Deniz Baykal ABD'ye çattı
Abone olCHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında Amerika'ya çattı. Baykal, Amerika'nın Irak'ta uğradığı başarısızlığı kimseye yükleyemeyeceğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''ABD'nin Irak'ta uğradığı
başarısızlığının faturasını Türkiye'ye, 1 Mart tezkeresine ve onun
da ötesinde CHP'ye yüklemesinin kabul etmediklerini'' söyledi.
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ABD
Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in, Irak'ta kendilerine karşı
direnişin sürdüğünü ve amaçladıkları başarıya ulaşamadıklarını
belirterek, bu başarısızlığı ''Türkiye'nin ABD'ye Kuzey Irak'tan
giriş izni vermemesine'' bağladığını bildirdi. Baykal, ''Yani ABD
Irak'taki başarısızlığının faturasını Türkiye'ye, 1 Mart
tezkeresine ve onun da ötesinde CHP'ye yüklemiş bulunuyor, bunu
kabul edemeyiz'' diye konuştu. ABD'nin, kuzeyden ya da güneyden
girmesi durumunda askeri açıdan nelerin olabileceğini uzmanların
değerlendireceğini ifade eden Baykal, şunları söyledi: ''ABD'nin
Irak'a karşı başlattığı harekatta karşı taraftan en ufak bir direnç
gösterilmemiştir. Aksine ABD askerleri çiçeklerle karşılanmıştır.
Yani harekatın kuzey veya güneyden başlatılmasının başarıyı
getireceği gibi bir tablo yoktur ortada. Çünkü direniş yoktur.
Ancak Irak ordusunun terhis edilmesi ve daha sonra Irak'ın geleceği
ile ilgili alınan karar ve uygulamalar, Irak'ta bir direniş
başlatmıştır. Bu siyasi bir direniştir ve faturası da Türkiye'ye
çıkarılamaz. Peki tüm bunlardan sana ne? Sana mı düştü bu konuda
konuşmak yok mu bunları söyleyecek derseniz, yok... Maalesef yok.
Türkiye ile ilgili bu yorumlar yapılıyor, Türkiye'den bir yetkili,
ne Başbakanı, ne Dışişleri Bakanı konuşuyor. Susuyorlar. Herkes
susuyor. Ama biz susmuyoruz. Kimse bu başarısızlığın sorumluluğunu
Türkiye'de aramasın herkes kendine baksın.'' ''TÜRKİYE İŞİN DIŞINDA
KALACAKTI'' Türkiye'nin bir Irak politikası bulunmadığını ve bu
konuda şimdiye kadar yapılanların tam bir fiyasko olduğunu ileri
süren Baykal, ''Bu başarısızlığı getirip 1 Mart tezkeresine
bağlıyorlar. Orada uygulanan politikaların 1 Mart tezkeresinden
sonra oluşturulduğunu düşünmek kadar safdillik olamaz. Bu proje çok
daha önceden hazırlanan ve Türkiye'nin haberi olduğu bir projedir.
Yani etnik temellere göre Irak'ın yeniden yapılandırılma
projesidir. Neye kızacağımızı iyi bilelim. İşbirliği yapılsa da
Türkiye o işin dışında kalacaktı'' diye konuştu. Baykal,
''Türkiye'nin Irak'ta bir dış politikası bulunmadığını ve yapılanın
ABD'nin izlediği dış politikaya uyma gayretleri olduğunu'' ileri
sürdü. Türkiye-ABD ilişkilerinin medyada değerlendirilme yönteminin
çok tehlikeli boyutlara ulaştığını ve gelişmelerden kaygı duyduğunu
belirten Baykal, ''bu gelişmelerden sonra yapılacak resmi destekli
kampanyaların daha da tehlikeli olacağını'' söyledi. Deniz Baykal,
ABD basınında Türkiye'ye yönelik kırıcı ve yanlış değerlendirmeler
yapılmaya başlandığını ve bunlara son vermek gerektiğini ifade
ederek, ''Türkiye dış politika suskunu olmuştur. 'Yanlış söylerim'
diye susuyorlar, yanlış söyleme, çık doğruyu söyle'' dedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Suriye'ye yapacağı resmi gezi
öncesinde, geziye ilişkin çeşitli iç ve dış değerlendirmelerin
yapıldığını ve baskı anlamına gelecek bu değerlendirmeler
sonrasında iktidar partisinin bir grup başkanvekilinin 'Ben olsam
gitmezdim' dediğini hatırlatan Baykal, ''İşte bu demeç yılgınlığın,
teslimiyetin korkaklığın somut örneğidir. Bu sözlere nasıl üzüldük
bilemezsiniz'' dedi. Cumhurbaşkanı Sezer'in tüm bunlar karşısında
kendisine yöneltilen soruya, ''Elbette gideceğim'' yanıtını
verdiğini hatırlatan Baykal, ''İşte bu söz her şeyi bitirmiştir.
Başbakan dahi bu sözlerden sonra gitmenin doğru olduğunu söylemek
zorunda kalmıştır. Sayın Başbakan bu konuda yönlendirici olacağına
, bir yılgınlık ve teslimiyet görüntüsü sergiliyor''diye konuştu.
BAYRAK Mersin'de yapılan bir gösteride Türk bayrağının yakılmak
istenmesi ve son günlerde bazı çevrelerce dile getirilen
''Konfederal çözüm'' önerilerinden büyük rahatsızlık duyduğunu
ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bunları içimize
sindirmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir. Atatürk Kurtuluş
Savaşı'nda İzmir Hükümet Konağına girdiğinde yere atılan Yunan
bayrağını kaldırtarak, bayrağın bir millet açısından önemini
vurgulamıştır. Bir o düşünceye bakın bir de o çapulculara... Ne acı
manzara. Bunları özellikle söylüyor ve karşılaştırıyorum ki bu
düşünceleri aklından dahi geçirenler biran önce vazgeçsinler. İşin
diğer bir tarafı da bu yapılanları sadece seyretmeye kimsenin hakkı
olmadığıdır. Konfederal çözümlerde bulunanları biz dikkatlice
izliyoruz. Ama bize asıl üzüntü veren Türkiye'yi yönetenlerin bu
konudaki suskunluğudur. 70 milyonun şeref ve onuruyla oynamaya
kimsenin hakkı yoktur. Kimsenin de Türkiye'nin bu haklarını teslim
etmeye hakkı yoktur.''