Denktaş zarar veriyor
Abone olMehmet Ali Birand, Kıbrıs'ın tamamen elden gitmemesi için yapılması gerekenleri yazmış bu gün...Birand'a göre en önemli şart Denktaş'sız adımlar
Mehmet Ali BİRAND Kıbrıs’ta, ya Annan ya hiç... Türkiye, 6 ay
sonra Kıbrıs’ı kaybetmek, Rumların eline müthiş bir şantaj olanağı
vermek istemiyor, AB kapısını açık tutmayı arzuluyorlarsa bir tek
çıkış yolu vardır. Başkası yoktur. Bu da Rauf Dentaş ile olmaz.
Kendimizi aldatmayalım. Dünkü yazımda kamuoyunu son derece önemli
bir konuda uyarmış ve 1 Mayıs 2004 gününe kadar bir çözüm
bulunamadığı veya ciddi bir müzakere sürecine girilmediği taktirde,
Kıbrıs’ı kaybedeceğimizi ve AB ile ilişkilerimizi koparma noktasına
kadar getireceğimizi anlatmıştım. Bir Allahın kulu dahi
söylediklerimizi yalanlayamaz. Özellikle Rauf Denktaş yalanlayamaz.
Zira ne olacağı tüm resmi yetkililer tarafından biliniyor. Peki, bu
çıkmazdan nasıl kurtulacağız? İster beğenin, ister beğenmeyin tek
çıkış yolu, Annan planını –belki bazı bölümlerini değiştirip-
imzalamaktan geçmektedir. Başka yolu yoktur. Kendi kendimizi
aldatmayalım. Ya Annan planı ile önemli bazı kazanımlar elde
edeceğiz veya ”AB müktesebatı” (Aquis Communautaire) ile başbaşa
kalacağız. Yani, Kıbrıs’ta hiç istemediğimiz bir çözüm ile karşı
karşıya kalacağız. Gelin, size bu AB muktesebatını anlatayım: -
Kıbrıs’ta yaşayan herkes istediği yere gidebilecek, yerleşebilecek,
istediği malı satın alabilecek. Ülke içinde hiçbir kısıtlama
kalmayacak. - Kıbrıs’ı Rumlar temsil edecekler ve ülkenin tüm
yönetimini Rumlara bırakılacak. Özetlemek gerekirse, Aquis
Communautaire (AB muktesebatı) Kıbrıs’ın Kuzey’inin tümüyle
Türklerin elinden alınması, Rumlara geri verilmesi ve Kıbrıs’ın
1974 değil, daha da kötüsü 1960 öncesine dönmesi anlamına geliyor.
Rumlar gayet tabii AB muktesebatını istiyorlar. Onlar, Annan
planından Denktaş’tan daha fazla nefret ediyorlar. Kıbrıs’ı bu
şeklide geri alacaklarını anlatıyorlar. Şimdi gelin, Annan planının
avantajlarına bakalım. Annan, Türk tarafına kendi kendini yönetme
imkanı veriyor, belirli bir toprak üstünde egemenlik sağlıyor.
Bağımsızlık dışında her türlü olanağı veriyor. HANGİSİNİ TERCİH
EDERSİNİZ? Türkiye’nin elindeki kozlar, 2001 Kopenhag doruğunda en
üst düzeydeydi. Ancak Denktaş çözümü engelledi ve elindeki
kozlardan büyük bölümünü kaybetti. Şimdi, “yangından ne
kaçırabilirsek kardır” hesabıyla, son kozlar kullanılacak. Ancak
köşeye sıkışmış durumdayız. Ya Annan planı imzalanacak veya Kıbrıs
orta vadede tümden kaybedilecek. Annan planı acaba değiştirilebilir
mi? Birkaç ufak tefek rötuşun dışında hiç bir temel değişiklik
yapılamayacak bir durumla karşı karşıyayız. Zira Türk tarafının
isteyeceği her değişikliğe karşılık Rumlar, dört değişiklikle
çıkacaklar. Zamana oynayacaklar ve 1 Mayıs 2004’e kadar direnip
maçı kazanacaklar. PLANI İMZALAMASAK DAHİ YAPILACAKLAR VAR Türk
tarafı Annan planının imzalanmasını biraz daha ertelemek istiyor
ise, bu alanda da yapabilecekleri var. Eğer 1 Mayıs 2004’e kadar
Türkiye; - Ada’dan 20 bin asker çeker... - Lefkoşa havaalanı,
Magosa ve Maraş konularında fiilen adımlar atar... - Annan planının
ilke olarak kabul ettiğini açıklarsa... Bu olasılıkta AB, 1 Mayıs
2004’te Rumları tam üyeliğe kabul etse dahi Kıbrıs konusunda
varılacak olan nihai anlaşmaya şerh koydurur. Türkiye hem zaman
kazanabilecek, hem de –en önemlisi- sırtındaki Kıbrıs
sorumluluğundan kurtulacak. Tarih alma konusundaki baskılar öneli
orada bitecek. Annan planının yeniden düşünmekte yarar var.