asker ve polise serinkanlılıkları için teşekkür etti. Hükümetin "çeşitli direnç noktaları" karşısında yaşadıkları bazı zorlukları gördüklerini anlatan Doğan, "Ancak aşılamaz olmadıklarına inanmaktayız. Önemli olan Türkiye'nin coğrafi bütünlüğü korunarak, üniter yapısı korunarak, birlik ruhu içinde Kürt sorununu demokratik çözüm zeminine çekmek ve barışçıl çözmektir" dedi. Orhan Doğan, Or-An sitesindeki evinin önündeki bahçede bir basın açıklaması yaptı. Leyla Zana, Hatip Dicle ve Selim sadak'ın da imzalarının bulunduğu açıklamayı okuduktan sonra Doğan, "Genel af çağırınız Öcalan'ı da kapsıyor mu? Sorusu üzerine, "Sizleri çok seviyoruz ama sorularınızı yanıtlamayacağım" diyerek evine gitti. 9 Haziran'da tutuksuz yargılanmak üzere salıverildikten sonra yürüttükleri etkinlikler hakkında genel bilgi veren Doğan, "Dokunulmazlıklarımızın kaldırılma sürecinden salıverildiğimiz güne kadar sürgelen hapislik yıllarımızın siyasal belirleyenleri ve aktörleri de dahil olmak üzere hiçbir birey, parti ve kuruma karşı tepkili, öfkeli ya da kırgın değiliz" dedi. Kayıp yılları; demokrasi, barış ve özgürlük adına ödenmesi gereken bir bedel olarak algıladıklarını ve bu bedelin Türkiye'nin demokratikleşmesine katkıda bulunduğuna inandıklarını açıklayan Doğan, gezileri boyunca kendilerine destek olan tüm kesimlere teşekkür etti. Doğan'ın, "etkinliklerini oldukça sağduyulu, serinkanlı ve hoşgörülü yaklaşan askeri güvenlik güçleri ile emniyet teşkilatına da çok sıcak duygularla teşükkür etmesi" dikkat çekti. Gezi ve gözlemlerine ilişkin değerlendirmeler ile somut çözüm projelerini, hükümet yetkilileri STÖ'ler ve ilgili kurum, kuruluşlara sunarak demokratik kamuoyunun tartışmasına açmak istediklerini vurgulayan Doğan, "Bu aşamada kamuoyunun beklenti ve özlemlerini kısa başlıklar halinde değerlendirmek gerekirse" diyerek şöyle konuştu: HÜKÜMETE CESUR OLMA DAVETİ "-Bölge insanı, ülkemizin bölünmesine asla izin vermeyecek kadar birlik bilincini geliştirerek içselleştirmiştir. -Sorunların çözüm dilinin şiddet ve silah değil, uzlaşı, diyalog ve demokratik katılım olduğuna inanmakta, çatışma istememekte ve tümden silahsızlanma sağlanarak, demokratik mücadele kanallarını açılmasını beklemektedir. Barışa hizmet eden herkesin önündeki engeller kaldırılarak, sürece katkısının sağlanmasını istemektedir. -Etkin, dinsel ve bölgesel milliyetçiliği reddetmekte, milliyetçilikten beslenen siyaseti onaylamamakta ve Türkiyeli üstkimliğinde tanımlanacak anayasal vatandaşlığın, özgür ve eşit yurttaş yaratacağına inanmakta ve buna destek vermektedir. -AB ile ilişkiler bağlamında atılan demokratik adımlara -yetersizliklere rağmen- destek vermekte ve hükümeti zaman içinde atılacak demokratikleşme adımlarında cesur olmaya devam etmektedir. -Türkiye halkını ve Türkiye Cumhuriyetini sembolize eden tüm değerlere bağlı ve saygılı olduğunu bir kez daha yineler. -Genel affın türkiye toplumunun bir kesiminde, eskilerinden pek farklı olmayan pişmanlık ve topluma kazandırma yasaları gibi insan onurunu inciten ve siyasal- sosyal yaşama demokratik katılımı sağlamayan düzenlemelerin ise, toplumun bir diğer kesiminde rahatsızlık yarattığının bilincinde olarak, her iki tarafın da hassasiyetini dikkate alan ve topluma gerçek bir