Deniz'lerin idamına oy verenler
Abone olGeçmişte verdikleri karardan dolayı pişmanlık duyan vekiller kadar, kararın doğruluğunu savunanlar da var.
Deniz'lerin idamına oy verenler
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın asılışının yıldönümü bugün... İdamları TBMM'de 24 Nisan 1972'de oylanmıştı.
İdam kararına 276 milletvekili "Evet", 48 milletvekili de "Hayır" demişti.2 çekimser vardı. 115 milletvekili de katılmamıştı.
İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Mehmet Ali Aybar, Muammer Erten, Necdet Uğur retçiler arasındaydı.
Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, İsmet Sezgin, Nahit Menteşe, Hasan Korkmazcan, Oğuz Aygün, Necmettin Cevheri, Zeki Çelikel, "Kabul" demişti.
Necmettin Erbakan, Osman Bölükbaşı, Hüdai Oral, Mustafa Timisi, Orhan Kabibay, oylamaya katılmayanlardandı.
***
Meslektaşımız Türey Köse, geçen hafta çıkan "Ölüme Oy Vermek" (Ümit Y., 2004) kitabında Cumhuriyet tarihi boyunca idamı incelerken, Deniz'lerin oylamasında el kaldırmış siyasilerle görüşmüş, 32 sene sonra ne düşündüklerini sormuş.
Cevapların kiminde samimi bir pişmanlık var, kiminde sinsi bir inkar, kiminde dişli bir inat...
Tarihe not düşmek açısından AP'lilerin yanıtlarını özetlemek istiyorum:
***
Nahit Menteşe: "Deniz Gezmiş ve arkadaşları konusunda yanlış yaptık. Adli hatalar olabilir. O zaman 'Devlet elden gidiyor' görüşü vardı. Bunlar da gözünü budaktan sakınmıyordu. Asker de bunların mutlak surette idam edilmesi taraftarıydı. (...) Ben idam cezasına karşıydım, ama o dönemin koşulları gereği öyle oldu. İçimizden 'Keşke tasdik edilmese' diyorduk. Ama oy verdik. Aksi halde vatan haini ilan edilirdik".
İsmet Sezgin: "Bir baskı ortamı vardı. Meclis, kendini o ortamdan kurtaramadı. Yanlış olmuştur. İdam hiçbir meseleyi halletmiyor. Bu gençler asıldı da ne oldu? Bir kin meydana geliyor. Devlet, duygularla, heyecanlarla değil, akılla, hukukla yönetilir. Can almak Tanrı'ya mahsustur".
Zeki Çeliker: "Ben hiçbir zaman bir idamı onaylayacak bir tavır içinde olmadım, elim kalkmadı (Deniz'lerin idamına 'Evet' dediği hatırlatılınca...) Demek ki, orada unutmuşum, yanlış yapmışım. Şartlar değişikti. Mazide olanları tasvip etmek mümkün değil. Pire için yorgan yakmamak lazım".
Oğuz Aygün: "Deniz Gezmiş yakışıklı bir adamdı. Film artisti gibi... İnsanın içi sızlıyor. Belki ben de üzülmüşümdür, gözlerim dolmuştur, keşke olmasaydı diye... Ama Deniz Gezmiş, arkadaşlarının lideri durumundaydı. Fizik yapısı, durumu, inatçılığı ve iddialarıyla... Son dakikaya kadar kapıldığı yoldan en ufak bir sapma göstermeden Türkiye Cumhuriyeti'ne meydan okudu. Bir tek adam, filmlere konu olacak kadar yakışıklı, kabadayı bir adam devlete meydan okuyordu. O ideolojiye taviz verseydik, belki Türkiye'yi bugünlere getiremezdik. Ya devletin prestiji sıfır olacak, ya Deniz Gezmiş asılacaktı. O gün verdiğim karardan bugün pişman değilim, ama üzülüyorum, bunlar olmamalı..."
Süleyman Demirel: "Devirler değişiyor. Bundan 30 sene evvelin şartları bugün yoktur. Başka şartlar vardır. Bugünkü şartları düne götürerek düşünemezsiniz, çok yanlış olur. Binaenaleyh insani tarafını düşündüğümüz zaman, kimsenin, karıncanın incinmesine razı olmayız. Fakat bir olay var: Hikmet - i idare, devletin bekası gibi kavramlar bizim geleneklerimizde vardır. Padişahlar, kardeşlerini, çocuklarını astırmıştır".
