Deniz Baykal'dan olay kaset açıklaması
Abone olDeniz Baykal, eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un, kaset komplosuyla ilgili iddiasına yanıt verdi.
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal, eski Emniyet
İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun’un, kaset komplosunun perde
arkasını anlattığı kitapta dile getirdiği iddiaların spekülasyondan
öte bir anlamı olmadığını belirtti.
Baykal, "Bunlar boş laflar. Böyle konularda daha sağlam,
ciddi verilerle çalışma yapmaya ihtiyaç var. Bu konu spekülasyon
konusu olmayı hak etmiyor" dedi.
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal,
memleketi Antalya’da partisinin Aksu İlçe Kongresi'ne katıldı.
Baykal, kongre çıkışında eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı
Sabri Uzun’un kaset komplosunun perde arkasını anlattığı ’İn-Baykal
Kasedi-Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar’ adlı kitabına ilişkin
soruları yanıtladı.
HERKESİ CİDDİ OLMAYA DAVET
ETTİ
Kitabı görmediğini ve okumadığını kaydeden Baykal, kitabın
medyaya yansımaları üzerinden, "Eğer gerçekten 5 polisle ilgili bir
iddia var ise gereğini hemen yapılmalıdır. 5 polis kimlerdir,
herhalde biliniyordur, hemen onların ifadesinin alınması lazım.
Onlara kim talimat verdi, nasıl bu işin içine girdiler? O takip
edilmeli ve gideceği yere kadar konu aydınlatılmalıdır. Ama öyle
bir çaba görmüyorum. Herkes böyle yuvarlak konuşmayla tatmin
oluyor" değerlendirmesinde bulundu. Sürece ilişkin herkesin kendi
kafasında sonucu üretmeye çalıştığını savunan Deniz Baykal, bunun
iyi bir tablo olmadığını, herkesi somut ve ciddi olmaya davet
etti.
NE OLMUŞTU?
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun, Deniz
Baykal’a kaset komplosunun perde arkasını kitaplaştırdı.
Uzun, kitabında “Deniz Baykal’ın olayında görev alan 5 polisin
ismi, başka bir nedenle verilen 35 kişilik taltif listesinin içine
yazılarak ödüllendirilmişti. Taltif veren komisyon dışında herkes
ne olduğunu biliyor” diye yazdı.
KONUŞMAYA BAŞLADILAR
Hürriyet gazetesinden Toygun Atilla'nın haberine göre, Emniyet
İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun, bugün piyasaya çıkacak
‘İn-Baykal Kasedi-Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar’ isimli
kitabında, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a kurulan kaset
komplosunda yer alan 5 polisin ödüllendirildiğini ileri sürdü ve
şöyle yazdı: “Bütün bu olayların Deniz Baykal’ın gizli görüntüleri
ile alakasını ise aldığım bir duyum sonucu kurdum. Baykal’ın gizli
görüntülerinin kaydedildiği eve farklı bir grup tarafından benzer
bir operasyon yapılmış. Söz konusu ekip operasyon nedeniyle bir de
ödül almıştı. Süleyman B.’nin evine kamera yerleştiren ekip de
Deniz Baykal’ın olayındaki gibi taltif-ödül beklentisine girmişti.
Riske girmemelerine rağmen ödül almaları, ötesinde yakalandıkları
için başka yerlere sürgün edilmeleri bu polisleri sinirlendirmiş,
sağda solda konuşmaya başlamışlardı. Deniz Baykal’ın olayında görev
alan 5 polisin ismi, başka bir nedenle verilen 35 kişilik taltif
listesinin içine yazılarak ödüllendirilmişti. Taltif veren komisyon
dışında herkes ne olduğunu biliyor.”
KUMPAS ÖRGÜSÜ NASIL
İŞLİYOR?
Sabri Uzun kitabında, izleme ve dinleme operasyonlarında hedef
kişinin ilk önce telefonlarının dinlenmesiyle ‘operasyonların’
başladığını belirterek, kumpas örgüsünü şöyle tanımlıyor:
- Bu dinlemenin yapılması için önce karar verecek mahkeme
aldatılır.
- Hedef şahıs terör örgütü mensubu gibi gösterilir, telefonun IMEI
numarası (makine numarası) üzerinden dinleme talep edilir.
- Bu metotla mahkeme yanıltılıp, telefon dinlenmeye başlandıktan
sonra hedef alınan kişinin ya da parti başkanının özel hayatına
dair bilgiler derlenir.
- Diyelim ki hedef alınan şahıs Ankara’da bir evde kadınla birlikte
olacak, kadın ve erkeğin telefonları baz istasyonlarından saniye
saniye takip edilir.
- Erkek ve kadın bir apartman dairesine girdiklerinde yer tespit
cihazı (imsi katcher) denilen cihazla tam olarak hangi dairede,
hangi odada oldukları tespit edilir.
ÇİLİNGİR HASAN’A AÇTIRDILAR
- Bu sefer buluşma yapılan evsahibinin telefonları dinlemeye alınır. Evsahibinin evde bulunmadığı bir gün ve saatte Ankara’daki çilingir Hasan Usta ‘Bir çalışma yapacağız’ denilerek görevlendirilen ekibin beraberine alınarak götürülür. Hasan Usta’nın açtığı kapılardan girilerek, teknik şube uzman personeli tarafından gizli kamera birlikte olunacak yatak odasını gösterecek şekilde yerleştirilir. Sokakta beklemekte olan alıcı yerleştirilmiş cihazda kayıt yapılıp yapılmadığı tespit edildikten sonra o evden ayrılınır.
- Telefonu dinlenen erkek ve birlikte olacağı kadın, birbiriyle telefonla konuşup, randevulaştıklarında görevlendirilecek kaydetme ekibi de bilinen evin yakınına gidip yerleşerek önce gidip test yapar sonra da kayda başlar.
- Bu şekilde yapılan kayıtlar da yeri ve zamanı geldiğinde (mesela seçim döneminde) internet aracılığıyla yayınlanmaya başlanır.
İKİNCİSİ PAKSÜT YÖNTEMİ
- İkinci yöntem Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ile eşi Ferda Paksüt’e yapılan yöntem gibidir. Partner veya Doblo tipi kamyonetin içine A15 cihazı konulur. Bu cihazın hafızasına dinlenmek istenen telefonun numarası kaydedilir. A15 cihazı ve cep telefonu aynı baz istasyonunu bölgesinde bulundurulduğundan konuşmalar otomatik olarak kaydedilir.
EV SAHİBİ YAKALADI AMA
Sabri Uzun kitabında bu dinleme cihazları ile yapılan bazı operasyonların da açığa çıktıklarını belirtiyor. Ankara’da Çukurambar ve Keçiören’de, Çankaya’da polislerin gizlice girerek kamera yerleştirmeye çalıştıkları evlerde fark edildiklerini, olaya hırsızlık süsü vererek kaçtıklarını, bu olayların da kayıt altında olduğunun altını çiziyor: “Diyarbakırlı yurttaşımız Süleyman B.’nin evine dinleme-izleme cihazı yerleştirme sırasında Ankara İstihbarat Şubesi’nin 4 ekibi, çevre güvenliği ve gözcülük yapmıştır. Buna rağmen evsahibi bir görevliyi yakalayıp Yıldızevler Polis Karakolu’na teslim etmiştir. Söz konusu memur İstihbarat Dairesi’nde görevli şube müdürü tarafından hiçbir tutanak düzenlenmeden alınmıştır. Görev verdikleri memur il dışına sürülmüştür.”