Danıştay’a yapılan kanlı baskın sonrasında meydana gelen
“toplumsal patlamaya” bakarak şöyle denilebilir:
-Muhteşem operasyon!
Yakın gelecekte seçim görünmüyordu.
Zaten seçim olsa bile AK Parti’nin sandıkta geçilmesi umudu da
bulunmuyordu.
O zaman geriye ne kalıyor?
En sonuncusu 28 Şubat’ta uygulamaya konulan demokrasiyi “ters
kündeye” getirmek…
O dönemde demokrasiye “tankla balans ayarı” yaptıklarını açık
seçik söyleyenler kadar, o yöndeki iştahları kabartanlar da
“yeterli malzeme” vermişti.
Sincan’ın Refah Partili Belediye Başkanı Bekir Yıldız, tiyatro
sahnesine çıkarak şöyle demişti:
-Laiklerin damarına şeriatı şırınga ile zikredeceğiz!
Tanklar Sincan’dan ve demokrasinin üzerinden gürültüyle geçince
“kahraman başkan” yüz seksen derece çark ederek işi pişkinliğe
vurmuştu:
-Ben çok espritüel biriyim, şaka yapmıştım!
Şakacı başkanın yaptığı espriyi gayet güzel biçimde
değerlendiren “derin güçler” penaltı noktasına konulan topa
çaktıkları vole ile şakacılarla birlikte demokrasiye de başarılı(!)
bir gol daha atmışlardı.
Tepki dönemin ekseninde de “laikliği korumak” vardı.
Rejimi korumak için düzenlenen gösteri yürüyüşlerine askerlerin
üniformalarla katılması “27 Mayıssal” bir hava yaratmıştı. Kısa
vadede kazınılan başarının sonu da “muhteşem” oldu:
Pınarhisar Cezaevi’ne konulan Tayyip Erdoğan tek başına iktidara
geldi.
Şemdinli’yle başlatılan süreç Cumhuriyet gazetesinin
bombalanmasıyla hız kazandı, Danıştay baskınıyla zirveye çıktı.
On binler sokağa döküldü.
Hükümet “tezgaha karşı” demokrasiyi savunmak yerine, altlarına
dinamit koyanların değirmenine su taşımakta tereddüt etmedi.
Gerek Başbakan Tayyip Erdoğan gerekse TBMM Başkanı Bülent Arınç,
Sincan’ın “sorumsuz şakacısı” Bekir Yıldız’ı aratmayan çıkışlar
yaptılar.
Sonuç ortada duruyor:
AK Parti seçim kaybetmişten beter durumda…
Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, “ara çözüm”
formülünü Kanal D ekranlarından açıkladı:
-Meclis Başkanı Bülent Arınç istifa etsin yerine, sadece AK
Parti’nin değil Meclis’te bulunan ve bulunmayan bütün siyasi
eğilimlerin onayını almış bir parlamenter getirilsin!
Eğer iş bu kadarla kalırsa iktidar partisi açsından “başarı”
kabul edilebilir.
Bütün gelişmeler topluca değerlendirildiğinde “kusursuz
operasyonla” kimin ne kazandığı tartışılabilir.
Ama demokrasinin kaybettiği kesindir.