Denktaş 'Evet' olursa çekilirim
Abone olProgramda Kıbrıs'ın dününü bugününü bütün ayrıntılarıyla anlatan Denktaş, hükümetin baskı yaptığını söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, referandumda evet çıkarsa, 13
Haziran'daki seçimlere adaylığını koymayacağını belirterek, ''Ben
devleti sonuna kadar korumuş kişi olarak köşeme geçeceğim'' dedi.
Kendisinin, 24 Nisan'da yapılacak referandum konusunda hayır
cephesinin lideri olmadığını belirten Denktaş, ancak devleti
ortadan kaldıran, egemenliği inkar eden, yok farz eden bir
anlaşmaya hayır demesinin, kendisi için sadece bir reaksiyon değil
aynı zamanda bir görev olduğunu söyledi. Denktaş, ''Halkımın hayır
demesini istemem ise, bu önümüze konulan paketin bizi hayıra
götürmeyeceğini gördüğüm içindir'' dedi. Her iki tarafın da Annan
Planı'nda birçok kısmın değişmesi gerektiğini söylediğini ifade
eden Denktaş, şöyle devam etti: ''Uyum yok. Uyumsuzluğu referanduma
sunuyorlar. Referandumda eğer bu uyumsuzluk evet oylarıyla geçerse,
kavgayı biz uyum sağlandıktan sonra başlatacağız. Çok uyumlu bir
kavgaya girişeceğiz. Allah korusun. Bir şey olacağını biliyorlar. 6
bin, 7 bin BM askeri getiriyorlar. 'Niye yapıyorsunuz' dedik,
'başlangıçta olaylar çıkacağını biz de biliyoruz, onun için
getiriyoruz' dediler. Böyle şey olur mu. Olaysız bir memleketi sen
olaylı bir hale getir. Bunu açık açık söylediler.'' ''EKONOMİYE
DARBE VURULACAK" Uyum sağlanmadan iki tarafın da evet demesi
halinde özellikle mal-mülk konusunda içeride çetin bir kavganın
başlayacağını dile getiren Denktaş, ekonomiye darbe vurulacağını,
ekonomik kriz ve kaos ortaya çıkacağını savundu. Bazı konuların
konuşulmasına müsaade edilmediğini, müzakere yapılmadığını anlatan
Denktaş, ''Zemin hazırlanmadı, gerçeklere bakılmadı. Başkalarının,
Amerika'nın, İngilizin, AB'nin çıkarı için ortaya bir paket
konuldu'' dedi. Denktaş, ''Evet deseydiniz, ya da derseniz Nobel
alacağınıza inanıyor musunuz'' sorusunu, ''Halkımdan öyle bir tekme
yiyeceğim ki evet dersem, nereye gideceğimi ben de bilemeyeceğim''
şeklinde yanıtladı. Görevini yaparak halkı ikaz ettiğini belirten
Denktaş, ''Ben evet desem ve korktuğum başlarına gelse sorumlu
olacağım. Şimdi rahatlıkla söyleyebiliyorum. Ben sorumlu değilim.
Ben sizi ikaz ediyorum, size tehlikeleri gösteriyorum. Şimdi
oyunuzla kendi kaderinizi siz tayin edeceksiniz. Ondan sonra da
'aman ha' dediğinizde sakın bana gelmeyin'' şeklinde konuştu.
Türkiye'de hükümetin referandumdan evet çıkmasından yana olduğunu
kaydeden Denktaş, ama tüm diğer partiler ve temas ettiği kurumların
mütereddit olduklarını, Annan Planı'nın sakıncalı noktalarına
işaret ettiklerini söyledi. Denktaş, MGK tarafından yapılan
açıklamada da kararın hükümette olduğunun belirtildiğini ifade
ederek, ''Ama onun içerisinde bu bazı zorluklara işaret edildi''
dedi. Rauf Denktaş, masaya oturmadan önce yapılması gereken
pazarlıklar yapılmadığı ve yaptırılmadığı için müzakerelerin
başarıya ulaşmadığını kaydetti. ''DEFTER BÜYÜDÜ, 9 BİN SAYFALIK
PLAN OLDU'' Görüşmelerdeki yöntemi eleştiren Denktaş, ''BM
temsilcisi aramızda olsun dendi. Bir şartla kabul edeceğimi
söyledim. Gözlemci sıfatıyla. Ve De Soto gözlemci olarak geldi.
Elinde küçücük bir defter ve kalem vardı. Ben gözlemciyim, ben
duvarda sineğim derken, duvarda akrep oldu. Defter büyüdü
ansiklopedi oldu, 9 bin sayfalık plan oldu. Kim verdi kendisine bu
hakkı, kimse vermedi'' şeklinde konuştu. Kendisi için herhangi bir
zorluk bulunmadığını kaydeden Denktaş, şöyle dedi: ''13 Haziran'da
seçimler olacak. Bu seçimlere, eğer evet çıkarsa ben adaylığımı
koymayacağım. Zaten koymama gerek yok, ben son senemi yapacaktım.
Ben devleti sonuna kadar korumuş kişi olarak köşeme geçeceğim.''
OĞLUMUN PARTİSI EVET DERSE BENİM İÇİN YIKIM OLUR KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş, Demokrat Parti'nin referandumla ilgili görüşüne
ilişkin, ''Oğlumun partisi 'evet' derse benim için yıkım olur. Ama
kimseyi de karşıma alıp 'niçin böyle dedin' deme hakkım yok'' dedi.
