Denktaş'tan MİT'e ağır itham
Abone olCumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın çarpıcı açıklamaları devam ediyor. Denktaş, oğlu Raif Denktaş'ın trafik kazasında ölümünden Milli İstihbarat Teşkilatı'nı sorumlu tuttu.
Vatan'dan Devrim Sevimay'ın Denktaş'la yaptığı röportaj, çok ses
getireceğe benziyor. Denktaş bu röportajda, MİT hakkında çarpıcı
açıklamalarda bulunuyor. O röportajın ayrıntıları: Oğlum MİT
yüzünden öldü * Trafik kazasında ölen ilk oğlunuz Raif Denktaş için
"Yaşasaydı, başka olurdu" deniyor hep?.. Evet, hakikaten vizyonu
geniş, gece gündüz okuyan, kendini yetiştiren, çok heyecanlı bir
gençti. O ölünceye kadar Serdar'ın siyasete girmeye şeyi de yoktu.
* Suriye lideri Hafız Esad'ın büyük oğlu Basil'i anımsatıyor.
Siyasete hazırladıkları oydu. O da şüpheli bir trafik kazasında
öldü. Sizin de içinizde hâlâ şüphe var mı? Düşünmek bile
istemiyorum. (Derin bir iç çekerek tekrarlıyor) Düşünmek bile
istemiyorum. Kendisi de çok sert araba kullanan birisiydi ve o
günlerde büyük bir manevi baskı altındaydı. Şöyle başladı iş:
Ölümünden birkaç ay evveldi. (Rauf Raif Denktaş, 27 Aralık 1985'te,
Magosa'da öldü.) Birden bire büyük bir gazetede uyuşturucu
kaçakçılığı yapıyor diye bir manşet çıktı. Raif ağlayarak bana
geldi, "Baba, ben çocuklarıma bunu nasıl bırakırım" dedi. Oğlum
tekzip yaz dedim. Yayınlamadılar. Nereden çıktı diye araştırdım
tabii. Nurettin Ersin Paşa (Eski MİT Müsteşar Yardımcısı, 1984'te
kadar Milli Güvenlik Konseyi üyesiydi), Allah razı olsun, ona dedim
ki "Bu gazeteye göre MiT'e ifade veren falan kişinin beyanatıdır.
Allah aşkına, billah aşkına aileyi de tatmin etmek için bu ifadeyi
bize gönderir misiniz?" İki bant halinde gönderdi bana. Bandın biri
baştan aşağıya kadar bu adam kendi ilişkilerini şey yapar, Kıbrıs'a
gelir, Kıbrıs'ta bir Raif var, kamyoncu Raif diye bilinir, bununla
ilişkilerinden bahsediyor. Kamyoncu Raif, kamyoncu Raif... İki-üç
saatlik bir bant. O bant bir tarafa... Ondan sonra o büyük gazeteye
verilen bilgi. Yani ikinci bant: "Sen Raif'le falan falan işleri
yaptığını söyledin. Evet. Bu Denktaş'ın oğlu Raif miydi? Evet." Bu,
o büyük gazeteye veriliyor. * MİT tarafından? Evet, niçin yine?
Çünkü ben o yıllarda yine Türkiye'de hayır mı diyelim, evet mi
diyelim diye bir tartışmanm içindeyim. * Yani MİT bunu hükümetin
(Dönemin Başbakanı Özal) bilgisi dahilinde mi yapıyor yoksa
içindeki bir kanadın operasyonu mu? Evet, onun içinden biri. MİT'in
(Dönemin MİT Müsteşarı Burhanettin Bigalı) resmi şeyi mi
bilmiyorum. Ama oradan basma bu şekilde sızdırılıyor. Bunun üzerine
ben o gazetenin Yazıişleri Müdürü'ne "Nasıl yaparsınız bunu" diye
soruyorum. Bana verdiği yanıt çok ilginçti. "Bizim istihbarat
şefimiz Yunan asıllı biriydi, onun işine son verdik" dediler. O da
öyle kaldı. Bu olaydan bir ay evvel aynı gazetede yine manşet: Raif
bir anarşisti (Savcı Doğan Öz'ün katili Hüseyin Kocabaş) evinde
saklıyor diye. O zaman da ben Kiprianu'yla New York'ta görüşmeler
yapıyorum. Ve oraya gelmeden önce güya Kiprianu'nun komando oğlu
kaybolmuş, kaybettiren de seçime hazırlanan Klerides'miş gibi bir
hava var. Klerides bu laflara tahammül edemeyip seçimden çekilince
Kiprianu'nun oğlu da ortaya çıkıyor. Ben de New York'ta "Oh bunu
Kiprianu'nun aleyhine ne güzel kullanırım" diye bekliyorum. Ama ben
gidene kadar gazetede bu çıkıyor. Benim hiç haberim yok. Raif bu
kez yine telefonda "Baba yine böyle yaptılar, ne yapacağım" dedi.
Dava et gazeteyi dedim. Etti ve o gazete 50 bin lira tazminat
ödemeye mahkum oldu. Ama tekzibi yayınlamadılar. İşte Raif o
psikoloji içinde üniversiteye gider ders verir ve gelirdi. O kazayı
da o zaman yaptı. Hayatımın en büyük trajedisidir. Röportaj: Devrim
Sevimay Kaynak: Vatan Gazetesi