Yıllarca ‘Türkiye’nin en seksi kadınları’ listesinin zirvesindeydi. Modellikteki başarısının dışında aşkları, evlenmeden çocuk sahibi olması ve ilişkilerinde şiddete maruz kalması çok konuşuldu. Deniz Akkaya artık 40 yaşında, kendi deyişiyle ‘en güzel çağı’nda... Bugünlerde YouTube kanalıyla ilgilenen Akkaya’yla buluştuk; 40’ında olmayı, cinselliği ve çalkantılı hayatını konuştuk. Akkaya, “Artık beni seks kadar tatmin edecek başka zevklerim var” diyor. Artık yaş 40. Hayatınızda neler değişti? - Bir kadının yaşayabileceği en güzel çağı yaşıyorum. Uyanış, ferahlama, rahatlama... Hepsi var. ◊ “Yıllar içinde fantezi dünyam gelişti” diye bir açıklamanız var. - Köşelerin yumuşuyor. Kaidelerinden kurtuluyorsun. Bunu cinsellik olarak da söyleyebiliriz. ◊ Annelikten sonra cinsellikle aranıza mesafe girmedi o zaman? - Bu, gelişmemiş toplumlarda kadını ezmek için erkeklerin direttiği bir fantezi. Tam tersi, çocuktan sonra kadın olmaya başlıyorsun... ◊ Peki, erkeklerin posterlerinizi duvarlarına astığı 20’li yaşlarınız mı yoksa bu haliniz mi daha seksi? - Kesinlikle şimdiki halim... O zamanki Deniz, bol makyaj yapan, büyük göğüslü, içini dolduramadığı cümleler kuran bir kızdı. ◊ Eski Deniz’i bugün görseniz, ne söylerdiniz? - 10 dakikada psikolojisini bozup gönderirdim. ◊ Türkiye’nin en seksi kadınlarından biri seksi nasıl tanımlar? - 10 sene seks yapmasam da olur. Çünkü beni en az o kadar tatmin edecek başka zevklerim var artık. Mesele çocuğumu iyi şekilde yetiştirmek. Bir kişinin hayatta zevk aldığı tek şey seks olursa, bizi hayvanlardan ayıran özelliklerimizi de kapı dışarı etmiş oluruz. Allah bize bu duyguyu bahşetmişse dibine kadar yaşamalıyız ama bunu ana kumandamız yapmadan, kadınlığımızdan, erkekliğimizden ya da eşcinselliğimizden utanmadan... ◊ Eşcinsellik demişken... Hiç eşcinsel deneyiminiz oldu mu? - Sert soru! Beğenilmek beni onurlandırır. Diğer sorulara cevap vermeyi çok isterdim ama vermeyeceğim! ◊ İnternette estetiksiz fotoğraflarınıza rastlayınca bozuluyor musunuz? - Allah hepimize kendimizi yaratma gücü vermiş. Ben de kendini yaratmış bir kadınım. Bu yolda büyük bir fiziksel değişimim oldu. Bununla ilgili kompleks yaşamam için şu anki halimden memnun olmamam lazım. Bu eleştiriler yüzünden yakında bir estetik merkezi açıyorum. İnsanlar bununla canımı sıkacağını düşünüyorsa, ben de bundan para kazanayım dedim. ◊ Güzellik başınıza bela oldu mu hiç? - Güzel şeylere karşı kinimiz var. Güzellik büyük imtiyaz. Hep arzu edilen bir kadındım. Tercih eden oldum, edilen değil. Bunun lüksünü hayatım boyunca yaşadım. ◊ Arzulanan bir kadın olmak size büyük haz veriyor gibi? - Reenkarnasyona inanıyorum. Ve güzelliğimi kötü kullanırsam, sonraki hayatımda Quasimodo (Notre Dame’ın Kamburu’ndaki kambur zangoç) olarak doğabileceğimi düşünüyorum. ◊ Mikonos’tan paylaştığınız