Bir önceki yazıda
"İçimde korkuya dönüşüp
yüreğime düşmesine izin vermediğim kötü bir his var"
demiş ve gerekçemi şu sözlerle anlatmıştım.
"Sanki sessiz bir tehlike yaklaşıyormuş gibi.
Sanki kötülük yeniden uyanıyormuş gibi... Sanki zaman kollayıp
yeniden bir şeyler deneyeceklermiş gibi
hissediyorum..."
Galiba biraz daha detaylara girmem gerekiyor.
Anlaşılan o ki içimizden birileri henüz 16 Nisan'ın Türkiye için ne
kadar önemli bir viraj olduğunun farkına varabilmiş
değil.
16 Nisan Türkiye'nin yönetim sisteminin tamamen değişmesi demek.
Daha açık yazmak gerekirse 16 Nisan Türkiye'nin tam bağımsız olması
yolunda atılacak ilk adım...
Almanya'nın fitilini ateşlediği, Hollanda'nın devam ettirdiği Türk
düşmanlığının bir çırpıda bütün Avrupa'ya yayılması boşuna değil...
Bu ülkelerin yanısıra, terör örgütlerinin ve dahi vesayet
odaklarının hezeyanlar içinde "Hayır" kampanyaları
yapması boşuna değil.
Kontrol altında tutmaya çalıştıkları Türkiye ellerinin arasından
kayıp gitmek üzere... Açıkça, "Bu öyle kolay
olmayacak" mesajı veriyorlar.
"Zaman kollayıp yeniden deneyecekler" dememin
nedeni bu!
Onlar için zaman daralıyor. Yapabilecekleri ne varsa 16 Nisan'dan
önce yapmaya çalışacaklar.
Ne yaparlar, nasıl bir yöntem denerler bilemiyorum ama, fırsatını
buldukları anda harekete geçeceklerini düşünüyorum.
Önümüzde hepi topu 25 günlük bir süre var. Bu süre içinde hepimizin
tetikte ve uyanık olması gerekiyor.
Nasıl mı?
Tıpkı 15 Temmuz sonrasında olduğu gibi meydanlara çıkarak.
Demokrasi nöbetlerini yeniden başlatarak!
Parti içinde sözümün ne kadar saygınlığı var bilemiyorum
ancak, bu yöntemin işe yarayacağı konusunda iddialıyım.
Millet zaten 15 Temmuz'dan bu yana sabahın üçünden, dördünden önce
uyuyamıyor. Herhangi bir şehirde maytap patlaması dahi sosyal
medyada milyonları harekete geçirmeye yetiyor.
Bu insanları meydan nöbetlerine çekmek, aklından fenalık
geçirenlere korku, endişe içinde bekleyenlere güven verecek.
Büyük bir rehavet yaşayan teşkilat ve belediyeler bu sayede
harekete geçmek zorunda kalacak.
Üstelik bu meydanlar "Evet" kampanyası için de
büyük bir artı sağlayacak. Bakanlar, milletvekilleri, gazeteciler
ve akademisyenler halkla sohbet imkanı bulacak.
Hayır kampanyasını yürüten bazı isimlerin köpürttüğü yalanlar
buradaki sohbet ve mitinglerde tek tek çürütülebilecek.
"Türkiye 16 nisan referandumuna gece gündüz devam
eden bir karnaval havasında gidiyor" algısı Avrupa ve
onların maşası terör örgütleri için de muhteşem bir kapak
olacak!
Ne dersiniz, fena mı olur?
Takip için: