Deniz Baykal'dan gensoru sinyali
Abone olCHP Lideri Deniz Baykal, hükümeti yakın takibe aldıklarını belirtti. Baykal, Meclis açılır açılmaz TÜPRAŞ, GALATAPORT ve Kuşadası ile ilgili gensoru vereceklerini söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis açılır açılmaz TÜPRAŞ,
GALATAPORT ve Kuşadası’ndaki ihalelerle ilgili olarak gensoru
vereceklerini bildirdi. CHP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı
açıklamada, Baykal’ın CNN Türk’te yayınlanan bir programda
açıkladığı, gündeme ilişkin görüşlerine yer verildi. Açıklamaya
göre, TBMM açılır açılmaz TÜPRAŞ, GALATAPORT ve Kuşadası’ndaki
ihalelerle ilgili olarak gensoru vereceklerini belirten Baykal,
"Ortaya çıkan tablo, Türkbank’tan daha ciddi. Çok pis kokular
geliyor. Siyasetçiler satacakları malın alıcısıyla özel ilişkiye
girmişler, en yüksek siyasi iradenin izni, bilgisi olmadan bunlar
olmaz. O nedenle gensoru vereceğiz" dedi. Açıklamaya göre,
programda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan’ın "özel ilişkilerinin gün ışığına çıktığını ve
Başbakan’ın sabah inkar ettiği Ofer görüşmesini, öğleden sonra
kabul etmek zorunda kaldığını" savunan Baykal, "Maliye Bakanı ise
kendisi için özel af çıkartan bir maliye bakanıdır. Biz istiyoruz
ki, geçmişte görev yapmış bir Başbakanın yaptığı gibi Yüce Divan’da
yargılama olmasın. Suç işleniyorsa, böyle bir iddia varsa yargı
önüne hemen gidilsin, herkes hesabını versin. Bunun için de
dokunulmazlıkların kaldırılmasını ısrarla istiyoruz" görüşüne yer
verdi. 'ERMENİ KONFERANSI' Programda "Ermeni Konferansı" ile ilgili
görüşlerini de açıklayan Baykal, bu konferansın engellenmesinin
yanlış olduğunu vurguladı. Baykal, "Ama bu konferansın bilimsel,
objektif, dengeli, gerçekleri iyi niyetle saptamaya yönelik bir
toplantı olarak düzenlendiği kanısında değilim" dedi. Bu
konferansın birkaç planda ele almanın mümkün olduğunu ifade eden
Baykal, şunları kaydetti: "Bunlardan birisi, bu konferansın
niteliği, amacı, çerçevesi ve bu konferansın neyi gerçekleştirmeyi
öngördüğü? Bu açıdan bakıldığı zaman, bunun Türkiye’de Ermeni
sorunu 1915 ve sonrasında yaşanan olaylarla ilgili bilimsel ve
özgün tarihi araştırmalara dayalı yeni bir açılım ortaya koymaya
yönelik bir çalışma olduğunu söyleme imkanı yoktur. Bu konferans,
konuya belli bir perspektiften bakan, belli angaje yaklaşımı olan
ve bu yaklaşımıyla tüm Türkiye’de gayet iyi bilinen dar kadronun
kendi tezlerini Türkiye kamuoyuna dinletmeye alıştırmaya, kabul
ettirmeye çalıştığı, bu amaçla planlandığı, bunu da bir görev
olarak düşündükleri bir çalışmadır. Dikkat çekmek istediğim birinci
konu budur. Bu görülmüştür, o nedenle ciddi eleştiri çekmiştir.
Yani siz konuya bilimsel diyorsanız, bilimsel tartışıyorsanız diye
farklı tezlere sahip insanları çağırmıyorsunuz? Niye aynı görüşte
insanları bir araya getirerek sadece o tezi vurgulamaya
çalışıyorsunuz?" 'BİLİMSEL NİTELİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
Konferansın bilimsel objektif, Ermeni konusunda dengeli, gerçekleri
iyi niyetle saptamaya yönelik bir toplantı olarak düzenlendiği
kanısında olmadığını vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: "Çok
açık, çok net. Bunu söylemekten de kimsenin korkmaması lazım. Eğer
belli bir baskı altında insanlar bunu tespit edemiyorlarsa,
Türkiye’de bunu ifade etmek bir suç haline geliyorsa, işte
tehlikeli olan budur. Türkiye’de bu dayatma var şimdi. O dayatmayı
bilerek ben bunu ifade etme gereğini duyuyorum. Tek taraflı bir
çalışmadır. Bilimsel niteliği söz konusu değildir. Oraya katılan
insanların bu konuda yıllarını vermiş, ciddi arşiv, belge çalışması
yapmış, özgün tarihçilerden oluştuğunu söylemek imkanı da yoktur.
Bunlar tarihin polemiğini yapan insanlardır. Siyasetini yapan
insanlardır. Böyle bir kadro işte üç üniversitemizin işbirliği ile
bir araya getirilmiş, böyle bir toplantı düzenlenmiştir. Olayın
niteliği budur. Bu olabilir ama ben bunun, bu olduğunun görülmesi
gerektiğini söylüyorum." İkinci nokta olarak, "Türkiye’de bu
konuda, bu anlayıştaki bir toplantının yapılmasının engellenmek
istenmesinin yanlış olduğunu" kaydeden Baykal, Türkiye’nin
demokratik bir toplum, bir hukuk devleti olduğunu vurguladı.
Baykal, şu görüşlere yer verdi: "Türkiye’de bizim doğru olmadığına
inandığımız, yanlış olduğunu bildiğimiz, hangi amaçlara hizmet
edeceğini öngördüğümüz belli bir dar kadronun çeşitli desteklerle
gündeme getirmeye çalıştığı bu konuyu gündeme getirmesi karşısında,
paniğe kapılmanın bir anlamı yoktur. Bu konuda ciddi bir hata
yapılmıştır. Bu konu birdenbire bir büyük telaş ve tepki konusu
olarak ele alınmıştır. Konu engellenmek istenmiştir,
korkutulmuştur, yıldırılmıştır ve bir mahkeme kararı ile bu
önlenmek istenmiştir. Bunların hepsi yanlıştır. Bunların yanlış
olması, orada yapılanın doğru olması anlamına gelmez. Önemli olan
bu. Ayrıca bu konu, gündemin ana maddesi haline getirilmiştir. Bu
da yanlıştır. Bu konu, Türkiye’nin gündeminin önünde falan
değildir. Bunu Türkiye’nin gündeminin önüne birileri taşımaya
çalışıyor. Hiç böyle bir meselesi yok Türkiye’nin. Büyük bir dert
değildir bu. Türkiye AB ilişkileri büyük bir krize giriyor, bu
gündem maddesi olmuyor ama bu konu manşetlerde gündem konusu haline
getiriliyor." İNÖNÜ’NÜN GÖRÜŞLERİ CHP Genel Başkanı Baykal,
programda SHP’nin Onursal Genel Başkanı Erdal İnönü’nün konferansa
ilişkin görüşlerinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:
"Türkiye’de demokrasi var. Herkes ağırlığını isteği konunun
arkasına koyar. Ben ağırlığımı, Ermeni konusunun arkasına koymayı
uygun görmüyorum. Bu yaşanan olayı da Türkiye’de bir büyük
demokrasi ve hukuk devleti krizinin ileri bir örneği olarak kabul
etmiyorum. Ben dün Mardin’deydim. Mardin’de Kürt kökenli insanlar
dahil olmak üzere bütün Güneydoğu Anadolulu insanlara Türkiye’deki
terör konusunu, bunun arkasındaki ciddi yanlışlıkları anlatmaya
gayret ediyordum. Ben görevimi öyle anlıyorum. Onu yapmaya
çalışıyorum. Herkes görevini kendi uygun gördüğü gibi değerlendirir
ve gereğini yapar."