fotoğrafta fotoşop yaptığınız söyleniyor. Doğru mu bu? - Nasıl bir vücuda sahip olduğum ortada. Türkiye’de magazin ‘atmasyon’ üzerine yapılıyor. “Mayonun üzerine ceket giymiş” de diyorlar. Ne giyileceğini benden iyi kimse bilemez! Bunu sokakta poğaça yiyen birinden öğrenecek halim yok. ◊ Neden artık top model yok? - İbre dünyanın her yerinde zaman zaman farklı sektörlere döner. Uzun zamandır oyunculara dönüktü, bir süredir yurtdışında modellik kavramı yine hareketlendi. Türkiye’de de öyle olacak. Ben de bir YouTube kanalı açtım. Orada bir ‘top model’ yarışması yapıyorum. ◊ Bir dönem magazin programı yaptınız. Hadi magazin konuşalım. Hülya Avşar’ı sevmediğinizi biliyorum... - Şimdi onun da bir kızı var, biri ona vursa, “Hak etti” denebilir mi? O bir yana, Gonca Vuslateri’ye bayılıyorum. Yıldız Tilbe’yi çok severim. Tabii samimiyetsiz bulduklarım da var. ◊ Kimler? - Ebru Gündeş. Geçmişiyle barışamayan bir karakter. Bir de herhangi bir olay olduğunda umreye koşanlar var. Mesela Mustafa Ceceli, Arda Turan... Onları da samimiyetsiz buluyorum. ◊ Adriana Lima-Metin Hara ilişkisine ne diyorsunuz? - Ne Adriana Lima’yı bu kadar yukarıya çıkarmanın ne de kanımızdan olan Hara’yı bu kadar aşağıya çekmenin anlamı var. Lima, Brezilya’nın köyünden gelmiş ve kendini geliştirmiş biri. Maddi olarak yüksek konumdaki isimlerle adı geçince yakıştırıyoruz da neden yazarla yakıştıramıyoruz! ◊ Kızınız Ayşe’yi evlenmeden doğurdunuz. Bu kararı verirken kızınızın bundan nasıl etkileneceğini düşündünüz mü? - Ayşe’ye her şeyi çok rahatlıkla anlatabilirim. Kızınızın babası Efe Önbilgin’in ‘spermlerini çaldığınız’ söylendi. - Efe’nin spermleri dolapta mı duruyormuş? Efe, çok âşık olduğum bir adamdı. Geriye dönsem, çocuğumu yine ondan yapardım. Ama o, zekilikle kötü insan olmak arasındaki bıçak sırtı çizgide, kötü insan olmayı tercih etmiş biri. O dönem aramız kötüydü, o da bunu bana karşı kullandı. Ayşe’yle görüşüyorlar mı? - Dört sene önce ortadan yok oldu. Efe bir gün, “Bu çocuğa sen bakacaksın. Bunun için paramparça olacaksın, evlenmeyeceksin... Ve ben bir gün gelip ona Aston Martin alacağım” dedi. Ama ben kızıma güveniyorum. Sonra hayatınıza Murat Varol girdi. Üst üste ondan şiddet gördüğünüze ilişkin haberler okuduk... - Bunları senelerce yaşayıp susanlar var. Sebep de imajlarını bozmak istememeleri. Ben imajıma âşık değilim, o yüzden hayatımdaki insanlardan kolay kurtulabildim. Erkek anaları kocalarında bulamadıkları mutluluğu çocuklarında arıyor. Bir de çocukluğunda şiddet görenlerin çoğu büyüyünce şiddet uyguluyor. Şimdi hayatınızda biri var mı? - Gökmen Şeynova ile birlikteyiz. Aslında annesi benim arkadaşım. İlişkilerimin çoğu kadın-erkek ilişkilerinin eşitsizliğinden bitti. Gökmen’le öyle bir şey yaşamıyorum. 15 sene Amerika’da yaşamasının verdiği ciddi bir dünya görüşü var.