Demokrasi mi dayatma mı?
Abone olTerör sorunu nasıl çözülecek. Duygusal tepkiler yerine rasyonel çözüm üretilemez mi?
Milliyet yazarı Taha Akyol azgınlayan PKK terörünü masaya
yatırdı. Yazara göre şehit cenazeleri sonrası gelen duygusal
tepkiler Türkiye'yi istediği sonuca götüremez. Akyol, diyerek sorun
ile ilgili bir analiz yaptı.
Yazı: Taha Akyol
Kaynak: www.milliyet.com.tr
-PKK, Kürt milliyetçiliğinin ürünüdür. İnişli çıkışlı bir süreçte
yirmi yıldır terör yapıyor, ülke içinde 2 milyona yakın oy alıyor!
Üstelik bölgede artık bir de 'Barzani etkisi'nden bahsediliyor.
Ayrılıkçı olmayan Kürt vatandaşlarımızda da kuvvetli bir kimlik
talebi oluşmuştur.
Konu hükümetler üstüdür; herhangi bir demokratik hükümeti daha
başarılı veya daha başarısız saymak yanlıştır. Hatta Türkiye'de
1925'ten beri var olan, Tek Parti'nin de, askeri darbelerin de
çözemediği bir sorundur bu; "Türkiye'nin yumuşak karnı"dır.
Vurmak isteyenler, buradan vurur!
Etnik milliyetçilik
Öcalan'ın yakalanmasıyla terör durmuştu. Öcalan mahkeme huzurunda
Atatürk'ü överek, Şeyh Said'i suçlayarak, devlete hizmet sunarak
"siyasi çözüm" istiyordu. İnandırıcı olmak için PKK militanlarının
ülke dışına çıkacağını yani Kuzey Irak'a mevzileneceğini
söylüyordu. Silahı bırakmadıkları için inandırıcı olamadılar
tabii.
'Tatlı sözler'le sonuç alamayınca, PKK adına Zübeyir Aydar, Haziran
2004'te Kandil dağlarında basın toplantısı ile "ateşkese son
verdiklerini" açıkladı! O günden beri terör tırmanıyor!
Öcalan'ın çok 'ılımlı' konuşmalar yaptığı 'ateşkes' dönemindeki
etnik partiler, "Etnik parti değiliz, Türkiye partisiyiz" diyordu.
Terörün yeniden başlatılmasıyla kurulan DTP ise amacının "Kürtlerin
birliği" olduğunu ilan etti! Ahmet Türk, Neşe Düzel'e AB sürecinin
ve demokratikleşmenin Kürtler için yeterli olmadığını ifade etti!
Osman Baydemir, Tempo dergisine Türklerle Kürtlerin bir arada
yaşamasının zorlaştığını söyledi!
Terör, Kandil dağlarından önce asıl bu tabandan güç alıyor!
Terörün durduğu altı yıl zarfında ekonomide önemli iyileşmeler
oldu. Demokrasi gelişti, Türkiye AB sürecinde mesafeler aldı.
Fakat, PKK demokratik değil, etnik milliyetçi bir harekettir; onun
için demokrasi ve ekonomideki gelişmeler PKK'yı yatıştırmadı.
İşte yine kan döküyor.
Otoriter yollar
Öbür yanda birçok kimse, terör ve bölücülükteki tırmanmadan AB
sürecini ve demokrasiyi sorumlu tutmaya başladı.
Cumhuriyet'te yazan Em. Org. Aytaç Yalman, AB sürecinin ve
demokratikleşmenin "ılımlı İslam tehlikesi"ni ve "Kürtçülüğü"
güçlendirdiğini, çözüm olarak "dayatmacı ve otoriter tedbirlerle
konuya yaklaşmak" gerektiğini savunuyor...
Ilımlı ve makul bir kişiliğe sahip Em. Org. Edip Başer bile,
terörle mücadelede AB sürecinin elimizi kolumuzu bağladığını
belirterek, terörle etkin şekilde mücadele edebilmek için
"Türkiye'nin tek taraflı olarak AB sürecini dondurmasını"
istiyor...
Türkiye'nin "otoriter ve dayatmacı" rejimlerle yönetildiği
dönemlerde bu sorunlar çözülmüştü de, demokrasi yüzünden mi
çıktı?!
Çağımızda demokrasi 'stratejik' bir faktör haline gelmiştir.
Türkiye "otoriter ve dayatmacı" yollara saparsa bu 'stratejik'
faktörü elinden çıkarıp terör örgütüne 'armağan' etmiş olmaz mı?!
Öyle bir rejimle ekonomiyi götürebilir miyiz?!
Türkiye üzerinde 12 Eylül gölgesinin devam ettiği dönemde PKK'nın
bundan nasıl yararlandığı görülmedi mi?!
Bu "otoriter" arayışlar 'rasyonel' projeler değil, teröre karşı
'duygusal' tepkilerdir. Terör ve Kürtçülük tırmandıkça, tepkiler de
tırmanacaktır! Böyle karşılıklı tırmanmalarla nereye
varacağız?!
Yarın devam edeceğim.