katılım sağlayan yeni yasal değişiklikler beklemektedir. -Çeşitli nedenlerle yurt dışına gitmek zorunda kalan aydın, yazar, sanatçı ve siyasetçilerin ülkemize dönüşleri önündeki engellerin kaldırılmasını beklemekte ve bunun Türkiye'nin kültürel ve entelektüel birikimine güç ve zengilik katacağına inanmaktadır. -Yeni dönemin ruhuna uygun demokratik dil ve pratik geliştiremeyen siyasal kadro ve kurumların kısa sürede beklenen değişim ve dönüşümü geliştirememeleri halinde aşılacaklarına ilişkin kesin kararlılık içindedir." HÜKÜMETİN ÖNÜNDEKİ DİRENÇ NOKTALARI AŞILABİLİR Aslında bu istem ve beklentilerin genelde Türkiye halkı ve demokratik kamuoyunun özlemleriyle doğrudan örtüştüğünü anlatan Orhan Doğan, bunların çabucak yapılamayacağını ancak kısa, orta ve uzun vadede gerçekleştirilebileceğini söyledi. Doğan, "Bizler de hükümetin bazı zorluklar yaşadığını görmekte ve gözlemlemekteyiz. Çeşitli direnç noktalarının değişim önünde azınlık olmalarına rağmen güçlü durdukları bilinmektedir. Ancak aşılamaz olmadıklarına inanmaktayız. Önemli olan Türkiye'nin coğrafi bütünlüğü korunarak, üniter yapısı korunarak, birlik ruhu içinde Kürt sorununu demokratik çözüm zeminine çekmek ve barışçıl çözmektir" diye konuştu. Doğan, bunun için öncelikle karşılıklı önyargıları ve şoven-milliyetçi koşullanmaları kırmak, karşılıklı güven ortamı yaratmak, tahrik, tehdit ve gerilim dilini terkederek hoşgörü, uzlaşı ve demokratik bir üslubu esas almak ve şiddetin tümden reddedildiği bir ortamı yaratmak gerektiğini belirtti. GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARILMALI Doğan'ın okuduğu açıklama şöyle: "Geçirmekte olduğumuz kritik günler nedeniyle tüm siyasi kurum ve kadroların bizler de dahil olmak üzere serinkanlı, sağduyulu ve sükunet içinde olmaları gerekmektedir. Yapıcı, kazanrıcı ve olumlu her türlü eleştiri ve öneriye açık olduğumuzu bu vesileyle bir kez daha vurgulamak isteriz. İnsanlarımız artık kan ve gözyaşı istememektedir. Şimdi geçmişin acılarını kaşımak değil, geçmişin acılarını sevgi seliyle güve dönüştürme zamanıdır. Güçlüklerimiz olmasına rağmen bizler tarihin belki de bize rağmen omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilincinde olarak, özgün kimlik ve misyonumuzu koruyarak yeni dönemin dil ve ruhunu daha çok içselleştirerek, barış ve kardeşlik adına her türlü çaba ve fedekarlık içinde olacağımızın bilinmesini isteriz. Geçmişten ders çıkarmanın bir erdem olduğuna inanıyor ve Kürt sorunu ile ilgili herkesi bu temelde destek vermeye bekliyoruz. Ülkemizdeki huzur ortamının yanlış anlaşılma ve polemiklerle gölgelenmemesi ve sürece verdiğimiz önem nedeniyle kısa bir süre için hiçbir basın ve TV kuruluşuyla söyleşi yapmayacağımızı ve demokrasinin vazgeçilmezi olduğunu düşündüğümüz medyanın bu kararımıza saygı duyacağına olan inancımızı belirtmek isteriz." TARİHİ FIRSATIN EŞİĞİNDEYİZ Başta basın olmak üzere, STÖ'ler, sendika, meslek odaları, insan hakları ve barış aktivistleri olmak üzere kamuoyunu duyarlı, serinkanlı ve sağduyulu olmaya davet ettiklerini belirten Doğan, "tarihi bir fırsatın eşiğinde olduğumuzu düşünüyor ve elbirliğiyle ülkemizi çağdaş uygarlığa taşıyabileceğimize olan inanç ve umudumuzun bilinmesini istiyoruz" diyerek açıklamayı tamamladı.