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın asılışının yıldönümü bugün... İdamları TBMM'de 24 Nisan 1972'de oylanmıştı.
İdam kararına 276 milletvekili "Evet", 48 milletvekili de "Hayır" demişti.2 çekimser vardı. 115 milletvekili de katılmamıştı.
İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Mehmet Ali Aybar, Muammer Erten, Necdet Uğur retçiler arasındaydı.
Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, İsmet Sezgin, Nahit Menteşe, Hasan Korkmazcan, Oğuz Aygün, Necmettin Cevheri, Zeki Çelikel, "Kabul" demişti.
Necmettin Erbakan, Osman Bölükbaşı, Hüdai Oral, Mustafa Timisi, Orhan Kabibay, oylamaya katılmayanlardandı.
***
Meslektaşımız Türey Köse, geçen hafta çıkan "Ölüme Oy Vermek" (Ümit Y., 2004) kitabında Cumhuriyet tarihi boyunca idamı incelerken, Deniz'lerin oylamasında el kaldırmış siyasilerle görüşmüş, 32 sene sonra ne düşündüklerini sormuş.
Cevapların kiminde samimi bir pişmanlık var, kiminde sinsi bir inkar, kiminde dişli bir inat...
Tarihe not düşmek açısından AP'lilerin yanıtlarını özetlemek istiyorum:
***
Nahit Menteşe: "Deniz Gezmiş ve arkadaşları konusunda yanlış yaptık. Adli hatalar olabilir. O zaman 'Devlet elden gidiyor' görüşü vardı. Bunlar da gözünü budaktan sakınmıyordu. Asker de bunların mutlak surette idam edilmesi taraftarıydı. (...) Ben idam cezasına karşıydım, ama o dönemin koşulları gereği öyle oldu. İçimizden 'Keşke tasdik edilmese' diyorduk. Ama oy verdik. Aksi halde vatan haini ilan edilirdik".
İsmet Sezgin: "Bir baskı ortamı vardı. Meclis, kendini o ortamdan kurtaramadı. Yanlış olmuştur. İdam hiçbir meseleyi halletmiyor. Bu gençler asıldı da ne oldu? Bir kin meydana geliyor. Devlet, duygularla, heyecanlarla değil, akılla, hukukla yönetilir. Can almak Tanrı'ya mahsustur".
Zeki Çeliker: "Ben hiçbir zaman bir idamı onaylayacak bir tavır içinde olmadım, elim kalkmadı (Deniz'lerin idamına 'Evet' dediği hatırlatılınca...) Demek ki, orada unutmuşum, yanlış yapmışım. Şartlar değişikti. Mazide olanları tasvip etmek mümkün değil. Pire için yorgan yakmamak lazım".
Oğuz Aygün: "Deniz Gezmiş yakışıklı bir adamdı. Film artisti gibi... İnsanın içi sızlıyor. Belki ben de üzülmüşümdür, gözlerim dolmuştur, keşke olmasaydı diye... Ama Deniz Gezmiş, arkadaşlarının lideri durumundaydı. Fizik yapısı, durumu, inatçılığı ve iddialarıyla... Son dakikaya kadar kapıldığı yoldan en ufak bir sapma göstermeden Türkiye Cumhuriyeti'ne meydan okudu. Bir tek adam, filmlere konu olacak kadar yakışıklı, kabadayı bir adam devlete meydan okuyordu. O ideolojiye taviz verseydik, belki Türkiye'yi bugünlere getiremezdik. Ya devletin prestiji sıfır olacak, ya Deniz Gezmiş asılacaktı. O gün verdiğim karardan bugün pişman değilim, ama üzülüyorum, bunlar olmamalı..."
Süleyman Demirel: "Devirler değişiyor. Bundan 30 sene evvelin şartları bugün yoktur. Başka şartlar vardır. Bugünkü şartları düne götürerek düşünemezsiniz, çok yanlış olur. Binaenaleyh insani tarafını düşündüğümüz zaman, kimsenin, karıncanın incinmesine razı olmayız. Fakat bir olay var: Hikmet - i idare, devletin bekası gibi kavramlar bizim geleneklerimizde vardır. Padişahlar, kardeşlerini, çocuklarını astırmıştır".