Denktaş, Hulki Cevizoğlu'nun hazırlayıp sunduğu programda,
kendisine haksız eleştiriler yapıldığı belirterek, ''30-40 yıldır
eğer biz orada bu direnişi göstermeseydik, Türkiye bu kararları
alıp bize 'bunları görüşeceksiniz, sakın boyun eğmeyin' demeseydi,
Enosis çoktan gerçekleşirdi. Enosis'i engelledik. Şehitlerin
ruhlarını rencide edecek tavizlerde bulunmayı kendimize
yakıştırmadık'' diye konuştu. Türkiye'siz bir Kıbrıs'ta huzur ve
güvenin olmayacağını vurgulayan Denktaş, güvenli bir ortamın
sağlanması ve Rumların eski fikirlerinden vazgeçtiklerini
göstermeleri halinde, var olan korkularının giderilmiş olacağını
ifade etti. ''FİKİR AYRILIĞINI ŞİDDETE DÖNÜŞTÜRMEYELİM'' Denktaş,
şöyle devam etti: ''Ama 14 Eylül'ü, Yunan katliamını anma günü
olarak anmak için bir yasa geçirdiler. Bunlar var karşımızda. Türk
askerini çekiniz, yapay bir anlaşma ile bizi 700-800 bin Rumla
karşı karşıya bırakınız... İki kesimli bir anlaşma diyorlar. Bizim
istediğimiz kesim bu değildi ki. Rum tarafı yüzde yüz Rumlardan
oluşuyor, Türk tarafına da yüzde 33 Rum girecek. 19 yıl sonra da
bütün Rumlar hiç ayırım olmaksızın ada sathına yayılma hakkına
sahip olacak.'' Halkın arasında fikir ayrılıkları bulunduğuna
işaret eden Denktaş, ''Bir fikir ayrılığı var. Bunu belli bir
şekilde yürütelim, aman sakın hiddete, şiddete dönüştürmeyelim.
Çünkü çok ızdırap içinde olan insanlar var. 'Ben 30-40 yılımı
buraya vermişim, şimdi Rum gelip beni atacak ha' diyenler var.
Onlara da sesleniyorum; soğukkanlı olalım, neticeyi görelim. Her
iki tarafta şiddete başvuralım diyenler var. Bunlar beni
korkutuyor'' diye konuştu. Konuşmasında özeleştiri de yapan
Denktaş, kendilerinin de bugüne kadar bazı hataları bulunduğunu,
eğitim sistemindeki bazı aksaklıkların, gençler arasındaki din ve
vatan duygusunu zayıflattığını kaydetti. Rauf Denktaş, ''Bir
hatamız da biz KKTC'yi kurduktan hemen sonra yapmamız gerekeni
yapmadık. Görüşmeleri hemen kesmekti o. Ve Rumlara, 'şimdi bizi
ayrı egemen halk ve devlet olarak kabul ediyor musunuz? Federasyona
gideriz' diye diretmekti'' dedi. DP'NİN GÖRÜŞÜ Oğlu Serdar
Denktaş'ın lideri olduğu Demokrat Parti'nin görüşüne ilişkin bir
soru üzerine de Denktaş, ''Serdar'ın bana söylediği, 'ben partimin
ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum'. Parti içi referandum
yapıyorlar. Buna ihtiyaç duyduğuna göre demek ki parti içinde
'evet' diyenler de var. Bunlar ne kadardır, bunu tespit etmek
istiyor'' diye konuştu. Serdar Denktaş'ın İsviçre'deki görüşmelerde
katkısının büyük olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş,
şöyle devam etti: ''Bunu dıştan görmeyenler, 'babasına karşı çıktı'
diye kendisini suçlayanlar var. Bunlar hem onu, hem beni üzüyor.
Çünkü böyle bir durum yok. Serdar vatansever ve Anavatana bağlı,
akıllı bir kişidir. Partisinin görüşünü öğrendikten sonra herhalde
pazar gününe kadar rengini açıklar. Demokrat Parti devlete sahip
çıkma misyonuyla kurulmuştur. Bu misyon gereği ümit ederim ki
'hayır'lar baskın çıkacaktır. Beklentim budur. 'Evet' çıkarsa,
Serdar'ın kendisinin karar vermesi lazım. Tehlikeleri daha somut
görmektedir. Serdar da bir parti lideridir. Ümit ederim ki benimle
ters düşecek bir durum hasıl olmaz. Ama düşerse yine oğlumdur,
medeni ilişkilerimiz devam eder. Temennim Demokrat Parti'nin
kuruluş ilkelerine uygun hareket etmesi ve devlete sahip
çıkmasıdır. Oğlumun partisi 'evet' derse benim için yıkım olur. Ama
kimseyi de karşıma alıp 'niçin böyle dedin' deme hakkım yok.
Serdar'ın partisi ne derse desin, 'evet' diyeceğine inanmak
istemiyorum.'' ''RUMLAR FAZLA BİR ŞEY KAYBETMİYOR" Oylanacak Annan
Planı'nda Rumların müşterek devlette büyük ağırlığı olan bir unsur
olduklarını ve fazla bir şey kaybetmediklerini dile getiren
Denktaş, ''Ama biz karma bir devlete kavuşuyoruz. Egemen değiliz.
Bize verilmiş görünen haklar da derogasyonlar daimi kalıcı olmadığı
için zaman içerisinde alınıp götürülecektir'' diye konuştu. Kendi
insanlarının ne olacağını düşünmek zorunda olduğunu, devleti
korumakla mükellef bir makamı işgal ettiğini kaydeden Denktaş,
sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin önünde engel olmak
istemeyiz. Ama Türkiye'nin tanıdığı bir devletin insanlarıyız.
Türkiye'den bu korunmanın eksiksiz yapılmasını bekliyoruz. Eğer
Türkiye'nin normları, kriterleri, Kıbrıs'a bakışı değişmişse, bunu
açıklıkla söylemek lazımdır. Yoksa Annan Planı'nı uygulamak
suretiyle korunabileceğimize biz inanmıyoruz.''