Çal ilçesi, Alfaklar Mahallesi'nde yaşayan Hüseyin Öksüz, yok olmaya yüz tutan keçecilik mesleğini sürdürüyor. Dedelerinden miras kalan 300 yıllık tek katlı evi, atölye olarak kullanan Öksüz, 42 yıldır çobanların soğuktan ve yağıştan korunması için kepenek üretimi yapıyor. Sabah erken saatlerde kalkıp, mesaisine başlayan Öksüz, önce koyunlardan kırkılarak elde edilen yünleri ince ince yün makinesinde işliyor.Daha sonra elindeki 'sepki' adı verilen aletle yünleri titizlikle yere döşüyor ve ardından üzerine sıcak su serpiyor. Üzerine ay-yıldız işleme yapıp, hasır yardımıyla rulo şeklinde sarıyor. Ardından ezme makinesine yerleştirilen keçe, 3 saat boyunca dövüldükten sonra hazır hale geliyor.Öksüz, 13 yaşında mahalledeki bir başka keçe ustasının yanında mesleğe başladığını ve o dönemde ilçede çok sayıda kepenek ustası olduğunu belirtti. Öksüz, yıllar içinde diğer keçecilerin kepenk kapattığını, kendisinin Denizli'deki son kepenek ustası olduğunu söyledi.300 yıllık bir evde yapıyor: Kendisinden sonra mesleği devam ettirecek başka biri olmadığını belirten Öksüz, "Kepenek üretimi oldukça zorlu bir iş. Son kepenek ustasıyım. Meslek benden sonra ölecek. Bu durum beni üzüyor. Bu işi öğrenen ve devam ettiren yok. Kepeneklerimi, ata yadigarı 300 yıllık bir evde yapıyorum. Burası kerpiçten ve eski yapı olduğu için serin oluyor." dedi.300 liradan satıyor: Öksüz konuşmasının devamında "Bir kepeneği ortalama 3 günde 5-6 kilogram kadar yün kullanarak yapıyorum. Yaptığım kepenekleri işçiliğine göre 300 liradan başlayan fiyatlarla satıyorum" diye konuştu.Türkiye'nin her tarafından sipariş alıyor: Kepenek kullanımının önceki dönemlere göre düşüş yaşadığını vurgulayan Öksüz, "Talep, eskisi gibi değil. Çobanların çoğu da artık yağmur ve soğuktan koruyan kepeneği kullanmıyor. Bu işi yapan fazla kişi kalmadığı için Türkiye'nin çoğu yerinden sipariş alıyorum. Samsun'a, Aydın'a, Burdur'a, Afyon'a, Uşak'a kepenek gönderiyorum. Kepenek, kültürümüzün önemli bir parçası. Bu işi ölene dek, sürdürmek istiyorum" diye konuştu.